Rahman, Allah (c.c.)’ın bir ismidir. Manası; “Dünya hayatında, mümin-kâfir gözetmeksizin mahlûkâtın hepsine merhametle muamele eden, rızıkları ve her türlü iyilikleri ihsan eden” dir.
Rahîm de Allah’ın bir ismidir. “Ahiret hayatında sadece müminlere ihsan ve ikram eden” manasındadır.
Bizi yoktan var eden, Rahman olan Rabbimiz Furkan Suresinin 63-77. ayetleri arasında sevdiği, razı olduğu ve cennette özel misafir olarak ağırlayacağı seçkin kullarını “İbâdürrahman (Rahman’ın kulları)” olarak isimlendirerek sıfatlarını bir bir anlatır:
Onlar Rahman olan Allah’ın özel, has kullarıdır. Onlar; mahlûkâta ibret nazarıyla bakarlar, Allah’a şükrederler, O’nu çokça zikrederler; insanlara karşı mütevazı ve alçak gönüllüdürler.
“Rahman’ın has kulları yeryüzünde vakarla (ağırbaşlılıkla) yürüyen, cahiller onlara laf attığı zaman, “Selâm” deyip geçen kullardır” (Furkân 25/63).
Gece Rablerine ibadet ederler:
“Gecelerini Rablerine secde ederek, huzurunda durarak geçirirler” (Furkân 25/64).
Allah’ın azabından korkarlar, Allah’ın azabından yine Allah’a sığınırlar:
“Ey Rabbimiz, derler; bizi cehennem azabından uzak tut; çünkü onun azabı bitip tükenme bilmez” (Furkân 25/65).
“O cehennem ne kötü bir yerleşme ve kalma yeridir!” (Furkân 25/66).
İnfak eder, Allah için muhtaca bol bol verirler; israf ve cimrilik etmezler, dengeli ve samimi olurlar:
“Yine o iyi kullar, harcama yaptıkları zaman ne saçıp savururlar ne de cimrilik ederler; harcamaları bu ikisi arasında mâkul bir dengeye göre olur” (Furkân 25/67).
Allah’a şirk (ortak) koşmazlar, Allah’tan başkasına dua etmezler, Allah’ın dokunulmaz kıldığı cana kıymazlar, zina etmezler:
“Onlar, Allah ile birlikte başka bir tanrıya tapmazlar; haksız yere, Allah’ın dokunulmaz kıldığı insan hayatına kıymazlar, zina etmezler. Zira (bilirler ki) bunları işleyen kimse cezasını bulacak” (Furkân 25/68).
Tövbe ederler, iman ederler; salih ameller, güzel işler, güzel ibadetler yaparlar:
“Ancak tövbe edip inanarak erdemli işler yapanın durumu başkadır; Allah böylelerinin kötü hallerini iyiye çevirecektir. Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir” (Furkân 25/70).
Yalancı şahitlik yapmazlar:
“Yine anılan o iyi kullar, yalana şahitlik etmezler; boş ve manasız davranışlarla karşılaştıklarında onurluca çekip giderler” (Furkân 25/72).
Allah’ın ayetlerine karşı duyarlıdırlar:
“Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığında, o ayetler karşısında körler ve sağırlar gibi bilinçsizce davranmazlar” (Furkân 25/73).
Allah’tan salih zürriyet isterler, kendilerinin ve soylarının takva sahibi olması için dua ederler:
“Onlar, ‘Ey Rabbimiz!’ derler, ‘Bize göz aydınlığımız olacak eşler ve çocuklar bahşet; bizi takva sahiplerine (günahtan sakınanlara) önder kıl!” (Furkân 25/74).
Sabretmelerine karşı cenneti kazanırlar:
“İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin yüksek makamlarıyla mükâfatlandırılacaklar ve orada sağlık ve esenlik dilekleriyle karşılanacaklar” (Furkân 25/75).
“Orada ebedî kalacaklar. Orası ne güzel bir yerleşme ve kalma yeridir!” (Furkân 25/76).
Allah katındaki değerleri Onunla irtibatlarında belirir:
“De ki: ‘Dua ve ibadetiniz olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!...” (Furkân 25/77).
Meşhur Kur’an tefsircisi Kurtubî şöyle der: “Yüce Allah, Rahman’ın kullarını on bir hasletle niteledi. Bunlar, o kulların taşıdıkları güzel sıfatlarla, onların uzak durduğu kötü sıfatlardır. Sıfatlar şunlardır:
Alçak gönüllülük, yumuşak huyluluk, gece namazı kılma, Allah korkusu, israf ve cimrilik yapmama, şirkten, zinadan, yalandan, adam öldürmeden uzak durma, tövbe, öğüt kabul etme ve Allah’a yakarma.
Bundan sonra Yüce Allah onlara verilecek değerli mükâfatları açıkladı ki o da cennet makamlarının en yükseği ve en üstününü elde etmektir...”
Ne mutlu Rahman’ın has kulları olanlara...
Faruk LATİFOĞLU
İl Müftü Vekili