Eskişehir, kültürel mirasını tanıtma konusunda büyük adımlar atan bir şehir. "Eskişehir Kültürel Mirası ile Buluşuyor" projesi, bu zengin mirası bugüne kadar deneyimlememiş birçok vatandaşa sunarak şehrin kalbine dokunuyor. Bu projede özellikle kadınların yerini ve etkisini vurgulamak, toplumsal yapımızda nasıl bir köprü görevi üstlendiklerini gözler önüne seriyor.

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin bu projeyle 700 vatandaşı Frig Vadileri'yle buluşturması, etkileyici bir kültürel paylaşım örneği. Başkan Ayşe Ünlüce’nin de belirttiği gibi, Eskişehir’in her bir köşesi ayrı bir güzelliğe sahip. Ancak bu güzelliklerin ötesinde, kadınların mahallelerinde oynadığı önemli rol, projeye ayrı bir değer katıyor. Kadınlar, ailelerin, mahallelerin ve dolayısıyla şehirlerin nabzını tutan, sosyal ve kültürel aktarımın en önemli unsurlarından biri.

Tarihî mekanların sade güzelliklerini keşfederken kadınların dayanışmasının tarihle buluştuğunu görmek, toplumumuzun temel yapı taşlarından birini yeniden su yüzüne çıkarıyor. Birbirlerini destekleyen, bilgilerini ve deneyimlerini paylaşan kadınlar, proje aracılığıyla mahallelerinde eski dayanışmayı yeniden canlandırıyor. Gezilen yerlerde sadece geçmişe tanıklık etmekle kalmıyor, aynı zamanda geleceğin daha güçlü bağlarla inşa edilmesine katkıda bulunuyorlar.

Bu proje, kadınlara hem bilgi hem de sosyal bir ortam sağlıyor. Genelde erkek egemen olarak görülen kültürel alanlarda, kadınların yer alması, toplumsal cinsiyet eşitliği bakımından da örnek bir duruş sergiliyor. Kültürel mirasında kadınları daha fazla görmek, farklı bakış açılarıyla zenginleşen bir topluma dair umut veriyor.

Sonuç olarak, Eskişehir'de gerçekleştirilen bu proje, kültür ve tarih bilincini artırmanın ötesinde, kadınların toplumdaki güçlü varlıklarını pekiştiriyor. Toplumun mihenk taşı olan kadınlar, bu tür projeler sayesinde sadece tarihî değil, sosyal dayanışma anlamında da unutulmaz izler bırakıyorlar. Başkan Ayşe Ünlüce’nin liderliği ve kadın odaklı bu yaklaşımları bizi geleceğe umutla bakmaya itiyor, kadının yeri toplumsal bilinçte daha da derinleşiyor. Böyle projelerin artmasını ve kadınlarımızın daha fazla ön planda yer almasını diliyoruz.

                      **********

ÖĞRENCİNİN HAYATTA KALMA MÜCADELESİ

Eskişehir gibi üniversite şehirlerinde öğrenci olmanın vakti zamanında keyfine doyum olmazdı. Hele bizim zamanımızda 90’ların ortasında… Şimdi ise bu gençlerimiz, adeta bir hayatta kalma mücadelesi veriyor. Sadece sınavlardan, derslerden değil, cebindeki son kuruştan nasıl fazladan bir kuruş çıkarabilirim derdindeler.

Öyle ki öğrenci evleri eskiden sohbet dolup taşarken, şimdi kira fiyatları aynı evi hayalet kasabaya çevirmiş. 1+1 bir dairenin kirası 12 bin lira, şaka değil! Kendiniz bir düşünün, bu parayla koca bir ev idare eden var. Ama hayır, bu gençler, kirasıyla hem öğrenci kredisi hem part-time iş parası, hem de sabır taşı olarak deneniyor. E bağımsız bir hayat kurmak istiyor genç, anlamıyor musunuz?

Eve gelince başını yastığa koyar koymaz uyuması gereken gençlerimiz, gecenin kör karanlığında bilgisayar başında çalışıyor. Neden? Çünkü faturalar, yemek, ulaşım derken cebindeki delik daha da büyüyor. Öğrencilik hayatı, burjuva özentiliği ya da bolluk içindeki kâşaneler değil, bilakis yarın ne yiyeceğini düşünmek zorunda kalmadığın vakittir.

Aile desteği olmadan neredeyse geçinmenin imkânsız olduğu gerçeği, bu gençlere sıklıkla hatırlatılıyor. Zaten kendi ayakları üzerinde durmaya çalışırken, bir de toplumsal dertlerle boğuşmaları gerek. Oysa ki bu gençler, geleceğimizin ışığı değil mi? Onlara yatırım yapmak, daha iyi eğitim olanakları sağlamak bizim sorumluğumuz değil mi? Kira dertleriyle boğuşmak zorunda bırakacaksak biz bu gençlere "nasıl umutlu olunması gerektiğini" öğreteceğiz?

Mesele sadece darlığın getirdiği sorunlar değil, mesele geleceğimizi ellerine devredeceğimiz gençlerimize nasıl muamele ettiğimizdir. Biz bu değerli beyinlere iğneyle kuyu kazmayı öğretmeye değil, nasıl daha iyi üretim yapabileceklerini göstermeye mecburuz.

Bugünün zorlayıcı şartları, yarının Türkiye’sini ne yazık ki umutlu yarınlardan uzaklaştırıyor. Korkularla dolu zihinler yerine, umut dolu yarınlar inşa etmeliyiz. Bizim üzere düşen, bu soruna hep birlikte çözüm aramak, gençlerimizi sıkıştıkları köşelerden çıkarıp, ışığa yönlendirmektir.