Milletçe, coşku ile Türkiye’de ve dış temsilciliklerimizde törenlerle kutladık Cumhuriyet Bayramımızı. 

Cumhuriyetimizin yüz birinci yılı kutlu olsun!

Büyük Önder Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi rahmetle, minnetle, şükranla bir kez daha yâd ediyoruz.

Cumhuriyetin fikren, ilmen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar istediğinin farkındayız.

Cumhuriyetin fazilet olduğunu da Cumhuriyet’in, bilhassa, kimsesizlerin kimsesi olduğunu da çok iyi biliyoruz.

Yeni neslin en büyük cumhuriyetçilik dersini öğretmenlerden alacağını da biliyoruz.

Cumhuriyetin onu tam duyup hisseden, düşünüp kavrayan insanlarla kaim olacağının farkındayız.

En büyük hürriyetin Cumhuriyet olduğuna inanıyoruz.

Cumhuriyetimize vereceğimiz en büyük armağanın özellikle gençlerimizin eğitilmesi olacağının unutulmamasını arzu ediyoruz.

Atatürk’ün ‘Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklal ve Cumhuriyeti'ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.’ direktifinin şiarımız olduğunu haykırıyoruz.

Cumhuriyetimizin temelinin Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olduğunun unutulmamasını istiyoruz.

En önemli görevimizin Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunmak, Atatürk ilke ve inkılâplarını koruyup kollamak, iç ve dış tehditlere karşı duyarlı olmak olduğunu herkesin bilmesini istiyoruz.

Gayret, azim ve kararlılıkla haykırıyoruz: Ebediyen Cumhuriyet!

Milletimizin ilelebet dimdik ayakta olması temennisiyle gururla tekrarlıyoruz: Ne mutlu Türk’üm diyene!

Bu duygularla Ankaralı Âşık Ömer mahlaslı şiirler de yazan Behçet Kemal Çağlar (1908-1969)’ın Cumhuriyet Destanı adlı şirini hislerimize tercüman olduğuna/olacağına inanarak bilgilerinize sunuyorum:

Cumhuriyet gez salına salına

Parla dağımızda taşımızda hey!

Kimin haddi dokunmak bir kılına

Canımız takılı dişimizde hey!

Sana uzanacak eli kırarız

Türk’üz her murada er geç ereriz

Gündüz uslu mazlum sapan süreriz

Akınlar görürüz düşümüzde hey!

Sana uzanan el kökünden kurur

Türk kılıçtır akında güç hâlle durur

Gülistan kokusu gönlü doldurur

Dağ rüzgârı eser başımızda hey!

Türk dünyada durdukça yaşayacak hür

Rahat ol işine bak keyfini sür

Dürbünlü düşmandan çok iyi görür

Bizim körümüz de şaşımız da hey!

Çelik zırh var bezden fistanımızda

Aslan cesareti insanımızda

Tanrı cevheri var al kanımızda

Umman tuzu var gözyaşımızda hey!

Hey sancak al sancak bizim şanımız

Gerekirse kurban sana canımız

Tuğun saçlarımız rengin kanımız

Hilalin resmolmuş karşımızda hey!

Biz sebepsiz yere kana girmeyiz

Sırtımızdan kimseyi geçindirmeyiz

Kimsenin sırtından geçinmeyiz biz

İnsanlık tacı var başımızda hey!