İman, Allah (c.c.)’ın varlığına ve birliğine, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in peygamberliğine, Kur’an’ın hak kitap olduğuna, Kur’an’da haber verilen hususların doğru olduğuna kesin olarak inanmak, bunları tasdik etmek demektir. Diğer bir deyişle iman, kişinin İslam dininde inanması gereken şeylerin tamamına inanması ve bunları kalbi ile onaylamasıdır. Salih amel ise; kişiyi dünya ve ahirette kurtuluşa götürecek olan, imanın gereği olarak ihlas ve iyi niyetle yapılan, Kur'an ve sünnete uygun olan her türlü söz, fiil ve davranışlara denir. Bu bağlamda iman inanmak, salih amel ise bu inancın davranışa dönüşmesi demektir.

İman kalp toprağına atılan bir tohumdur. İbadetler, güzel ahlak ve iyi davranışlar gibi salih ameller ise onun yeşermesini ve hayatiyetini devam ettirmesini sağlayan vasıtalardır. Bu bakımdan Kur’an’ın birçok yerinde iman edip salih ameller işleyenler…  (Bakara 2/82; Tâ Hâ 20/112; Enbiyâ 21/94...) kaydı ile bu iki kavram peş peşe gelmektedir. Çünkü bu iki kavramdan birinin yokluğu, diğerini anlamsız hale getirmektedir. Dolayısıyla iman eden bir kişi bunu salih amellerle süslemezse tam manasıyla bir mümin olamayacaktır. İman etmeden salih ameller işleyen kişiye ise yapmış olduğu ameller ahirette fayda vermeyecektir. Allah Teâlâ (c.c.) bu gerçeği;İnsanlar, denenip sınavdan geçirilmeden, ‘İman ettik’ demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?(Ankebût 29/2) ayetiyle insanlara bildirmektedir. Nitekim bir baba; “Ben çocuğumu çok seviyorum, ona değer veriyorum” dese ama fiiliyatta çocuğuna zulmetse, babanın çocuğunu sevme iddiası bir değer taşımayacaktır. Çünkü eylem ile söylem arasında bir tezat oluşmaktadır. Babanın çocuğunu sevme iddiası ancak ona sevgisini belli etmesiyle gerçeklik kazanır. İman ve salih amel arasındaki ilişki de böyledir. Kişinin “Ben iman ettim” demesi, Allah’ı ve O’nun kullarına bildirdiği her şeyi eksiksiz olarak kabul ettiğini iddia etmesidir. İddialar ispat ister. Salih amel, bir bakıma mümin olma iddiasının ispatıdır. Hal böyleyken, kişinin bu söylemine zıt bir hayat yaşaması, imanını ibadet ve salih amellerle desteklememesi, onun bu iddiasını değersiz hale getirmektedir. Bir başka deyişle, Küpün içinde ne varsa dışa o sızar;” “Kazanın üstündeki kaymak içinde kaynayanın cinsindendir.”

Kuran’da salih amellerin farklı şekilleri bildirilir. Namaz, oruç, infak (zekât), hac gibi temel ibadetler salih amellerin başında gelir. İbadetlerin yanında, iyiliği emredip kötülüklerden sakındırma, hakkı ve sabrı tavsiye etme, İslam’ın diğer insanlara tebliğ edilmesi, Kur’an ahlakının yaşanması için çalışılması, dine karşı yapılan fiilî ve sözlü saldırıların bertaraf edilmesi, Kuran’ın daha iyi anlaşılması için gayret gösterilmesi, Müslümanların her türlü kişisel ve sosyal probleminin çözümü gibi konuların hepsi son derece önemli salih amellerdir.

Şüphesiz, iman edip salih ameller işleyenler var ya, işte onlar insanların en hayırlısıdırlar. Rableri katında onların mükâfatı, içlerinden ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat Rablerine derin saygı duyanlara mahsustur ( Beyyine 98/7-8). Bu müjde, bir insan için en ulvî noktadır. Allah’ın sevgisini kazanmak, dünya ve ahirette elde edilebilecek her şeyden üstündür.

Dünyada salih amel işlemeyenler ahirette çok pişman olacaktır. Pişmanlığını gizleyemeyecek, Rabbine şöyle seslenecektir: “...Rabbimiz, (gerçeği) gördük ve işittik; şimdi bizi (bir kere daha dünyaya) geri gönder de, salih amel işleyelim, artık biz gerçekten kesin bilgiyle inananlarız (diye yalvaracakları zamanı) bir görsen(Secde 32/12). “Ve onlar orada (şöyle) feryat ederler: ‘Rabbimiz, bizi çıkar da, yapmış olduklarımızdan tamamen başka salih ameller işleyelim.’ (Onlara şöyle denilir) Size orda (dünyada) öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Üstelik size uyarıcı da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için hiçbir yardımcı yoktur(Fâtır 35/37).

Sonuç olarak, iman ile salih amel arasında kuvvetli bir bağın olduğu ve birbirlerinden ayrılmalarının imkânsızlığı görülmektedir. Gölge, nasıl hareket eden bedeni takip ederse, aynı şekilde salih amel de imanı takip etmektedir. Bununla birlikte iman ve salih amel, insanı dünya ve ahirette kurtaracak olan en önemli unsurlardandır.

Rabbimiz; dinimizin bizlere emrettiği helalleri işlemek suretiyle salih ameller yapmayı, yasak kapsamına alınıp haram ve mekruh olarak hükme bağlanan fiillerden sakınmayı hepimize nasip etsin...

Celalettin MERT

Vaiz