Eskişehir'in simgelerinden biri olan lületaşı; sadece bölgenin değil, aynı zamanda Türkiye'nin önemli kültürel miraslarından biridir. Binlerce yıllık geçmişiyle lületaşı, Eskişehir’in kimliğinde önemli bir yer tutuyor. Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'un bu değerli mirası korumak için attığı adımlar, Eskişehir ve ülkenin tarihi zenginliklerine sahip çıkmanın ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.

Başkan Kurt’un lületaşını koruma ve tanıtma çabalarına karşı Sayıştay'ın "kamu zararı" gerekçesiyle bu çalışmaları engelleme yönündeki kararı, birçok açıdan sorgulanmayı hak ediyor. Bu durum, yerel yönetimlerin kültürel değerleri koruma çabalarının önünde ciddi bir engel oluşturuyor. Halbuki belediyelerin asli görevlerinden biri de yerel değer ve kaynakları yaşatmak, onları hem yerel hem de uluslararası platformlarda tanıtmak değil midir?

Bu karara daha geniş bir perspektiften bakıldığında, yerel yönetimlerin yerel kültürel değerleri koruma ve geliştirme çabalarının önüne ciddi bir engel koyulduğu görülüyor. Özellikle kültürel mirasın korunması ve tanıtılması, bir toplumun tarihine, kimliğine ve geleceğine sahip çıkma göreviyle doğrudan ilişkilidir.

BU ENGELLEME EKONOMİYE ZARAR VERİR

Belediyeler, bulundukları bölgenin tarihi, sosyal ve ekonomik yapısını güçlendirmekle de yükümlüdür. Lületaşı gibi eşsiz bir değerin yaşaması, sadece kültürel bir zenginlik olarak değil, aynı zamanda ekonomik bir kaynak olarak da görülmelidir. Lületaşına yönelik çalışmalar, hem el sanatlarıyla uğraşan zanaatkârlara yeni pazarlar açılmasına hem de turizmin canlandırılmasına katkı sağlayabilir. Dolayısıyla, bu tür projelere getirilen bürokratik engellemeler, aslında bölgesel kalkınma ve yerel ekonominin desteklenmesi çabalarına zarar verebilir.

Yerel yönetimlerin bir diğer önemli görevi de sahip oldukları değerleri ve kaynakları hem ulusal hem de uluslararası arenada tanıtarak kültürel diplomasiye katkıda bulunmaktır. Böylelikle, bölgenin kültürel mirası tanıtılırken, aynı zamanda yerel ekonomi ve turizm de desteklenmiş olur. Sayıştay'ın bu kararı, belediyelerin bu türden sorumluluklarını yerine getirme yetisini sınırlayarak, yalnızca yerel halk için değil, ülke genelinde de kayıp anlamına gelebilecek bir duruma yol açıyor.

Belediyelerin yerel kaynaklar üzerindeki sorumluluğu, sadece fiziksel koruma ile sınırlı kalmamalıdır. Aynı zamanda bu değerleri geleceğe taşıyacak projelere öncülük ederek, genç kuşaklara kültürel bilinci aktarmak da bir görevdir. Lületaşı gibi değerlerin bilimsel çalışmalarla desteklenerek korunması ve tanıtılması, bu bağlamda önemli bir rol oynar. Bu tür projeler; tarih, sanat ve bilim arasında köprü kurarak, toplumun her kesimini kapsayan bir anlayış yaratır.

LÜLETAŞI MÜCADELESİ EKONOMİK KALKINMA STRATEJİSİDİR

Başkan Kurt’un lületaşı konusundaki ısrarlı tutumu, yalnızca yerel bir kültürel mirası koruma mücadelesi değil, aynı zamanda daha geniş bir kültürel ve ekonomik kalkınma stratejisinin parçası olarak değerlendirilmelidir. Bu açıdan, bürokratik çözümlemeler ve yerel yönetimlerin çabaları arasında iş birliği sağlanması, kültürel mirasın korunması yolunda atılacak en sağlıklı adım olacaktır.

Lületaşının korunması ve tanıtılması için yapılan bilimsel çalışmalar, sadece bir kültürel mirası geleceğe taşıma çabası değil, aynı zamanda bölgenin ekonomik ve turistik potansiyelini artırma hedefini de taşır. Odunpazarı Belediyesi’nin lületaşına yönelik çalışmaları, Eskişehir’i ve Türkiye’yi global turizm ve kültür sahnesinde daha da ileriye taşıyabilecek niteliktedir.

Bu perspektiften baktığımızda, Başkan Kurt’un cesur ve kararlı duruşu takdire şayandır. Yerel değerlerimizin korunması hususunda ezbere ve bürokratik eleştirilerle engellenmeye çalışılması yerine, desteklenmesi gerekmektedir. Çünkü kültür mirasımız olan lületaşı, ancak belediyeler ve yerel halkın iş birliği ile yaşatılabilir.

BU BİR TERCİH DEĞİL ZORUNLULUKTUR

Belediyelerin; tarihi, kültürel ve doğal kaynaklara sahip çıkması yalnızca bir tercih değil, aynı zamanda bir zorunluluktur. Bu zorunluluk, kentin kimliğini ve kültürünü muhafaza etme yükümlülüğünü de beraberinde getirir. Bu nedenle, Sayıştay'ın söz konusu kararı, yerel yönetimlerin böylesi çabalarına köstek olmaktan ziyade; destek olmayı hedeflemelidir.

Sonuç olarak, Başkan Kazım Kurt’un lületaşına gösterdiği hassasiyet, Eskişehir’in ve Türkiye’nin kültürel mirasına sahip çıkma adına yürüttüğü bu mücadele, tüm yerel yönetimlere örnek teşkil etmelidir. Lületaşı gibi değerlerimiz, bürokratik engellerle heba edilmemeli; aksine, onları koruma ve tanıtma çabalarına hep birlikte destek verilmelidir. Kazım Kurt’un haklı mücadelesine destek vermek, kültürel mirasımıza sahip çıkmanın bir ifadesi olacaktır.