Eskişehir, sadece bir şehir değil, aynı zamanda ruhu olan bir efsanedir. Ve bu efsanenin en kıymetli hazinelerinden biri lületaşıdır! 5 bin yıllık tarihiyle, sadece Eskişehir’in değil, Türkiye’nin kültürel kimliğini temsil eden bir değerdir. Ama işte, bu muazzam hazineyi korumak isteyen Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'un başı, Sayıştay’ın soğuk gölgesinde derde giriyor. Neden mi? Çünkü Sayıştay, lületaşını korumak için yapılan çalışmalara “kamu zararı” demiş. Yani “Yapamazsınız” demiş.

Başkan Kurt, “Ezbere yapılan eleştirilerle bizi korkutamazlar!” diyor. Evet, başkanım, sizi korkutamazlar! Ama bu korkutma sadece kelimelerle sınırlı kalmıyor. Sayıştay, yerel değerimizi korumak için verdiğiniz mücadeleyi sorguluyor ve sizin üzerinize zimmet çıkartıyor! Sanki lületaşı, bir kıymetli taş değil, sıradan bir çakıl taşıymış gibi... Bu yaklaşım, sadece ilginç değil; aynı zamanda kültüre, sanata ve yerel yönetim anlayışına yapılmış bir cinayettir!

Lületaşı, bir sanat eseridir; onu hem korumak hem de tanıtmak, bir belediyenin en temel görevidir! Ama Sayıştay, “Bu sizin göreviniz değil” diyor. Peki, o zaman kim sahip çıkacak? Sayıştay mı, şehir merkezinde bankamatik önünde bekleyenler mi, demokrasiyi sandıktan sandığı oy verip çoğun azdan üstün olduğuna inananlar mı?

Lületaşı asla sıradan bir taş değil; o, el emeğiyle yoğrulmuş bir kültür hazinesidir!

Bakın, Eskişehir, Türkiye’nin gözbebeği, eğitim ve sanat kenti. Anadolu Üniversitesi, OMM gibi kültürel yapılar, bu şehri temsil eden semboller. Ama lületaşını korumak için yapılan bilimsel çalışmalar, “kamu zararı” mıdır? Hayır, bu, aslında eskinin ruhunu geleceğe taşımaktır!

Başkan Kurt, lületaşına sahip çıkmakta haklı. “İnadına yapacağız!” diyor. Evet, çok doğru! Çünkü lületaşı, sadece bu şehrin değil, aynı zamanda Türk kültürünün vazgeçilmez bir parçasıdır. Kurşun ve çiviyle yüklenmiş bürokrasi, yerel değerlerimizi göz ardı ettiğinde, aslında kültürel kimliğimizi hedef alıyor. İşte bu yüzden, bu karar akıl almaz bir mantığın ürünü olarak karşımıza çıkıyor.

Özetle, Kazım Kurt’un lületaşı savunusu, yalnızca bir belediye başkanının görevi değil; bu, tüm Türkiye’nin kültürel mirasına sahip çıkma meselesidir. Lületaşı, yarım kalırsa, Eskişehir de yarım kalır. Bu nedenle, hepimiz, Kazım Kurt'un bu çabasına destek olmalıyız. Unutmayalım ki, kültürümüzü korumak ve geleceğe taşımak, hepimizin ortak sorumluluğudur!