İnsanı yaratıp, onu soy ve evlilik bağlarıyla büyük bir nesil hâline getiren, kadını erkeğe, erkeği de kadına bir örtü kılan Allah(c.c)’a hamd, ailesine karşı en hayırlımız olan Hz. Muhammed(s.a.v)’e salât ve selâm olsun.

İslâm dini, neşet ettiği coğrafyadaki her türlü çirkin söz ve davranışların cahiliye adeti olduğunu, iman ve güzel ahlakı kuşanan Müslümana cahiliye adetlerinin yakışmayacağını ifade etmiştir. Hz. Muhammed(s.a.v) ise içerisinde yetiştiği toplumun insan onuruna yakışmayan kötü söz ve fillerinden uzak durmuştur. Hz. Muhammed(s.a.v)’in gözetiminde yetişen sahabe-i kiram da güzel sözlü ve iyi huylu insanlardan oluşan seçkin bir topluluk halini almıştır.

Kişinin ailesine karşı kaba ve kötü tutum sergilemesi, Hz. Peygamber(s.a.v)’in değiştirdiği çirkin cahiliye adetlerinden birisidir. Zira Hz. Peygamber (s.a.v) “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım”(Tirmizi,Menâkıb,63) buyurmuştur. Konuşurken karşısındakine değer veren, sesini yükseltmeyen ve kötü söz söylemeyen Hz. Muhammed(s.a.v)’in kendi ailesiyle iyilik ve ihsan üzerine kurduğu bağı bize model olarak göstermesi dikkate şayandır. Çünkü aile insanlığa bahşedilen en kadim nimet, huzur ve güvenin yaşanacağı en samimi ortamdır.

Allah(c.c), üzerimizdeki nimetlerinden biri olan aile ile bize anne, baba, eş, çocuk ve kardeş olmayı lütfetmiştir. Zira aile; anne yüreğinin merhameti, babanın fedakarlığı, eşlerin arasındaki sevgi ve sadakatin tezahür ettiği yegane yerdir. Aile kurumunun önemini Allah Teâlâ bize şöyle bildirmektedir: “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması, aranızda sevgi ve merhamet var etmesi Allah’ın varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum, 30/21)  

               Mutlu ve örnek bir aile, sevgi bağları ile kurulur. Muhabbet ve saygı ile birbirine kenetlenir. Karşılıklı nezaket ve güven ile korunur. Gönül alıcı bir çift söz,  en zor zamanda bile aileyi ayak tutar. Aile fertlerinin birbirine saygılı olduğu ve nezaket dilinin hakim olduğu bir ailede, şiddet söz konusu dahi olmaz. Büyük-küçük aile bireylerinden herkesin merhamet ve şefkati kuşandığı bir ailede ne gönüller yıkılır ne de küslükler oluşur.

Resûl-i Ekrem(s.a.v) hayatı boyunca başta ailesi olmak üzere hiçbir kimseyi incitmemiştir. “Mümin bir kimse eşine karşı nefret beslemesin. Onun bir davranışından hoşlanmasa da razı olduğu bir başka davranışı mutlaka vardır”(Müslim, Radâ, 61) buyurarak bizleri olumluyu görmeye davet etmiştir. O (s.a.v), eşlerine karşı daima hoşgörülü, anlayışlı, sabırlı ve nazik olmuştur. 

Hayırlı bir mümin, elinden ve dilinden emin olunan kimse olduğunun farkında olur ve bu vasfı taşımanın önce aileden başladığını idrak eder. Türlü meşakkatler ile dolu hayatın sıkıntısını birlikte çeken, sevincine ve derdine, mutluluğuna ve hüznüne eşlik eden aile bireylerinin kıymetini asla unutmaz. Aile içinde sevginin, huzurun ve mutluluğun sağlıklı bir iletişimle kalıcı hale geldiğinin farkında olur. Zira Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun”(Buhari,Edeb,3) buyurarak müminlere daima iyi ve doğru olanı dile getirmeyi ve hayırlı olanın peşinde koşmayı öğütlemiştir. Bu öğütlerin muhatabı olarak bizlere düşen de sadaka mesabesinde olan güler yüzü, güzel ve kibar sözü ailemizden esirgememektir.

Allah(c.c)’ın ve Hz. Peygamber(s.a.v)’in razı olmayacağı söz ve fiillerden uzak durmamız gerektiği her daim hatırımızda olarak ailemiz ile iletişime geçmemiz gerektiğini unutmayalım. Ailede huzursuzluk çıkaran değil, mutluluğun kaynağı olalım. Son olarak Rabbimizin Kur’an-ı Kerim’de bize öğrettiği duayı dilimizden düşürmeyelim: “Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle.”(Furkan, 25/74)

Abdurrahman ARDUÇ

VAİZ