Seyr-i Anadolu’nun ortasında, gençliğin enerjisi ve dinamizmiyle kaynayan bir şehir, Eskişehir. Özlem Yıldırım’ın sözleri kulaklarımda yankılanıyor: “Eskişehir, 12 ay, 12 festival şehri olmalı.” Bir öğrenci şehri düşünün, gençlerle dolup taşan sokaklar, hayallerle yoğrulan atmosfer. Avrupa’nın kalbi Brüksel’i hatırlatıyor; kolay ulaşım, festivallerin merkezi. Peki, neden Eskişehir de Anadolu’nun Brüksel’i olmasın?

Eskişehir’in büyük şehirlere tren mesafesi uzaklıkta oluşu, kenti benzersiz kılıyor. İstanbul’dan yola çıktığınızda bir trenle Eskişehir’e varmak, adeta zaman ve mekânda kısa bir yolculuk gibi. İşte bu noktada devreye giren, kentin ulaşılabilirliği... Kültür ve sanatla harmanlanmış bir düzlemde gerçekleşecek festivallerle Eskişehir, cazibeyi çekim gücüyle buluşturabilir. Caz, spor, ister sokak sanatları, isterse de ikinci el araba festivalleri; imkânlar ve hayal gücü sınırsız.

Gelelim yapılmak istenenlere… Eskişehir’in öğrenci nüfusu, şehrin enerjik yapısını destekliyor. Markalar ve firmalar için prestijli bir reklam aracına dönüşebilir bu hareketlilik. Belediyelerin ve valiliklerin desteğiyle, şehrin her köşesinde farklı etkinliklerin düzenlenmesi; kültürel, sanatsal ve ekonomik anlamda Eskişehir’i zirveye taşıyabilir.

Eskişehir’in cazibe merkezi olma potansiyelini ve bu doğrultuda atılacak adımları hayal edelim. Küçük bir şehir, ama büyük hayallerle dolu. Bu atılımlar, Eskişehir’i Türkiye’nin parlayan kültür yıldızı haline getirebilir. Hem bir öğrenci kenti hem de bir festival diyarı olarak... İşte, Eskişehir’in geleceği. Ve geleceğe dair bu umut dolu vizyon, belki de Anadolu’nun göbeğinde bulunmanın güzelliğiyle birleşince hak ettiği noktaya ulaşabilir. 

Sevgili okurlar, Eskişehir’in festival rüzgârlarını dört bir yana yayması dileğiyle... Bize düşen, Yıldırım’ın temennilerine kulak vermek ve el birliği ile bu potansiyeli ortaya çıkarmak.