MÜJDE…

Ramazan bayramını Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan sürpriz bir şekilde 9 güne çıkarınca kamu da şaşkınlık yarattı. Aradaki günler idari izinli sayıldı. Uzun bir süre. Herkes turizm acentelerine koştu. Uygun fiyatlarla 9 günlük bir tatil.

Vallahi son yıllarda bayramlar 9 günden aşağıya olmuyor. Hamle güzeldi. Siyaseti biraz soğutmak mı gerekiyordu.

Rezervasyonlar internet üzerinden şimdiden yapılmaya başlandı.

Bayramda yoğun bir trafik akımı başlayacak. Şimdiden bavullar hazırlanmaya başlanıldı bile.

Fırsat bu fırsat marş marş tatile.

Sonra, ekonomi bozukmuş, enflasyon varmış, kimin umurunda. Enflasyon belli ki parası olanlara onlara uğramıyor.

Parası olana zaten her gün bayram değil mi?

Oh!

Gidenlerde orta gelir gurubundan. Karı koca memur. Toplam geliri en az 120 bin.

Maşallah. Allah versin.

Emeklimi? Onlar sırasını geçen yıl savmıştı.

Ramazan ayı, tamda yerel seçimlerin yıl dönümüne denk geldi. Bu ramazan da 16 mart, 19 mart arası siyasette fırtınalar esti. Onun için bu konuya bayram nedeniyle ara verdik.

Tarihsel olarak ekonominin en bozuk olduğu bir ay’ a denk gelmişti.
Ramazan ayı boyunca Eskişehir’de belediyeler İftar yemeği verdi. AK parti teşkilatları da öyle. 

Kamudaki üst düzey yetkililer de, 5 yıldızlı otel restoranlarında iftar yemekleri vermişlerdi. Politik konuşmalar her zaman olduğu gibi yapıldı.. Kimin parasıyla? Elbette milletin parasıyla.

Bazıları politik iftar yemekleriydi elbette. 

Belediyeler bu konuda oldukça deneyimliydiler. Kendileri açısından da reklam yapma fırsat oluyordu. Fırsatı kaçırmadılar. Tabii bu iftar yemekleri belediye kaynaklarından ve hayırseverler tarafından karşılanıyordu.

TOPLU İFTARLAR

Sonra siyasiler. Her akşam toplu iftarlar… Medine hurması ile kestane balı, manda yoğurdu ile dualı iftar sofraları…

Menüler zengindi.
Bazıları etli kaşarlı pide, bazıları cağ kebabı, bazıları da Adana lokma... İçeceklerde favori Osmanlı şerbeti.
Allah ne verdiyse!
Lokantada menü ve tarife belliydi.
İnsan başı bin TL den başlayan fiyatlarla…

Ve gelsin çaylar…

Sonra hızlandırılmış nafile ibadet olan teravih namazları ve bitişte politik propaganda çalışmaları.

ORUCUN ANLAMI NEDİR?

Orucun ne olduğunu hiç idrak edemedik. Bir ay öyle geçti..

Oruç; aslında yolsuzluklardan uzak durmaktır. Yoksulları gözetmek ve onları kollayıp korumaktır.  Hiç kimseye kulluk yapmamaktır.

Stok yaparak etiketlerde saat başı oynamamaktır.

Etiketlere fahiş fiyatlar koyarak  zengin olmamaktır..

Vergi kaçırmamaktır.

Yolsuzluk yapmamaktır.

Adil olmaktır. Adalet ile davranmaktır... Elimize, dilimize sahip olmaktır.

Fakirin, yetimin haklarını gözetmektir. Kadınlarımıza ve çocukların haklarına sahip çıkmaktır. Onları koruyup gözetmek ve haklarını korumaktır.

Hiç kimseye düşüncelerinden ,inançlarından dolayı ayırımcılık yapmamaktadır..

Politikacı iseniz,  Millete asla yalan söylememektir. Asla iftira atmamaktır. Hak hukuk çiğnememektir.

Erdemli olmaktır.

Eğer bunları yapmıyorsunuz,  nafile. Boşuna oruç tutmuş, ibadet etmişsiniz demektir. Oruç tumanınızın hiçbir anlamı yoktur. Allah’ın sizlerin orucunuza ve ibadetlerinize hiç ihtiyacı yoktur. Sadece aç kaldınız, yatıp kalkmakla kültürfizik hareketleri yapmışsınız demektir.

Bugün Ramazan bayramı.

BAYRAM NAMAZI

Sabah namazı ve Bayram namazı çok önemlidir ve cemaatle kılınır. Dualar edilir… Bayramlaşma ritüeli ve sonrası eve.

Kahvaltı hazırlanmıştır. Bir ay oruçtan sonra ilk kahvaltı.
Bugün bayram. 

Çocuklar ve torun Didim’e gitmiş. Eşimle ben. Mahzun bir Bayram. Dijital telefonlar varda, görüntülü hasret gideriyoruz.

Açlık sınırında yaşayanların boynu bükük. Vatandaşın büyük bölümü derin yoksulluk içinde kıvranıyor.

Yola çıkacaklar ve dönüşlerde trafiğe aman dikkat! Zira bayram sevdiklerine kavuşmaktır.
Allah nice bayramlara kavuştursun… 

Bayramınız kutlu olsun, sağlıklı olun! Huzur içinde bayram geçirmenizi dilerim.

Günün sözü; 

Harabat ehlini hor görme zâkir, defineye mâlik viraneler var!

İbrahim Ethem hazretleri.

BORCUN VAR MI?

Bir Ramazan günü III. Mustafa'nın veziri Koca Ragıp Paşa'nın konağında yapılan sohbet esnasında Ragıp Paşa Şair Haşmet'e hitaben:

- Senin de borcun var mı Haşmet? Diye sorar ve ondan sonra şu cevabı alır:

- Evet, efendim, mahalle bakkalına bin kuruş, kasaba beş yüz kuruş...

Ragıp Paşa sorusunun anlaşılmadığını düşünerek, şu açıklamayla birlikte tekrarladı sorusunu:

- Ben onu sormuyorum, oruç borcun var mı?'

Şair Haşmet bu soruyu şöyle cevaplamış:

- Paşam, oruç borcunu Allah sorar; sizin soracağınız kul borcudur.