‘Yazı yazmak sancılı bir olay’; biliyorum.

Biliyorum ve ekliyorum: Yazmak; insanoğlunun düşünmekten sonraki ilk durağı bana göre.

Yazmak önemli, yazmak değerli, yazmak faydalı, yazmanın hazzı bambaşka... 

Yazarak kalıcı oluyorsunuz. Yazdıklarınızın yıllar sonra da olsa birinin/birilerinin dikkatini çekeceğine inanmak, bambaşka bir duygu.

Yazmak isteyen, görüşlerini daha çok kelimelerle ifade etmek isteyen pek çok insan var. 

Sevgili Beğendi de bunlardan biri.

Son yıllarda yayın hayatında yeni yayınevleri yeni yazarlar görüyoruz. Bu, edebiyatımız açısından sevindirici elbette.

Yeni yazarlar, yeni şairler; Türk edebiyatının kolu dalı. Bu dallar, sağlam köke bağlı olarak uzadıkça uzayacak, nesiller boyu güçlenerek devam edecek inşallah.

Yazar ve şairlerimize bu çerçevede başarılar diliyorum.

Yeni yazar ve şairlerden kendimize yakın olanları görüp duymak onların eserlerini okuyabilmek ayrı bir haz verir kişiye. 

Yeni yazarlardan biri de değerli meslektaşım sevgili öğrencim Canan Beğendi.

Ortaokul lise yıllarından yazmayı seven, okumayı seven biriydi Canan. 

Okuduklarına mesleki tecrübeleri de eklenince edebiyat ve sanat dergilerinde göründü Canan Beğendi.

İlk kitabını öğretmenler gününe denk getirip imzalayarak şahsıma ulaştırması, ayrı bir sevinç ayrı bir gurur kaynağı benim için.

Bu hazzı yaşamak isteyen öğretmenlerin olduğunu biliyor yeni yeni yazar şairlerin artacağına dair inancımı sizlerle paylaşmak istiyorum. 

Bu yolda çaba gösterenlere de kolaylıklar diliyorum

Sevgili Beğendi’nin eseri Pallecinin Çapanı (9786257808774; Papirus Yayınları, 141 sayfa, 1. Baskı 2024, İstanbul) hikâye tarzında bir eser.

İnsan hayatından bir bölümü, belli bir olay veya durumu, genellikle kısa bir metin çerçevesinde anlatan edebi türe hikâye diyoruz.

Hikâye kişinin, toplumun duygu, düşünce ve hayal dünyalarını yansıtır. Kısadır. Esas bir olay ya da duruma odaklanır. Az sayıdaki karakter, olay örgüsünü sürükler ve hikâyenin temasını işler. Mekân ve zaman tasviri genellikle sınırlıdır. İnsan hayatına dair bir tema işler. Yazarın üslubuna göre dil ve üslup, çeşitlilik gösterebilir. Giriş, gelişme ve sonuç bölümleri olan, olayın ön planda olduğu hikâyeler, ‘olay hikâyesi’ (Maupassant Tarzı)dir. Olaydan ziyade bir durum, atmosfer ya da ruh hali ön planda olup klasik bir olay örgüsü genellikle bulunmayan türü de ‘durum hikâyesi’ (Çehov Tarzı) olarak adlandırılır.

Sevgili. Beğendi’nin eserinde on bir hikâye var. Bunlar: Pallecinin Çapanı, Hypatia’nın Külleri, Erik Ağacı Neden Tutmadın Balonumu, İanna’nın Gazabı, Sevdalar Yürürlüktedir, Kamıştan Eller, Durum Biraz Karışık Vakkas, Kırmızı Saten Puantlar, Guguk Kuşu, Yaz Suyu.

Esere adını veren hikâyenin ayrı bir anlamı ve önemi var bence.

Her hikâyenin başlangıç sayfasından önce verilen spot cümleler, hikâyeye ilgiyi artırıyor. Üslubu da daha da özelleştiriyor.

Yaşayan Türkçe, özenle kullanılmış hikâyelerde.

Hikâyenin, dolayısıyla eserin adı ile ilgili bir not verilse daha da iyi olurdu. 

Kitap sayfalarında harf boyu biraz daha büyük olsa okuma rahatlığı da sağlardı.

Eserde konu seçimi, çevrenin olayla işlenişi, fikirlerin esere yayılışı epey profesyonelce. 

Kapak tasarımı çok güzel. Arka kapaktaki bilgi yeterli. 

Eser, takdire şayan bir emek ve çabanın ürünü.

Emeğin yağlı olsun sevgili Canan Beğendi. Okurun bol, faydan daha çok olsun inşallah. 

Geleceğe kalabilmek ne güzel. Eserinle gelecekte de yaşayacaksın inşallah.

Yenilerini bekliyorum. 

Bu zorlu yolda sana başarılar diliyorum.