Sözlükte pişmanlık, dönmek ve vazgeçmek anlamına gelen tövbe, dinî-ıstılahî bir kavram olarak, kulun işlediği kötülük ve günahlara pişman olup, onları terk ederek Allah’a yönelmesi, bağışlanmayı dilemesi, emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmak suretiyle Allah’a sığınması/ yalvarması demektir. 

İnsan her ne kadar Allah’ın mükemmel bir biçimde yarattığı varlık olsa da zaman zaman bilerek ya da bilmeyerek hata, kusur ve günah olarak nitelendirilebilecek türden davranış ve tutumlar sergileyebilir. Günah işlemek, hata etmek, belki de insanı meleklerden ayıran özelliklerin başında gelir. Kur’an-ı Kerim’de insanoğlunun ilk yaratılış aşamasından şöyle bahsedilir: “Hani Rabbin meleklere, ‘Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım’ demişti. Onlar, ‘Biz seni övgü ile tesbih ederken ve senin kutsallığını dile getirip dururken, orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın’ dediler. Allah ‘Şüphe yok ki, ben sizin bilmediklerinizi bilirim’ buyurdu” (Bakara 2/30).

İslam’a göre sadece peygamberler masumdurlar. İsmet sıfatına sahiptirler, yani günah işlemezler. Bunun dışında herkesin günah işlemesi, yanılması ve hata yapması mümkündür. İnsan beşerdir ve şaşırabilir. Önemli olan günahta ısrar etmemek, hatayı kabul edip af dilemektir. 

Tövbe, kulluğun Hz. Âdem’le başlayan bir göstergesidir. Günahlardan dolayı tövbe etmek farzdır. Tövbe etmek, hem Allah ve Peygambere itaattir hem de günahlardan kurtuluştur. Tövbe etmeyen insan kendisine zulmetmiş olur. “...Kim tövbe etmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir” (Hucurât 49/11) anlamındaki ayet buna işaret etmektedir. 

Günahkâr kimse vakit geçirmeden tövbeye yönelmelidir. Bu hususta Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Allah katında (makbul) tövbe, ancak bilmeyerek günah işleyip sonra çok geçmeden tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah, bunların tövbelerini kabul buyurur. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Yoksa (makbul) tövbe, kötülükleri (günahları) yapıp yapıp da kendisine ölüm gelip çatınca, ‘İşte ben şimdi tövbe ettim’ diyen kimseler ile kâfir olarak ölenlerinki değildir. Bunlar için ahirette elem dolu bir azap hazırlamışızdır” (Nisâ 4/17-18). 

Tövbe; kişinin şirk, küfür ve nifaktan imana, isyandan itaate, günahtan sevaba, yanlıştan doğruya yönelmesidir. Tövbe, kötü işlerden vazgeçip, Allah’ın razı olacağı işlere dönüş yapmaktır. Tövbe, kulun Allaha karşı olan ahdini tazelemesi, bir anlamda da her insanın fıtrat çizgisine dönmesi, yaratılıştan gelen özünü korumasıdır.

İslam dini, günahlar için tövbe kapısının açık olduğunu ve insanın doğrudan Allah’la irtibat kurmasının gerektiğini ısrarla vurgular. Çünkü Allah tövbeleri kabul edendir ve merhamet edenlerin en merhametlisidir.

Yüce Allah, bağışlanacak müminlerin vasıflarını sıralarken şöyle buyurmaktadır: “... Onlar çirkin bir şey yaptıkları yahut kendilerine kötülük ettikleri zaman, Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki? Onlar, yaptıklarında bile bile ısrar etmezler” (Âl-i İmrân 3/135).

Hz. Peygamber (s.a.v.) de; “Günahlarından samimi olarak tövbe eden kimse hiç günah işlememiş gibidir” (İbn Mâce, Zühd, 30); “Her insan hata eder, hata edenlerin en hayırlıları ise tövbe edenlerdir” (Tirmizî, Kıyâmet, 49) buyurmuştur.

Rabbimiz (c.c.) şöyle buyurmuştur: “De ki (Allah şöyle buyuruyor): Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar. Muhakkak ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir” (Zümer 39/53).

İslam âlimleri, tövbe ile ilgili ayetler ve hadislerden hareketle tövbenin geçerli olması için gerekli şartları belirlemişlerdir. Buna göre bir tövbenin makbul olabilmesi için; işlenen günahı terk etmek, günah işlediğine pişman olmak, günahı bir daha işlememeye azmedip söz vermek, eğer işlenen günah kul haklarıyla ilgili ise bu durumda hak sahibi ile helalleşmek, ihlal edilen hakkı sahibine veya varislerine iade etmek ya da affını istemek gerektiğini belirtmişlerdir.

“Tevbe-i nasûh” samimî ve içten yapılan, insanın halini düzelten ve kişinin bir daha o günaha dönmesine engel olan tövbe demektir. “Ey iman edenler! İçtenlikle ve kararlılık içinde Allah’a tövbe edin. Umulur ki Rabbiniz kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlerine koyar. O gün Allah, Peygamberi ve onunla aynı imanı paylaşanları utandırmaz...” (Tahrim 66/8).

Sonuç olarak ifade etmek gerekirse, her insan günah işleyip hata yapabilir. Ancak iman sahibi mümin, işlediği günah veya yaptığı hatadan pişmanlık duyarak hemen Yüce Rabbine sığınır ve O’ndan af dileyerek tövbe eder; günah ve hatada bile bile ısrar etmez.  

“...Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz” (Nur 24/31). 

Rabbimiz bizleri hatalarına tövbe eden ve kurtuluşa eren müminlerden eylesin...

 Aytekin AKÇİN

 İl Müftü Yardımcısı