Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz'ın ES TV’ye verdiği özel demeç, ülkemizin karşı karşıya olduğu önemli bir tehdidi tekrar gündeme taşıyor: Devlete sızma girişimleri. FETÖ ve benzeri tarikatların, devletin çeşitli kademelerine sızarak etkinlik kazanma çabalarının geçmişte ne tür sonuçlar doğurduğunu hepimiz gördük. Ancak mevcut durum, bizi yine aynı endişelerin içine sürüklüyor.

Talat Yalaz'ın da belirttiği gibi, devlet mekanizmasını ele geçirme noktasında hiçbir girişimden çekinmeyen yapıların cüretkarlığı ortadadır. 15 Temmuz hain darbe girişimi, devletin tarikat yapılanmalarına karşı ne denli savunmasız olabileceğini gösterdi. Ancak bu olaydan gerekli derslerin alınmadığı endişesini taşımaktayız. "FETÖ gitti, diğer tarikatlar geldi" şeklindeki kamuoyu algısı, hala var olan kaygılara işaret ederken, iktidarın bu konuda attığı adımların yetersiz olduğu görüşü hâkim.

İKTİDAR SINIFTA KALDI

Devlet yönetiminde en önemli unsurlardan biri olan liyakat, bu tarz tehlikelerin önündeki en büyük engel olarak belirir. Ancak Yalaz, iktidarın bu konuda sınıfta kaldığını vurguluyor. Sağlık ve eğitim gibi kritik bakanlıklara tarikatların sızdığı iddiaları, devletin farklı kademelerinde hala tahribatlar yarattığını gösteriyor. Liyakat esasına dayanmayan atamalar ve kadrolaşmalar, devletin işleyişindeki tarafsızlığı zedeler ve güven kaybına yol açar.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin geçmişten bugüne, bu tür yapılanmalara karşı tavrını net bir şekilde koruduğunu ifade eden Yalaz, hükümetin FETÖ'nün siyasi ayağına yönelik hala etkili bir adım atmadığını söylüyor. Bu da, devlete sızma girişimlerinin yeterince ciddiye alınmadığı izlenimini pekiştiriyor. Bu konunun üzerine kararlılıkla gidilmediği sürece, benzer tehlikelerin tekrar yaşanması kaçınılmaz.

ORTAK DURUŞ ÖNEMLİDİR

Önemli olan, devletteki her türlü tarikat ve cemaat etkinliğine karşı ortak bir duruş sergilenmesidir. Bu yapıların devlet işleyişine zarar vermemesi için önleyici tedbirlerin derhal alınması gerekiyor. Kamu yönetimi, sadece liyakat esasına dayalı olmalıdır. İnsanların inançları üzerinden sağlanan avantajlar değil, onların becerileri ve yeterlilikleri üzerinden atanması, devletin sağlıklı işleyişi için elzemdir.

Önemli olan, devletteki her türlü tarikat ve cemaat etkinliğine karşı ortak bir duruş sergilenmesidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerinden biri olan laiklik, devletin her türlü inanç ve ideolojiden bağımsız olarak yönetilmesini öngörmektedir. Laiklik ilkesi, devletin tarafsız bir şekilde işleyişini sürdürebilmesi için hayati önem taşır. Bu yapıların devlet işleyişine zarar vermemesi için önleyici tedbirlerin derhal alınması gerekiyor. Devlet kurumları, tüm vatandaşlarına eşit mesafede durabilmeli ve kararlarında sadece liyakat ve yeterliliği esas almalıdır.

LAİKLİK NEDEN ÖNEMLİ?

Kamu yönetimi, sadece liyakat esasına dayalı olmalıdır. Bu bağlamda, laiklik; her bireyin inancını özgürce yaşayabilmesini sağlarken, devlet işleyişinde bu inançların etkili olmasını engeller. İnsanların inançları üzerinden sağlanan avantajlar değil, onların becerileri ve yeterlilikleri üzerinden atanması, devletin sağlıklı işleyişi için elzemdir. Ancak bu şekilde, devlet mekanizmaları verimli ve etkili bir biçimde halkın hizmetine sunulabilir ve toplumda güven sağlanabilir. Böyle bir düzen, ülkenin demokratik değerlerini güçlendirir ve tüm vatandaşların eşitlik ilkesini hissetmesini sağlar.

Talat Yalaz’ın işaret ettiği tehlikeler, dikkatle değerlendirilmelidir. Türkiye’nin geleceği, devlet yönetiminde şeffaflık, adalet ve liyakat ilkelerine bağlı kalmaya bağlıdır. Bu konuda duyarlılık gösterilmeli ve gerekli çözümler için bir an önce harekete geçilmelidir. Devleti yönetenlerin, bu konuda samimi bir irade sergilemesi, ülkenin geleceği için büyük önem taşır. Kimsenin, devletin kılcal damarlarına sinsice yerleşmesine izin verilmemelidir. Bu, sadece bugünün değil, yarının Türkiye’sinin sorunsuz bir şekilde inşası için gereklidir.