Toplumların gelişim ve kalkınma süreçlerinde yerel yönetimlerin rolü asla göz ardı edilemez.

Toplumların gelişim ve kalkınma süreçlerinde yerel yönetimlerin rolü asla göz ardı edilemez. Özellikle kaynakların etkin ve verimli kullanılmasının önemi, günümüzde daha da ön plana çıkmış durumda. Bu bağlamda, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin iştiraklerinden Halk Ekmek A.Ş.'nin attığı adımlar dikkat çekici bir örnek oluşturuyor. Halk Ekmek'in 2023 yılında elde ettiği 112 milyon liralık net satış ve vergi rekortmenleri listesinde 226. sırada yer alması, şirketin ekonomiye olan katkısını açıkça gösteriyor. Ancak önemli olan sadece bu başarı değil, bu başarıyı halka hizmet için kullanma biçimi.

Halk Ekmek'in Mahmudiye, Çifteler ve Han ilçelerinde Süt Üreticileri Birliği'ne ait tesislerin satın alınması kararı; sadece ekonomik değil, toplumsal bir yatırım niteliği taşıyor. Bu adım, Halk Ekmek'in büyümesini ve çeşitlenmesini sağlarken, süt üreticilerine yeni pazarlar açılması ve yerel kalkınmanın desteklenmesi anlamına geliyor. Böylece yerel üretici ve halk birbirine daha sıkı bağlarla kenetleniyor, tüketiciler nitelikli süt ürünlerine kolay erişim sağlıyor.

Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Kaplan, Halk Ekmek’in ürün yelpazesini genişletme vizyonuyla sadece ekmek değil, süt ürünleri gibi temel ihtiyaç maddelerini de Eskişehir halkına sunarak kamusal faydayı artırmak istediklerini belirtiyor. Bu yaklaşım, sosyal belediyecilik anlayışının başarılı bir örneğini oluşturuyor. Özellikle Halk Süt Projesi ile bu anlayış somut bir karşılık buluyor.

Eskişehir’in bu yolculuğu, kamu kaynaklarının toplumun tamamının faydası için yeniden nasıl düzenlenebileceğine dair güzel bir örnek sunuyor. Yatırımlar, sadece ekonomik büyümeyle sınırlı kalmadan, sosyal sorumluluk projeleriyle toplumun her kesimine dokunuyor. Eskişehir’in bu alandaki çalışmaları, kamu yönetimi ve yerel yönetim anlayışının modernize edilmesi gerektiğini gösteriyor.

Bu çabaların arkasındaki güç, elbette ki şehir yönetiminin vizyonerliğinin yanı sıra, projeleri destekleyen Eskişehirlilerdir. Bu tür projeler, kentte sosyal dayanışma ortamını güçlendirirken, diğer belediyelere de örnek teşkil etmektedir.
Sonuç olarak, Eskişehir Halk Ekmek A.Ş.’nin gerçekleştirdiği bu yatırımlar, geride kalmış bir belediyecilik anlayışının ötesine geçerek proaktif, katılımcı ve şeffaf bir kamu hizmeti modeli sunuyor. Bu model, kaynakların sorumlu bir şekilde kullanılarak halkın günlük yaşamına somut yararlar sağlanabileceğinin güçlü bir göstergesidir. Eskişehir modelinin Türkiye’nin diğer illerine de örnek teşkil etmesi dileğiyle...
***

ETO’NUN RAPORU UYARIYOR

Eskişehir Ticaret Odası, üyeleri ve kamuoyu için hazırladığı Eskişehir Ekonomik Göstergeler Raporu’nun Eylül sayısını yayınladı. Eskişehir Ticaret Odası'nın Eylül ayı ekonomik durum raporu, şehrin ticari dinamizmi ile karşı karşıya olduğu finansal zorluklar arasındaki karmaşık ilişkiyi gözler önüne seriyor. Ekonomik büyüme belirtilerinin yanı sıra, finansal kırılganlıkların da dikkat çektiği bir tablo ortaya çıkıyor. Bu çelişkili durum, belki de Türkiye'nin ve dünyanın ekonomik dengeleri karşısında Eskişehir'in nasıl bir yol izlemesi gerektiğine dair önemli ipuçları içinde barındırıyor.

Raporun ilk satırları olumlu bir tablo çizerken, 2023 yılının Eylül ayında 120 olan yeni iş yeri sayısının, 2024 yılında 141'e ulaşması, Eskişehir'in girişimcilik ruhunun ve ekonomik canlılığının bir göstergesi. Ayrıca, kapanan iş yerlerinin sayısındaki azalma, her ne kadar küçük bir düşüş olsa da ekonomik koşullar içerisinde direnç gösteren işletmelerin varlığını işaret ediyor.

ARTAN FİNANSAL KIRILGANLIKLAR

Ancak bu iyimser tablonun arka planında, daha karanlık bir resim kendisini gösteriyor. Karşılıksız çek ve protesto edilen senet tutarlarındaki ciddi artış, ekonomik büyümeyi sürdürülebilir kılmanın önündeki en büyük engellerden biri olarak karşımıza çıkıyor. 2024 yılında, karşılıksız çek işlemlerinin %142,35 gibi yüksek bir oranda artarak 48.429.756 TL’ye ulaşması, finansal sistemdeki güven eksikliğini ve işletmelerin likidite sıkıntısını ortaya koyuyor.

Benzer şekilde, aynı dönemde %138,55 artış gösteren ve 16.347.809 TL’ye yükselen protesto edilen senet tutarları, işletmelerin finansal yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlandıklarını gösteriyor. Bu artışlar, yalnızca esnaf ve tüccarın değil, geniş anlamda Eskişehir ekonomisinin de kırılganlığını açığa çıkarıyor.

PROAKTİF ÇÖZÜMLER VE STRATEJİK ADIMLAR ŞART

Bu veriler ışığında, Eskişehir'de ekonomi yönetimi için birkaç temel çıkarımda bulunmak mümkün. İlk olarak, finansal sistemdeki güveni yeniden inşa etmek adına, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik likidite destekleri ve uygun finansman koşullarının oluşturulması gerekiyor. Bankalar ve finans kuruluşları, kredi süreçlerini daha esnek hale getirerek bu işletmelerin finansal akışkanlıklarını artırabilirler.

Diğer bir çözüm önerisi ise, girişimcilik desteklerinin artırılması ve iş yerlerini devam ettiren işletmeler için teşvik edici vergi düzenlemelerinin sağlanması olabilir. Bu kapsamda, yerel yönetimlerin de etkin politikalar geliştirerek ekonomik büyümeyi sürdürme noktasında daha aktif rol oynaması gerektiğini düşünüyorum.
Sonuç olarak, Eskişehir’in ekonomik gücünü daha sağlam temellere oturtabilmesi için, mevcut sorunlara proaktif yaklaşılması ve sürdürülebilir büyüme modelleri geliştirilmesi kaçınılmazdır. İyimser verilerle karamsar işaretlerin dengelendiği bu dönemde, Eskişehir için güçlü bir vizyon ve stratejik adımlar, geleceğin fırsatları kadar karşılaşılacak zorlukları da kucaklayacaktır.