2005 yılı Nisan ayında İTÜ’de konferans veren Avusturya Devlet Onur Nişane sahibi / yazar ve belgesel film yapımcısı Erich Feigl, konuşmasını söyle bitirdi: ‘Bu topraklar size ait… Sizler Anadolu’ya Malazgirt zaferiyle yerleşmediniz… Çatalhöyük’teki arkeolojik bulgular, sizlerin 10.000 yıldan uzun süredir burada bulunduğunuzu kanıtlamaktadır.’
( Kaynak: Tufan Türenç, 22 Nisan 2005 )
…/…
Ülkücü Hareketin varlığı ile tanışmam ortaokul ve lise yıllarıma denk gelir… Bilirsiniz o yıllarda daha bir merak duyuyor insan… Doğduğumuz, büyüdüğümüz ilçenin ülkücü şehidi Gün Sazak’ın memleketi olması da ayrıca etkilidir… Pekişmesi ise tartışmasız Üniversite yıllarımızda olmuştur… İşte tamda burada İsmail Gümüş hocamızın çok emeği vardır üzerimizde…
O yüzden bir önceki ‘Türk Cihan Hakimiyeti-1’ başlıklı yazımızda belirttiğimiz seminer, yazı dizimize başlangıç olsun istemiştik…
Bu minvalde Emine Emir Şahbaz Bilim ve Sanat Merkezi Uzman Tarih Öğretmeni vatan sevdalısı İsmail Gümüş hocamızdan dinlemek, eskileri yâd etmek için Tepebaşı Ülkü Ocağı Başkanı Murat Dagdeviren Bey’in davetine icabet etmiştik… Doyurucu bir seminerdi, emeği geçenlere teşekkür ediyorum…
Ayakkabıyı ters giydiğimiz insanoğlunun anavatanı çocukluk yıllarımızda merhum İbrahim Güven emmimizin merhum Güven Sazak ve Merhum Başbuğ Alparslan Türkeş’in hemen dizinin dibinde olması, ülkücü heybeti ve duruşu da epey etkilemiştir bizleri… Özellikle İbrahim emmimin vefatından önceki son yıllarında TV programlarımızı izleyip yorumlar yapması da manevi yönden güç katmıştır bizlere…
BU ÜLKÜ OCAKLARI NE İŞ YAPAR?
Çocukluğumuzdan bu yana belki de binlerce kez duyduğumuz bazı kelimeler vardır cümlelere bürünen… Onlardan bir tanesi de ‘Bu Ülkü Ocakları ne iş yapar?’ sorusudur… Eminim sizlerde duymuşsunuzdur benzerlerini…
Taraflı tarafsız sorulur bu soru…
İnanın Ülkü Ocaklarının kapısından bir kez bile girmeyen, haklarında tek kelime dahi okumayan, lakin şu ya da bu şekilde ne hikmetse kafalarında olumsuz bir algı oluşan canlardır genelde bu fikre sahip olanlar…
Bu öngörü ile, geçmişten günümüze birçok arkadaşımızı seminer, konser, eğitim, konferans, fikir buluşmaları, bilgi yarışmaları, fikir kampları vb. (kaldı ki yazsak sayfalar dolar) muhteviyatı dolu dolu etkinlikle tanıştırmanın, birlikte vakit geçirip istifade etmenin hazzı içindeyim…
Konser vb. etkinliklerde sadece kapıdan içeri girdiklerinde bile gözlerini ovuşturup rüyada olduğunu sananlara bile şahit oldum, şaka yapmıyorum… Hele ki etkinlik sonundaki düşüncelerini duymanızı/görmenizi isterim…
Sizi ilk karşılayan kimler mi olur, kısaca özetleyiverelim;
‘Gül’ kokulu,
‘Kıble’ yürekli,
‘Hilâl’ kaşlı,
‘Bozkurt’ bakışlı ve takım elbiseli genç ülkücü kardeşlerimiz,
İffet abidesi asenalar, börteçineler, onları yetiştiren buram buram kültür kokan vatan sevdalı aileler, bu kutlu yolun yolcusu, çile ile yoğrulmuş taş medreseli dava büyükleri /eski tüfekler, şehit aileleri ve ‘Ülkü denen nazlı gelin’e sevdalı’ binlerce, etkisi milyonlarca ülkücü yürek karşılar sizleri…
OCAK’LARDA YETİŞEN, EYLÜL’LERDE ASILANLAR…
Anadolu’nun alın terleridir onlar…
Bu Ülkenin öz be öz yerlileri…
Kurucu değerleri, öp öz sahipleri,
Türk’ün yürek sesleri,
Türk Dünyası’nın beşik kertmesi ve idealizmin son efsanesi olan Türkler karşılar…
Ocak’larda yetişen,
Vatan için Eylül’lerde asılanların devamıdır onlar!
Hangi programa/ocağa giderseniz gidin saygı, sevgi, disiplin ön plandadır… İlim irfan yuvasıdır her gittiğiniz yer…
Arkadaş, Hüseyin Bey, kardeşim vb. hitaplarla ‘Siz ne anlatıyorsunuz, böyle yerler var mıdır?’ Dediğinizi duyar gibiyim…
Bir şey ifade edeyim mi?
İnanın daha fazlası…
Kimi zaman atamız, dedemiz bizim Yunus, kimi zaman Yavuz, kimi zaman surlarda üç hilalli sancak elinde Ulubatlı Hasan olmuşlardır…
Vatan bekçileridir…
Türk'ün töresini, Türk'ün ilini islamla yoğuran, islamla kaynaştıran, Hace Ahmet Yesevi Ocağında kaynayan, pişen, kavrulan aştır onlar...
İnanmakta güçlük çekenler misafirleri olsun, Ülkü Ocaklarının bir bardak çaylarından nasiplensin ne demek istediğimi anlayacaklardır…
…/…
ODUNPAZARI ÜLKÜ OCAĞI SOHBETLERİ…
Odunpazarı Ülkü Ocağı, Kasım ayında sohbet programları başlattı /devam ediyor… Sohbet programları Ülkü Ocağı binasında yapılıyor…
Geçmiş dönemlerde görev almış Ocak Başkanları ile başladırlar…
İlk ev sahibi Odunpazarı Ülkü Ocağı ilk başkanı ve en son Emek Ülkü Ocağı başkanı Halil Temen Bey’di…
Ocak Başkanları seminerinin ikincisini ise Odunpazarı eski Ocak başkanlarından İlhan Kumral ile ‘Milliyetçilik ve Ülkücülük üzerine söyleşi’ konusuyla gerçekleştirdiler…
Bu haftaki ev sahibi ise Odunpazarı Ülkü Ocağı ve Erenköy Ülkü Ocağı Başkanlığını yapmış, çeşitli kademelerinde görev almış Mustafa Selçuk Bey’di… Konu İslam’da millet ve milletçilik idi…
Misafir, davetli demeden direkt ev sahibi dememizin asıl sebebi ilk günden bugüne, bugünden son nefese dek kutlu ocakta var olmaları/olacaklarından mütevellittir…
Odunpazarı Ülkü ocağı Başkanı kıymetli kardeşimiz Gökhan Aker Bey sohbet programları sonrası, ‘Söyleşi programımıza coşkulu bir biçimde katılan teşkilat mensuplarımıza, Ülküdaşlarımıza ve genç kardeşlerimize teşekkür ederim. Cenab-ı Allah birlik beraberliğimizi daim eylesin. Var Olsun Ülkü Ocakları’ diyerek, yönetimdeki arkadaşlarıyla birlikte, Türk olmanın gururunu faziletiyle bütünleştiren, Türk-İslam Ülküsünü yaşatan, İslami hayat nizami çerçevesinde bu nizami tavizsiz bir şekilde yaşamaya ve yaşatmaya gayret gösteriyor…
Allah cc her birinden ayrı ayrı razı olsun…
İfade ettim yineleyeyim… Bu yazılanların kâğıt üzerinde olmadığını gerçeği yerinde görmek isteyenlerin ise il, ilçe, taşra ocaklara misafir olmaları, Ülkü Ocaklarının bir bardak çaylarından nasiplenmeleri gerektiğini düşünenlerdenim… O vakit ne demek istediğimi anlayacaklardır…