Siyasi veya fikri bir programın dayandığı düşünce zemininde kişilerin içerik üretip kullandığı internet ortamına genel anlamda ‘sosyal medya’ diyoruz.

Sosyal medyada kullanıcılar metin, resim, video, makale, yazı vb. paylaşımları ile diğer kullanıcılarla etkileşimde bulunurlar. Burada kişiler arası bilgi alışverişi hızlanır. Benzer ilgi alanlarına sahip kişiler bir araya gelip topluluklar oluşturur.

Kullanıcılar, paylaşılan içeriklere yorum yapabilir, onları beğenebilir, paylaşabilir ya da bunlar hakkında görüş belirtebilir. Paylaştıkları içerikler hakkında anında geri bildirim alabilir.

Sosyal medya platformları, kullanıcının ilgi alanlarına göre içerik teklifleri sunar. Facebook, Instagram, Twitter, TikTok vb. uygulamalar, insanlar arasındaki iletişimi, bilgi alışverişini ve sosyalleşmeyi dijital dünyaya taşımıştır.

Bu iletişim, günümüzde kabullenemesek de günlük hayatın önemli bir parçası haline gelmiştir.

Sosyal ilişkilerimizi, toplum içindeki etkileşimlerimizin büyük bir kısmını oluşturan aile ilişkilerini, arkadaşlık ilişkilerini, komşuluk ilişkilerini, meslektaşlık ilişkilerini, müşteri satıcı ilişkilerini, romantik ilişkilerimizi, sivil toplum ilişkilerini neredeyse sosyal medya ilişkilerine devrettik.

Gerçek hayattaki biz ile sosyal medyadaki (sanal âlemdeki) biz arasında şaşırıp kalıyoruz çoğu zaman.

Popüler kültür; geniş kitleler tarafından benimsenen, tüketilen ve paylaşılan kültürel unsurları ile milli kültürümüz arasında sıkışıveriyoruz ekseriyetle. Medya, eğlence sektörü, moda, müzik, televizyon, sinema, internet cezbediyor bizi.

Geniş bir kitleye hitap ettiği söylenilen, genellikle kısa sürede yaygınlaşıp tüketilen kültürel ürünler ve eğilimler zorluyor bizi sıklıkla.

Popüler şarkılar, ünlü filmler, moda trendleri, sosyal medya fenomenleri, televizyon dizileri vb. kendine çektikçe çekiyor bizi genellikle.

Kültürel kimliğimizin şekillenmesinde; kendimizi millet, etnisite, ırk, cinsiyet ve din gibi çeşitli kültürel kategorilerden oluşan belirli bir grup ile tanımlama veya ona ait olduğunu hissetmemizde popüler kültür etkili oluyor gün geçtikçe.

Yalnızlığın telafisinde çaresiz olduğumuzu hissettiğimizde çoğu kez sosyal alemde teselli arıyoruz.

Gündelik hayatın sıkıntılarından bunalınca genelde sosyal medyada buluyoruz kendimizi.

Akademik başarılar, bayramlar, değişik yaratıcı başarılar, doğum günleri, doğumlar, evlilikler ve evlilik yıldönümleri, hastalıklardan iyileşmeler, iş başarıları, mezuniyetler, mülk satın almalar, spor başarıları vb. alanlardaki mutluluk, sevinç, başarı dileklerimizi, uğurlu ve hayırlı olması temennilerimizi, memnuniyetimizi, takdir ifadelerimizi, duygularımızı vb.lerini yazı veya sözle bildirirdik. Sosyal medyada bu sadece yazıda kaldı.

Arayıp sorduğumuz, hâl hatır ettiğimiz kişi sayısı yok denecek kadar azaldı. Sosyal medyada bu da sadece yazıda kaldı.

Birbirimizin yüzünü neredeyse unuttuk. Sesimiz de unutmak üzereyiz görüşmeyeli. Sadece yazıya bağlı kalınca sesimizi de unutmak üzereyiz sosyal medya sayesinde.

Hatır işimiz, gönül işimiz, hatır gönül işimiz azaldıkça azaldı sosyal medya sayesinde.

Derinlemesine ilişkilerin gelişmesi engellendi, ilişkiler çoğunlukla sıradan oluverdi sosyal medya sayesinde.

Sosyal medyada insanların genellikle hayatlarının en iyi yönleri sergileniyor. Bu durum, gerçekçi olmayan beklentiler yaratıyor. Kişiler arasında kıyaslama duygusunu tetikliyor. Böylelikle de insanlar kendilerini başkalarıyla kıyaslayıp mutsuz hissedebiliyor.

Sosyal medyadaki çok fazla bilgi paylaşımı, mahremiyetin azalmasına ve ilişkilerde güven sorunlarına yol açabiliyor. Kişisel bilgilerin fazla ifşa edilmesi, ilişkilerin kırılganlaşmasına sebep olabiliyor.

Sosyal medyada diğer insanların sürekli olarak etkinliklerde bulunduğunu, eğlendiğini veya başarılar elde ettiğini görmek, kişilerde stres ve kaygıya sebep olabiliyor.

Bu kadar olumsuzluğun yanında olumlu yönleri de çok sosyal medyanın.

Artık mesafelerin önemi yok. Farklı şehir ve ülkede yaşayanlar, kolayca iletişimde kalabiliyor.

Eski arkadaşlarla bağlantı kurmak, yeni ilişkiler geliştirmek ve topluluklar oluşturmak oldukça kolay artık.

Sosyal medya aracılığıyla düşüncelerimizi, fikirlerimiz ve duygularını hızlı bir şekilde paylaşabiliyoruz. Böylelikle de toplumsal bilinçlenmeye katkı sunabiliyoruz.

Zorlu dönemlerimizde sosyal medya, bize benzer deneyimlere sahip insanlarla bağ kurabileceğimiz bir alan sağlayabiliyor.

Esas olan sosyal medya kullanımını dengeleyebilmektir. Gerçek hayatta zaman geçirmenin yerini hiçbir şey alamaz. Yüz yüze iletişimin ve derin sohbetlerin yerini hiçbir şey tutamaz.

Sosyal medyada paylaşılan bilgilerin sınırlandırılması hepimizin lehinedir. Bireysel güvenlik açısından da ilişkilerde güvenin korunması açısından da bu konu ayrı bir öneme sahiptir.