Sosyal bir varlık olan insanın diğer fertlerle olan iletişimi öncelikle ailesiyle başlamakta; ailenin kültürel yaşamında şekillenen insan, toplumla olan ilişkilerini ailede edindiği temel üzerine bina etmektedir. Bu şekliyle aile; insanî değerlerin ve kültürel kimliğin koruyucusu ve aktarıcısı olmakta, bu sebeple İslam, toplumun en küçük yapı taşı olan aile kurumuna büyük önem vermektedir.
İslam’da aile, sosyal bir gruptan çok daha fazlasıdır. Aile Allah’ın emri, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in sünneti üzere, Allah katında eşlerin birbirlerine verdiği sözle başlayan kutsal bir yuvadır. Allah, farklı aile kültürlerinden gelen eşlerin yeniden bir aile olabilmesi için sevgi ve merhamet var etmekte ve bu sevgi ve merhametin eşlere verilmesini kendi varlığının delilleri olarak nitelendirmektedir: “Kendileriyle huzur bulasınız diye size kendi türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir…” (Rum 30/21). Sevgi ve merhametin yanı sıra eşlerin birbirlerine karşı duyduğu saygının devamlılığı için de Kur’an, mümin erkek ve kadınlara gözlerini ve iffetlerini haramdan korumalarını emretmekte (Nur 24/30-31), günümüzde birçok yuvanın yıkılmasına sebep olan sadakatsizliğe karşı önlem almakta ve böylece ailede sevgi, saygı, huzur ve güven ortamının temin edilmesini hedeflemektedir.
Kur’an’da “Ey iman edenler, kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun…” (Tahrim 66/6) buyrularak insana emanet edilen sevgi ve merhamet kaynağı yuvanın korunması istenmektedir. Allah, insanın kendisini cehenneme giden davranışlardan koruduğu gibi ailesini de korumasını dilemektedir. Peygamber Efendimiz de şu sözleriyle aile olmanın sorumluluklarını bizlere hatırlatmaktadır: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlığınızdan sorumlusunuz. Amir koruyucudur ve maiyetinden sorumludur. Kadın eşinin evinin koruyucusudur, eli altında bulunanlardan sorumludur. Hizmetçi efendisinin malının koruyucusudur ve elinin altında bulunanlardan sorumludur. Hulâsa hepiniz çobansınız ve her biriniz elinin altında bulunanlardan sorumlusunuz” (Buhârî, “Cuma”, 11). Bu hatırlatmalar üzerine Hz. Ömer (r.a.): “Ey Allah’ın Rasûlü, kendimizi koruruz fakat ailemizi nasıl koruyabiliriz?” diye sorunca Peygamberimiz: “Allah’ın sizi yasakladığı şeylerden onları sakındırırsınız ve Allah’ın size emrettiği şeyleri onlara emredersiniz. İşte bu onları korumaktır” buyurmuştur (Alusî, Ruhul-Maanî, 28/156).
Kur’an’da peygamberlerin dini tebliğ etmelerinin yanı sıra ailelerini koruma adına gösterdiği çabalardan da bahsedilmektedir. Hz. Nuh büyük sel felaketinde oğluna, “Yavrucuğum! Bizimle birlikte sen de (gemiye) bin, kâfirlerle beraber olma” (Hûd 11/42) diyerek onu dine davet etmiş ve korumaya çalışmıştır. Yine Hz. Lût, kavmini ve eşini cehennem ateşinden korumak için çabalamıştır (Tahrim 66/10). Hz. İbrahim, babasını putlara tapmaması konusunda uyarmış, “Babacığım! Sana selam olsun, ben senin için Rabbimden mağfiret dileyeceğim…” (Meryem 19/47) diyerek onu doğru yola davet etmiştir. Bu doğrultuda Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de kendisi ibadet ederken ailesini ibadete teşvik etmiş, Hz. Aişe’nin bildirdiği üzere, Ramazanın son on gününde daha çok ibadet eden ve bu günlerin gecelerini ihya eden Hz. Peygamber, ailesini de gecenin ihyası için uyandırmıştır (Müslim, “İ’tikaf”, 3). Böylelikle O, ibadetlerin yerine getirilmesinde ailenin önemini bizlere göstermiştir.
Mümin, ailesini korudukça aile kurumu da onu günah ortamlarından koruyacaktır. Günümüzde aile kurumunu bilinçli bir şekilde zedeleyen birçok unsura karşılık huzur ve güven dolu bir yuva, eş ve çocuklar için sığınılacak en güvenilir kale olacaktır. Akşam olduğunda huzurlu bir yuvaya döneceğini bilen eş ve çocuklar hatalara savrulmayacaktır. Aksi bir durumda özellikle ailede beklediği ilgi ve sevgiyi bulamayan çocuklara kendi çıkarları doğrultusunda bunları sunacak birçok tehlike bulunmaktadır.
Rabbimiz bu tehlikelerden ailemizi korusun, bizleri anne-babalarımızı ve bütün müminleri herkesin sorguya çekileceği hesap gününde bağışlasın...
Esra OĞUL ÇELİK
Vaiz