Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu ile TEMA Vakfı tarafından “Altın Madenciliğinin Eskişehir ve Sakarya Havzasına Etkileri”  paneli Hasan Polatkan kültür merkezinde gerçekleşti.

Konu yaşam olunca, bu tartışmalar devam ediyor.

SARICAKAYA HAVZASINA GÖZ DİKTİLER...

Alpagut-Atalan bölgesi.

Kimler göz dikti?

Elbette AKP’ nin yan dalları olan iş adamları? Neden diktiler? Çünkü orada maden var maden.

Hem de altın madeni. Altın önemli bir maden. Katma değeri yüksek.

Tek kusuru çıkarılması çok problemli. Doğaya ciddi tahribat veriyor.

Şimdiye kadar doğa tahrip edilmeden çıkarılması, yapılamamış. Çevredeki bütün çevre dengesi bozuluyor. İnsan ve hayvanların ve diğer türlerdeki canlı yaşam kaynakları bir bir yok oluyor.

En önemlisi su ve toprak, hava.

Çünkü kullanılan, canlıları öldüren kimyasal siyanürdür. Altın madenciliği ve galvanoplastik sanayi kolları, faaliyetleri sırasında büyük miktarlarda siyanür kullanırlar. Bazı durumlarda, belirli standartlara göre arıtıldıktan sonra, fazla miktardaki işlem çözeltisinin çevreye verilmesi zorunludur.

Bu güne kadar çevreye zarar vermeden altın çıkartma işlemi gerçekleşmiş de değildir. Önemli olan zararın en aza indirilmesidir.

Sarıcakaya bir Akdeniz iklimine sahiptir. Allah öyle bir nimet vermiş ki… Cennetten bir köşe gibi. Vahşi bir altın madenciliğinin buraları ne hale getirileceği bilinen bir gerçek. Uzmanlar sürekli bu tehlikeler için uyarı yapıyor.

Neden. Çünkü biz geleceğimizi yok ediyoruz.

Ne uğruna!

Zaten doğal yaşamdan kopartılan insanoğlu aslında kaderin kendisi tayin ediyor.

Kaderimize boyun eğmemek için TEMA vakfının ciddi çalışmaları ve uyarıları var.

ALTIN YENİR Mİ?

Özet olarak altın yenmez. Ama insanoğlunun yaşaması için kirletilmemiş bir doğaya ihtiyacı var. Bu konuda onlarca doktora tezleri, yüzlerce makaleler yazılmış.

Ama fani dünyanın nimetlerin, öbür dünyaya götürme arzusu ile yanıp tutuşanlar her halde altınlarla bezenmiş cennetten bir köşe, bir yalıya yerleşeceklerin düşünüyorlar.

İtibarlı olmak onlar için belki böyle bir şey.

Şimdiden dünyalıklarını yapma peşindeler.

Başkaları ne olursa olsun. Doğa ne olursa olsun.

Ben, ben, ben.

Altınım olsun diyenler şunu hiç düşünmüyorlar.  O gün geldiğinde bir külçe altın versen bir dilim ekmek bulamayacaksın. Öncelik yaşam alanlarının korunmasıdır.

Bilmiyorlar.

İllâda bir gösteriş budalalığını tuzaklarının ilelebet devam edeceğini zannediyorlar.

Dur be kardeşim bir dakika dur.Eğer Müslümansanız bir Dakka destur. Düşünün ve aklınızla hareket edin… Doğal yaşam elinizden bir gitti mi insanlık elden gidiyor… Sentetik yaşam biçimi sizleri esir alıp mutasyona uğratıyor. Fıtratımız yok oluyor.

Nedenlerini bir sorun vicdanınıza. Kendinizle bir yüzleşin. Halkı dinleyin.

İnsanları dinleyin.

ÇED raporlarını bir okuyun

Ha şunu söylüyorsunuz… Bize ne ÇED raporundan,  idari mahkemeleri tarafından alınmış kararların dan bize ne! Biz ormanları da yok ederiz. Doğayı da yağmalarız… Her şey para için yaparız. Ne anayasa ne baba yasa tanırız. Öyle hukuk devletiymiş söylemleri bizleri pek ilgilendirmez...

Kim ne der desin diyorsanız eninde sonunda doğa sizlerden intikamını alır.

Çünkü Allah’ın da bir hesabı olduğunu hiç unutmayın.
 

Belki de panel de bunu anlatmak isteseydi daha iyi olurdu. Elbette panel ve önemliydi. Katılımcıların söylemleri önemliydi. Bu kışın en sert geçtiği bir havada yapılması da gelenlerin ilgiyle takip etmesi çok daha önemliydi.

Tema tarafından düzenlenen panelde görüşler paylaşıldı ama en önemlisi İktidar partileri yoktu.

NİYET ETMİŞLER BİR KERE

Koza AŞ. Buraya niyet etmiş.  600 hektar ruhsatlı alana yapılması planlanan Altın Gümüş Açık Ocak İşletmesi için verilen ÇED gerekli değildir kararı mahkeme tarafından iptal edildi. Karar da projelerde çelişkiler olduğunu tespit etmiş..

Burada sıkıntılar yaşandı. Alınan bu kararı beğenmeyenler yeniden bir proje ile tekrar ruhsatlandırma işlemin yapacaklar.

Yani mahkeme kararı ile her şey bitmiş değil. Her ne kadar itiraz yolu kapalı olsa da bir yolunu bulurlar.

 ÇEVRECİ BİR İSİM AYŞEGÜL HÜMMET

Eskişehir basını bu konuda ciddi duyarlılık gösterdi. Bölgenin insanı. O konuda ciddi birikim sahibi. Manşete haberleri taşıyarak gündeme oturttu. Sadece bununla sınırlı kalmadı. Çevre dernekleri başta olmak üzere diğer önemli isimlerle görüşerek detaylandırılmış haberleri. Sonhaber, Anadolu ve Yenigün gazetelerinde sürmanşetten fotoğrafları ile birlikte verdi. STK’ ların görüşleri gazetenin orta saylarında genişçe yer aldı..

Tepkileri organze eden ve bu konuda sorunları farklı insanları yaptığı TV programında sürekli gündeme taşıyan ve makaleler yazan isim hiç şüphesiz son haber yazı işleri müdürü Ayşegül Hümmet’ in imzasını taşıyordu.

Bizlerde onun yaptığı haberlerden, köşe yazılarından birçok detayı, bilgileri öğrenmiş oluyorduk.

Hatta birçok politik isimlerde okuyarak bilgi sahibi oldular. Hasta haliyle koşturup durdu. Bu konuda ona çok şey borçluyuz. Takdirle ona teşekkür ediyorum. Böyle duyarlılık taşıyan insanlara çok ihtiyacımız var.

Geleceğimizi koruyamadığımız için gelecek nesiller bizleri sorumlu tutacaklar.

Eğer gerekli mücadele yapılmaz ise, Bilal Habeşî mahallesinden bundan sonra “sala” sesleri yükselir.