Halk lokantası için üstü kapalı eleştirilerini dile getirdiler. Kasaplar ve Lokantacılar Odası Başkanı Bahar Bilen, çarşı esnafının tedirgin olduğunu vurgulayarak, "Halk lokantaları kamu işletmeleri olarak hizmet verecek. Maddi sıkıntı çeken insanlar için cazip bir alternatif oluşturabilir. Kamu işletmesinin daha ucuz olması, esnaf lokantasını tercih etmek yerine, halk lokantasını tercih etme ihtimalini artırıyor. Bu durum, lokantalarımızın müşteri kaybetmesi anlamına gelir; sonuçta bazı esnaflar sektörden çekilerek kapatmalara kadar gidebilir" demiş…

Elbette söylemelerinde gerçeklik payı var ama biraz gerçeklere bakmak lazım. Mesleğin içinden gelme biri. Konuştukları hiç yabana atılır gibi değil. Çünkü odasına kayıtlı üyelerin sesini dile getiriyor ve önereside var. Kendisi kamuoyu biliyor CHP’ li..durumu da gayet güzel izah etmiş..

Bağlı olduğu birliğin başkanı EKREM BİRSEN. O da kahvecilikten gelme esnaf. Deneyimleri olan bir isim..

Peki, Ekrem Birsen HALK LOKANTASI için ne söylemiş?  Diyor ki; şikâyetlerin henüz yaygınlaşmadığını ancak, asıl amacın ihtiyacı olan insanlara hizmet etmek olduğunu hatırlatarak, “Bugün gördüğümüz tablo, bazı insanların gerçekten ihtiyacı olmadığı halde kuyruğa girmeleri ve bu da ihtiyaç sahiplerinin hakkını ellerinden alıyor gibi görünüyor. Bu insanlık onuruna yakışmaz. Halk Lokantası, ihtiyacı olanlara hizmet etmeli, varlık içinde olan insanlar değil,” demiş… Haklılık payı var mı? Elbette var…

Bu konuda hassasiyeti kim gösterecek? Taşbaşı’ndaki lokanta esnaf kardeşleri… Gösterilmesi gerektiğini söylemiş. Ekrem Birsen kahvecilikten gelen ve merkez sağda yer almış bir isim. Politik bir geçmişi de var.

Ekrem Birsen 20 yıldan beri o koltukta oturuyor. Öncesinde kahve işletmeciliği yapıyordu. 2009 yılında Murat Canıözer’in meclis üyesi listesinden Tepebaşı ve Büyükşehir belediye meclis üyeliğine de seçilmişti. 

Önce şunu söyleyeyim. Halk Lokantaları ile aş evleri farklı fonksiyonları var. İkisi birbirlerine karıştırılmamalı.

Elbette çarşı esnaf merkezde çok daha fazla kümelenmiş. Çok çeşitli yemek yeme merkezleri var. Bunu halk lokantası anlayışıyla özdeşleştirmemek lazım.

Elbette esnafların bu ekonomik şartlarda ayakta kalabilmesi çok zor. Sadece lokantalar değil. Hazır giyimcilerden diğer sektörde iş yapanlara kadar geniş bir yelpazede çalışan ve işletme sahipleri çok zor durumdalar. Dükkân kiraları, genel giderler, yanında çalıştırdıkları elemanların SGK primleri, oda ücretleri, bağ- kur giderleri ve diğer birçok vergiler omuzlarına bindirilmiştir. Özellikle lokantacılık yapanlar bilirler. Yemeklerde kullanılan sebze fiyatları ve diğer girdi fiyatları neredeyse haftalık, bazen günlük bile değişikliklere uğrayabilir..

Doğal olarak bu giderler fiyatlara yansıtılmaktadır.  Esnaflar genelde iktidara daha yakındır dururlar. Çünkü halk bankası marifetiyle çok daha ucuz kredi çekebilme olanakları vardır.

Gelelim halk lokantasına gidenlere ve gidecek olanlara. Doğru dürüst sosyal analiz yapın. Bu lokantanın ne emekteki ne Yeşiltepe’deki ve diğer yerdeki lokantalara hiç zararı olmayacak.

Bu lokantanın misyonu ve kapasitesi belli. Lahmacun, döner, adana köfte, balaban köfte, Urfa lahmacun, pide, çiğbörek, cağ kebabı, balaban köfte ve diğer yöresel lezzetlerden ziyade mevsimsel yemekler ile Türk mutfağından örnek klasik yemekler servis edilecek.

Elbette bu fiyatlar belediye tarafından sübvanse edilecek. Bundan doğal bir şey yok…

Yoksa bu fiyatlara evde bile yapamazsınız. Daha ne olsun. Halkçı belediye daha ne yapsın. Muhalefet edeneler veya eleştirenler biraz dönüp bizi bu hale kim getirdi diye sorgulasın? Eğer, vergi yüzsüzleri olmasa, eğer vergiler affa uğramasa, KKM hesaplarına giden faizler olmasa, yüksek enflasyon olmasaydı zaten halk lokantalarına da ihtiyaç olmayacaktı.

Bilmem anlatabildik mi?