Bağır kır atım bağır
Düşman duymasın dostumu çağır
Düşmanın arkasında olayın bağın
Alığın alınmaya alınmaya
Babamdan bunca aldığım öğüd
Düşman için gördüğüm kayd
Düşman duymasın dostuma ayıd
Unutdular çağrılmaya çağrılmaya
Çağır Karacaoğlan çağır
Taş kopduğu yerde ağır
Âdem dostundan bile soğur
Cândan sarılmaya sarılmaya
…/…
Karakeçili Risalesinden alınan kitapçığın 12. Sayfasındaki bu manidar şiiri okuyunca diyoruz ki gerçekten taş yerinde ağır olmalı...
Sizlere bir Risale ile başlayan, Sancak ve kültürel miras hikâyesinden bahsetmek istiyorum…
Üniversite yıllarından bugüne, çok sevdiğim tarihçi iki kadim dostum hanelerinde atışırken, İsmail bey, eşi aynı zamanda Mihalıççık’lı (Nam-ı diğer Malıçlı) öz hemşehrim olan Ayşe Hanım’a, ‘İnatçı keçi, Karakeçili’ diye hitap ediyor… Ayşe Hanım cevaben ‘İnat değil o, azim azim’ diyor…
Evet, bir azmin hikâyesine yol açar bu tatlı atışma…
Belki de onlar bile hayal edemezdi gelinen noktayı…
Gelelim hikâyemize;
Her ikisi de tarihçi olan Ayşe Gümüş hocam ve İsmail Gümüş hocam bir gün Karakeçili Risalesi isimli bir kitapçığı kıymetli Abdül Ünal Bey’den alır ve hanelerine getirir…
Ayşe hocam okur okur okur… Sonra kitapçığı bulup çeviren Kayhan Ünal ile sohbet fırsatı yakalar… Kayhan Ünal elindeki risaleyi nasıl bulduğunu bu risalede yer alan yerinde ağır taşları ve bir sancağın hikâyesini anlatır…
Hikâye Eskişehir lisesinin önünden Söğüd Ertuğrulgazi Türbesine, Ertuğrul Gazi Şenliklerine uzanınca öğrencilere de ulaşır bu kıymetli bilgiler…
Ayşe hocam, Cemal Mümtaz Sosyal Bilimler Lisesinde iki güzel öğrencisiyle taşları yerinden oynatmak için proje yapmaya karar verirler…
Proje 7 ay sürer… Bu süreçte 56. TÜBİTAK Lise Araştırma Proje Yarışmasına hazırlanırlar ve 22 bin proje içinden 1200 projede Bursa Bölge finaline kalmayı başarırlar…
…/…
Öz hemşehrilerim Bir Sancağın Hikayesi:
‘Karakeçililerin izinde bir kültürel miras örneklemi’ isimli proje özellikle lise öğrencilerine tarihi bir bilinç oluşturma yolunda ilerleyen bir proje…
Yaygınlaştırma, sürdürülebilirlik, görünürlük çalışmalarına destek verebilmek, çarpan etkisini arttırmak ve dahi emeğe, araştırmaya destek düşüncesiyle bu yazıyı özellikle de Kent’imiz adına kaleme almak istedim…
Bu hikâye öyle tesadüfen gerçekleşmiyor, anlatalım…
Kuyucak Köyüne gidip bu çalışmayı yapan Kayhan Ünal’ı ve beraberindeki kişilerin, (Özbekli cemaatin) Özbeklilerin elinde bir sancağın olduğunu, Osmanlı’nın zorlu günlerinde kahramanlıklarıyla tanınan Karakeçili Aşireti reislerinden Hacı Bekir Sıddık Bey’e, Abdülhamid Han tarafından gönderildiğini, kökleri /dedelerinden bahsetmeleri ile araştırmaya başlamışlar...
Barbaros Erdi Bey ile tanışıyorlar… Daha sonra kendisinin elinde sancağın olduğu tespit ediliyor… Sancağın Hacı Bekir Sıddık döneminde Abdülhamit tarafından verildiği düşünülüyor…
Lakin Osmanlı arşivinde henüz bir belge aşikâr edilemediğini, bulunamadığını da ifade edelim…
Hacı Bekir Sıddık’tan sonra oğlu Ethem Bey’e kalan sancak, Ethem Bey’in de oğlu CHP milletvekilliği yapmış olan ve 1991’de vefat eden Bekir Karacaşehir’e kalmış…
Karakeçili Risalesini Ertuğrul Gazi Yörük Türkmen Derneği kuruluşu çalışmaları sırasında Kayhan Ünal Karacaşehir’de bir hutbede duyduğu üzere babasına danışmış ve babası Osmanlı’nın Karacaşehir’de ilk hutbesinin okunduğunu ve Dutluca Köyünde Ali Bey’de Karakeçili Reisinin hazırlattığı bir Risalede devleti kuran Karakeçili aşireti ile ilgili bilgilerin yazdığını anlatmış...
Kayhan bey Köye giderek o risaleyi bulmuş, hatta Erzurum’da bir kütüphanede yine aynı risaleye rastlamış…
Risalede özellikle Eskişehir Seyitgazi Çevresine yerleşen Karakeçili aşiret aileleri hakkında bilgi yer almakta… Ve Ertuğrul Süvari Alaylarını Seçilen Karakeçili askerlerinin Odunpazarı İlçemize bağlı Kuyucak köyüne 1800’lü yıllarının başında gelen Karakeçili aşireti Özbekli Cemaati (hatta bir kolu da Karacaşehir’e uzanacak şekilde) buraya yerleşmiş…
Kuyucaklı Hacı Bekir Sıddık (1848-1905) o dönemin en kıymetli Karakeçili Aşiret Reislerinden…
Kendisi aynı zamanda Ertuğrul Alaylarını 45 askeriyle destek sağlamış, 4 adet nişan ve madalya ile sultan ikinci Abdülhamit tarafından ödüllendirilmiştir...
Hatta II. Abdülhamit tarafından Karakeçili Özbeklilere bir sancak gönderildiği düşünülmektedir...
O dönemde Bahçecik köyüne (Sögüd müzesindedir) ve Harmancık’a (kaymakamlıktadır)gönderilen iki sancak vardır…
Sancak Hacı Bekir Sıddık’ın 1991’de vefat eden Bekir Karacaşehir isimli torununa kalmıştır... Bekir Karacaşehir amcasının kızı Rahime Hanım’la evlenmiştir… Bekir Karacşehir’in mezarı Karacaşehir’dedir… Rahime Hanım’ın mezarı ise Kuyacak köy mezarlığındadır…
Sancak ise Barbaros Erdi Beyefendi tarafından korunuyor…
Kara Keçili Aşiret Reis Hacı Bekir Sıddık…
İkinci Abdülhamid Han döneminde özellikle ikinci Abdülhamid Han'ın Öz hemşehrilerim diye hitap ettiği, Karekeçili Aşiretin Özbekli Cemaati'ne mensuptur… Kendilerinin kaynaklarda Kuyucak köyünde babasının yaptırmış olduğu medresede okuduğuna dair yazılar da mevcuttur…
Hacı Bekir Sıddık, Kırık İçili Aşireti'nin reisliğini yaparken, çevrede 7 tane daha aşiret reisinin olduğu da kaynaklarda mevcut...
Hacı Bekir Sıddık aynı zamanda Kuyucak köyünde, Oda Konak isminde bir konak yaptırmış…
Kuyucak köyündeki Oda Konak aile bireylerinden miras malı olarak intikal etmiş… Lakin 2000’li yıllara kadar kullanılmış… 2000’li yıllardan sonra da yıkılmaya başladığı gözlenmiş…
Ayşe Gümüş hocamız ve öğrencilerimizin konağın durumu ile ilgili kayıtlar yaptığını biliyoruz… Ayrıca kendileri Kuyucak köyündeki Hacı Bekir Sıddık'ın ve eşinin babasının mezarlarını da ziyaret ettiler…
MEZAR TAŞLARI VE KONAK RESTORE EDİLMELİ…
Aldığım bilgilere göre ise, Osmanlıca mezar taşlarına acilen bakım yapılması elzem olduğu yönünde…
Evet, Kuyucak Köyü'ndeki konağın acilen restore edilmesi ve günümüze, halk kültürüne kültürel mirasla kazandırılması elzem...
Diğer yandan, mezar taşlarının düzenlenmesi e kıymetli... Üstelik Kayı tamgası da mevcut…
Sancağın yıpranmış olduğu Alemin’in de mevcut olduğu ortada… Köşemizde ve paylaştığımız fotoğraflarda da görebilirsiniz…
Kayhan Ünal tarafından ve Barbaros Erdi tarafından sancağın bir kopyası, imitasyonu yapılarak yok olmasının önüne geçilmeye çalışılmış…
T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı, Eskişehir Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nde 27.01.2025’te açılan sergide bahse konu Sancakta sergilenerek vatandaşa tanıtım yapıldı…
Cemal Mümtaz Sosyal Bilimler Lisesi öğrencileri Bilge Dolamaç ve Ceylinaz Buran hazırladıkları nitel ve nicel araştırmalarla, anketlerle, kültürel miras farkındalık ölçekleriyle, 83 kişilik örneklem grubuna,
Sancak,
Hacı Bekir Sıddık,
Ertuğrul Alayları,
Söğüt şenlikleri,
Ertuğrul Gazi Türbesi,
Soyağacı gibi bu kültürel miras unsurlarını proje kapsamında deneysel bir çalışmayla ortaya koydular…
Bu çalışma esnasında kendi okullarında ön test ve son testler uyguladılar…
Ön test ve son test, ön testten sonra okulda sancağın Hacı Bekir Sıddık ve Kuyacak Köyü’nün kültürel miras ögelerinin tanıtımı gerçekleştirildi…
İlk olarak Eskişehir Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nde test ve son test çalışması/ tanıtımları sonra okulda tanıtımların yanı sıra panelde gerçekleştirilmiştir…
Panele tarihçi, Cezmi Karasu, Türk Dünyası Vakfı Proje, Proje Müdürü Mustafa Çelik, Kara Keçili ailesinin bireyleri, Barboros Erdi, Fitnat ve kızı Esin Yontunç, Nuriye Erdi, Levent Çelik ve eşi Cemile Çelik hanımefendiler katılım sağladılar… Öğrencilerle sohbet havasında sancağın hikâyesi, Kuyucak köyü, dedeleri, soyağaçları ve bu bunların tarihteki yeri ile ilgili sohbet panel gerçekleştirildi…
Kültürel miras ögesi olan ve dedeleri tarafından gönderilen bu sancağın yüklükler içerisinde kalması, korunması ve günümüze aktarılması gerçekten takdire şayan bir davranış…
Peşinen her birini ayrı ayrı kutluyor, ayakta alkışlıyorum…
Öğrencilerimiz başta olmak üzere, onlara mihmandarlık eden kadim dostlarım Ayşe ve İsmail hocamızı, sancağın bekçiliğini yapan ve günümüze kadar taşıyan öz hemşehrilerimizi can-ı gönülden kutluyorum… Geleceğimiz gençlerimizin bu aileyi, bu ailenin yaptığı değerli davranışı, öğrencilerimizin çalışmasını örnek almasını şiddetle tavsiye ediyorum…
Diğer yandan büyükçe bir parantezde Eskişehir Kültür ve Turizm Müdürü Bülent Avnamak Bey’e açmak istiyorum…
Proje kendilerine sunulduğunda incelemiş, panel, sergi ve sonrasında Abdülhamid Han /İstanbul’da ki Saray ziyaretleri, Söğüt ziyareti başta olmak üzere sonsuz desteğini esirgememiştir… Liyakatini, Vatan Milet sevgisini bildiğim, her daim çalışmalarını takip ve takdir ettiğim Bülent Bey’i de can-ı gönülden tebrik ediyorum…
Bizler de bu çalışmayı zevkle takip ettik… Etkilendik, güzelliğinin duyurulması ve siz değerli okuyucularımıza aktarmak için kaleme aldık… Amacımız bu vb. kültürel değer taşıyan herkese destek olmak…Daha nice güzelliklerde buluşmak duasıyla…
Ves’selam…