Gündelik hayatımızdaki şikâyet ifadelerini ne kadar sıklıkla kullandığımızın muhasebesini yapmada yardımcı olması inancıyla dilimizdeki atasözlerimizi kaynaklarımdan ulaşabildiğim kadarıyla bilgilerinize sunuyorum:

Ağı ise yut, deve ise güt.

(Hâl ve şart ne olursa olsun sabırlı olmakta fayda vardır. İşten şikâyet etmenin çözüme faydası yoktur.)

Arpa eken, buğday biç(e)mez. 

(Başkasına yapılan iyilik ya da kötülük, kendi başımıza da gelir. İyi davranışın karşılığı iyi, kötü davranışın karşılığı kötü olur. Başarı, gayrete göre şekillenir. Bu durumlarda şikâyetin yeri ve anamı olmaz.)

Gıdaklayan tavuk yumurtlamadan susmaz. 

(Kişinin sürekli olarak bir şey hakkında konuşması, şikâyet etmesi veya talep etmesi yetmez. Bunun gerçekleşmesi için aktif olarak çaba da gerekir.)

Gider yeteri, gelir beteri. 

Gelen, gidene rahmet okutur.

Gelen gideni aratır.

Gelen gidenin yerini tutmaz.

Gider Yunus’u, gelir domuzu.

(Biri gider, biri gelir. Gelenin mi gidenin mi iyi olduğu bilinmez. Beğenmediğimiz ya da işten ayrılmasını istediğimiz kişi yerine daha kötüsü gelebilir. Böylece, gelen, gideni kat kat aratabilir. Bu durumdan şikâyet etmemekte fayda vardır.)

Göz var, izan var.

(Bunu görmemeye imkân yok, gözü ve anlayışı olan herkes bu gerçeği görebilir. Bir şeyin iyi ya da kötü olduğu dikkat edilerek, güzelce yoklanarak anlaşılır.)

Kendi düşen, ağlamaz. 

(Felaketi kendi hazırlayanın bundan şikâyet etme hakkı yoktur.)

Komşunun tavuğu kaz görünür. / Elin tavuğu ele kaz, fındığa koz, gelini kız görünür. 

El elindeki kömbe büyük görünür.

Elin gülü, ele dikensiz görünür.

Komşunun sıpası tay gibidir, anasına kızı ay gibidir.

Komşunun yumurtası daha büyük olur.

(Kişi, hiçbir konuda komşusundan daha aşağıda olmak istemez. Bizde aynısı/benzeri olsa bile komşudaki mal ya da eşya, bize olduğundan daha değerli görünür. Kişi, sahip olduklarını yeterli görmeyip başkalarının sahip olduklarına özenir ve bundan şikâyet eder. Ama bu tür kıyaslamalar, boşunadır.)

Ne dağda bağım var ne çakalla /tilkiyle davam. 

(1. Problemlere fazla takılmadığım için kimseyle anlaşmazlığım yok. Sıkıntılı işe girmem. 

2. Benimsediğim bir fikir/taraf/nesne yok ki ona saldıranlara karşı olayım.)

Öküz bağıracağına, kağnı bağırır. 

Öküzün çektiğini kayışa/kağnıya sor.

(İşin yapan başka ama ortalığı velveleye veren başka biri var. Yükü çeken başka, şikâyet eden başkadır.)