Aradan 28 yıl geçmiş. O günleri yaşayanlar bilir. Ankara’da neler oldu neler.

Sözde parlamenter demokrasi vardı. Senaristler vardı. Ankara’nın her köşesinden akıl daneleri fışkırıyordu. Siyaset esnafı her saat başı yeni senaryolar yazıyordu.

Hem sağdan, hem soldan…

Balans ayarcıları vardı.

Ankara basını apoletli zabitan takımının peşinden koştururdu. Apoletlerinde sırmaları olan zabitan takımı, cüppeli savcı ve hakimlere çağrı gönderir herkes brifing salonuna doluşurdu. Askerler salona girince, ayağa kalkar esas duruşu geçer ve konuşmaları ayakta alkışlanırdı.

Acaba ne söyleyecekler diye.

Hepsi sözde cumhuriyetçiydi, Atatürkçüydü?

O gün 20 yaşında olanlar bugün 48 yaşında.

Siyaset kendini yönetemeyince, yönetebilen demokrasi olmayınca askerler muhtıra verebiliyorlardı. 212 sayılı iç hizmet kanunu gerekçe olarak gösteriyorlardı. Minareyi çalan kılıfı hazırlar gibi.

Merak edilirdi..

MGK sözcüsü ne söyleyecek diye?

Ertesi gün sur manşetten haberleri okurdunuz..

Bildiri..

+++++

Asker siyasete burnunu sokunca böyle oluyor. Siyaset sivil alanın işidir..

Ama maalesef Türkiye’de böyle olmuyordu!

Askerler kurtarıcıydı..

Aradan geçen yıllar. Demokrasinin çektiği çileler.

 O zamanda hak, hukuk adalet yoktu, bu günde yok. O günlerde asker siyasete müdahale ediyordu. Hatta daha öteye geçerek başbakanlarına pezevenk bile diyenler olmuştu. Küfürün bini bin para. Az gelişmiş  demokrasinin fotoğrafı böyleydi..

Bunları unutmadık.

Neden?

Çünkü askerler her darbe sonrası yaptıkları anayasa ile kendilerini korumaya almışlardı.

MGK üyelerinin isimlerini bile bizlere ezberlettirmişlerdi. FETÖ’ nün llk TSK ya sızması o zamanlarda adım adım sızdırılmıştı.

YEŞİL KUŞAK POJESİ...

Uğur Mumcu bunları Cumhuriyet gazetesindeki gözlem köşesinde. YEŞİL KUŞAK PROJESİNİ defalarca yazmıştı 

Hiç kimse tınlamadı..

Askerler NATOCU’ ydu.

Göz yumdular buna.

Plan adım adım uygulandı.

Tarihin kırılma noktasında önemli bir kavşağında rota değişti ve plan Büyük orta doğu projesi olarak değiştirildi.

Bir NATO projesiydi.

Yeni bir dünyada Türkiye’nin nasıl yer alacağına karara verilecekti.

İlk önce siyasette tasfiyeler başladı.

Askerler salona geldiği zaman ayakta karşılandılar. İmtiyazlarla donanmış kışlacı zihniyet ilk önce millî görüşü böldü ve tasfiye etti

Değişim başlamıştı.

Merkez sağ çökertildi.

Merkez sol çökertildi..

Demokrasinin ana kolonları gidince ve ekonomik krizde çıkartılınca paradigma değişti.

Neden?

Ulusalcı direnç merkezlerinin tasfiye edilmesi gerekiyordu. Millî merkezinde tasfiye edilmesi gerekiyordu.

Kademeli olarak ulusalcıların merkez üssü olan CHP’ den başlamak gerekiyordu ve buradan yavaş yavaş başladılar.

++++

3 kasım 2002 seçimlerinden 6 ay öncesinde kurulan AK Parti çoğunlukla iktidar oldu..

Siyasi mühendisliğin ilk işaret fişeği atılmıştı. Oyun yeniden başlamıştı.

Yani, AK parti 28 Şubatın bir sonucudur. Et kafalılar 28 Şubatın bin yıl sürecek demişlerdi.

Sonra hepsi tasfiye oldular. Şimdi sonuçlarını görüyoruz.

Orta doğunun hali..

Arada ne oldu. Çok daha derin bir konu var. Bir Yalım Erez olayı var ki?

Anakara siyasetinin göbek taşında Bizans oyunlar biter mi?

Bitmez.

Şimdi birçoğu öldü. Birçoğu da ömürlerinin son demlerinde.

 O günler de de adalet yoktu. Bu günde olduğu söylenemez. 

O günde yönetimde faşizmi vardı, bu günde versiyon değişikliği ile devam ediyor.

Ne değişti?.

Aynı tas aynı hamam.

Demokrasiyi sandık zannettik?

ARŞİVLERDEN...

O zaman DYP’ nin önde gelen isimlerden biri olan Yaşar Dedelek Tansu Çiller’in sağ koluydu. Sonra refah partisi ile koalisyon kurunca Çillerle ters düştü. Ve bir gün önce  ANAP’a geçeceğiniz söyleniyor sorusuna öyle bir şey olmaz demiş, bir kaç gün sonra ANAP’ a geçmiş Mesut Yılmaz’ın  yardımcısı olmuştu..  Yaşar Dedelek’ în Çiller için söylediği basına yansıyan unutulmayan bir sözü var ki? Bakın neler demiş Çiller’e; “Tomahawk füzesinden daha tehlikeli." Filipin devlet başkanı olan diktatör Marcos’ un karısı olan İmelda Marcos’ a benzetmişti..

Dedelek, DYP’ yi Çillerin yönetmediğini çok iyi biliyordu. DYP’ yi yöneten ’in  Özer Uçuran Çiller olduğunu kesin olarak biliyordu..

İstanbul bankasını uçuran adam olarak tarihe geçmiştir..

Her şeyde Özer Çiller’in eli vardı..

Geçmiş arşivlerde ne benzetmeler vardı… Bu günde bu üslup kesintisiz devam ediyor.

EMANETÇİ CİNDORUK...
Süleyman Demrelin emanetçiliğini yapmış olan bir İsim vardı. Hüsamettin Cindoruk..

DYP’ nin genel başkanlığını yapmış sonrasında emaneti sahibine vermişti.

Demirel Cumhurbaşkanı olduktan sonra bütün beklentiler Cindoruk’un genel başkanlığa getirileceği şeklindeydi. Öyle olmadı. Sarışın Tansu Çiller piyasaya sürdürüldü..Ekonomistti..Boğaziçiliydi..akademisyendi.

Demirel Çilleri işaret etti ve büyük kongrede DYP’ nin genel başkanlığına getirildi.

Cindoruk kuruculuğunu ve genel başkanlığını yaptığı DYP’ den istifa etti ve Cindoruk cinlik yapıp DTP kurdu ve genel başkan oldu..

Kamuoyunda şemsiye partisi olarak bilinir.

Cindoruk; Çiller için Siyasi Fadime… Devşirme… Şeftali güzeli. İktidar delisi.. New Hampshire düşesi. Daha neler….

 Çiller, Erbakan hocanın RP si ile 54. koalisyon hükümetini kurdular. 

Adı refah yol hükümeti. Çiller başbakan yardımcısı oldu. Protokolde sıra Tansu Çiller deydi. Erbakan cumhurbaşkanlığına hitaben yazdığı mektupta Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi arasındaki koalisyon protokolüne uygun olarak bu 1 yıllık süreden sonra Başbakanlığın Doğru Yol Partisine geçebilmesi için yapmış olduğumuz taahhüde ve iki parti arasındaki mutabakata uymak üzere Başbakanlık görevinden istifa ediyorum. Demişti

*****

Sonra Demirel görevi Mesut Yılmaz’ a vermişti..

CHP genel sekreteri ve Denizli milletvekili olan Adnan Keskin’in çok sivri dili vardı. Politikanın kulvarlarından geldiği için bu işleri bilirdi. Tansu Çiller DYP’nin genel başkanlığına tepeden gelerek genel başkan ve sonrasında başbakan olmuş, tarih hocası olan Meral Akşener’i de iç işleri bakanı yapmıştı.

Arşiv unutmaz. Adnan Keskin onlara “yalı bülbülü ile yaban gülü” demişti...

ŞAK YAPARIM DİYEN General...

           

Birde şakçı general vardı..

Doğan güreş. Genelkurmay başkanı. 

Güreş, O zamanlar bir gazetenin "Tak emrediyor, şak yapıyorum" demecinde, İngiltere Genelkurmay Başkanı'nın "Kadın Başbakanınız emir veriyor mu?" sorusuna "Ne demek rahat emir verebiliyor mu? Tak diye emir veriyor ben de şak diye selamı çakıp emri uyguluyorum" demişti.

SİYASETİ, kışlaya, okula, camiye, emniyete, yargıya sokmayacaksınız.

Buralara girerse Demokrasimiz toksiklenir. Hepimiz dumura uğrarız. Bu günlere hemen gelmedik. Siyasi tarihi iyi okumak lazım. Hiç bir şey kader veya tesadüf değildir.

Düzen oligarşik düzendir ve şimdi ak partinin oligarkları hakimdir..demokrasimi dediniz!  Daha çok beklersiniz..