Ne kadar dikkatinizi çekti bilemiyorum:

Buz pateni yapan sporcunun ayağında altında keskin bıçak olan ayakkabı var. Sporcu bununla artistik hareketler edebiliyor, ayakta kalabiliyor, dengede kalabiliyor. ‘Esnekliğini dışarıdan gelen çekme, itme veya germe gibi etkilere farklı derecelerde eğilme, bükülme veya uzama gibi hareketlerle cevap verebilme durumunu veya niteliğini) sağlayabiliyor.

Bu, almak isteyene bir ders bana göre.

Bu konu, gündelik hayatımızda da hayat tarzımızda almamız gereken epey bir ders barındırıyor.

Buna genel anlamda ölçülü ve hesaplı olma yolları diyebiliriz belli bir yerde.

Ölçülü be hesaplı olanlarımızın sayısı azaldıkça azalıyor niyeyse.

Duygularımız, düşüncelerimiz, alışkanlıklarımız, hayat tarzımız değiştikçe değişiyor.

Aldatma, çıkar sağlama, görev ve yetkiyi kötüye kullanma, haksızlık, hile vb. gibi kötü hâl ve davranışlar arttıkça artıyor. Hepimiz bundan şikâyetçiyiz.

Olması gerekenler olanı birbirine karıştırdık. Karıştırdıkça şaşırıp kaldık ortalık yerde. Titizliğimiz, hassasiyetimiz yok oluyor neredeyse.

Az da olsa bazen de olsa kendimizi sorgulamakta zorlanıyoruz bence.

Bu zorlukları az da olsa aşabileceğimize inandığım aşağıdaki soruları belli aralıklarla kendimize sormaya ne dersiniz?

Davranışlarımız birbirine uygun mu, birbiriyle çelişiyor mu, birbiriyle uyumlu ve dengeli mi?

Hareketlerimiz tutarlı mı iyice hesaplanmış mı, aşırılığa kaçıyor mu?

Tutumlarımızın her şeyi hesaplı mı?

Tavırlarımız belli ölçüleri aşıyor mu?

Duygularımızı, düşüncelerimizi bir şey üzerinde toplamada zorluk yaşıyor muyuz?

Kendimizle barışık mıyız?

Çevremizle ne kadar uyumluyuz?

Dostluk ve düşmanlıkta, harcamalarda, söz ve davranışta, yeme içmede, giyim kuşamda, zamanı kullanmada, dünya ve ahiret işlerinde … durumumuzu değerlendirdik mi hiç?

Bunlardan hangilerinde kendimizi başarılı ya da başarısız buluyoruz?

Bunlardan hangisini, bunların hangilerini yakın çevremizle değerlendirebiliyoruz?

Bunlardan hangisini, bunların hangilerini hayatımızın vazgeçilmezi olarak kabul edebiliyoruz?

Bunlarda ve benzeri tutum ve davranışlarımızda doğruluk, dürüstlük ve adalet çizgisinde kalabiliyor muyuz?

Bunlar ve benzeri tutum ve davranışlarımızda dengeli, ölçülü, uyumlu olabiliyor muyuz?

İsraftan da cimrilikten de kaçamadığımız nelerin olduğunu hiç düşündük mü?

Haddi aştığımızda bizi uyaran oldu mu hiç?

Haddi aşanları uyarma görevimizi layıkıyla yerine getirebiliyor muyuz?

Acelesiz, telaşsız, sakin yüz olmayı; orta yolda kalabilmeyi başarabiliyor muyuz?

Yorgunluk ve gevşeklik hissettiğimizde motivasyonumuzu arttıracakların neler olduğunu biliyor muyuz?

Evet; soruları uzatmak elbette mümkün.

‘Esas olan sormak değil, soruları ve cevapları uygun hâle getirip ona göre davranmak’ dediğiniz duyar gibiyim.

Evet.

Uygun soru, uygun cevap ile başarabileceğimiz o kadar çok şey var ki.

O kadar çok şey var ki bunlara uymayıp kaybettiğimiz.

Ne yaparsak yapalım iş, kavramakla başlıyor, iş kavramaktan geçiyor.

Ölçülü ve tutarlı olamadıkça neleri tükettiğimizi bir kavrayabilsek, bir kavrayabilsek…