Gündem ne kadar çabuk değişiyor değil mi? Geçen hafta TÜSİAD'I konuşuyorduk.
Sonra art, arda gelen tutuklamalar.
Cumhuriyet tarihinin en ağır bir ekonomik krizi yaşanıyor. Gerçekten çok ciddi bir boyutta.
Çözümsüzlükler üst üste binince sarmal hale geldiler. İpin ucunu bul bulabilirsen.
Kendim ettim kendim buldum türküsüne döndük.
Kamu Bankalarımızın durumu? Enflasyon muhasebesi olsa zarar ettiği ortaya çıkacak. Alınan kredilerin ödenmediği, şüpheli alacakların her geçen gün arttığı, ticari kredileri kullanan şirketlerin konkordato ilan ettiği bir dönemde, hukuk ihlallerin sürekli yaşandığı bir dönemde iş adamlarının konuşması son derece doğal.
Yani burada aslında anormal bir durum yok. Anormal olan iktidarın artık kendisi aleyhine konuşan her kesimi şeytanlaştırma ve hemen arkasından da, belirli bir kesimin ona destek vermesiyle birlikte ortaya çıkıyor.
Anormal olan bu aslında. TÜSİAD' ın konuşması son derece doğal. Yani biz bireysel olarak vatandaş olarak da, düşünce insanlarının kendi aramızda da konuştuğumuz konular bunlar. İş dünyasının da kendi arasında konuştuğu bu… Ama bunu TÜSİAD konuştu diye, daha ciddiye alındı ve daha çok ses getirdi.
AKP iktidarı da bundan rahatsız oldu elbette. Türk- iş konuşsa bu kadar etki yapamazdı.
BÜYÜK BİR KRİZ VE FATURASI BİZE ÇOK AĞIR OLACAK
TÜSİAD artık geçmişte işlediği hataları yani susma hatasını bu defa yapmayacağını düşünüyorum. Çünkü bugüne kadar susarak gerçekten iktidara cesaret verdiğini gördüler.
Şu anda TÜSİAD' da bir bölünme var iktidara halen destek veren ihale alan kesimi var.
TÜSİAD’ ı önemli bir bölümünde dik durulması gerektiği Ömer Aras’a sahip çıkılması gerektiği söyleniyor. Çünkü gerçekten bu defa TÜSİAD’ ın geri adım atması halinde, artık AKP iktidarı büyük bir güç elde etmiş olacak. Toplumun bastırılması konusunda gerçekten artık son sözün söylendiği nokta olacak.
Bu nedenle TÜSİAD yeni yolu bulmaya çalışıyor. Anlaşılan şu ki TÜSİAD üyelerinin bir bölümünün bizzat rant gelirlerinden değil, ekonomik üretim ilişkilerinden, katma değer üreten millî endüstriyel üretim yapan, gece gündüz bacalarının tütmesini isteyen bir kesim, ekonomideki durumu çok iyi izliyor.
Gerçeklerin farkında.
İşini yapan, ihracat yapan yatırımcı üyeleri susmayacak. Çünkü şunu çok iyi biliyorlar.
Sustukça sıra kendilerinde geldiğinin farkındalar.
SUSMA SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK
TÜSİAD susmayacak… Sonra sendikalar susmayacak. Muhalefet susmayacak. Zincirleme etki yapacak. Dahası var. AKP’ ye yıllarca kayıtsız şartsız oy verenler de, biat edenlerde susmayacak. Çünkü kendilerine verilen sözlerin hiç birinin tutulmadığını her zaman olduğu gibi kandırılarak öğrendiler.
Kandıran kim?
Bu yalanları duymak istemiyorlar artık.
EKONOMİDE NEDEN TOPARLANAMIYORUZ.
Soruşturmaların açılması, zaten krizde olan bir ekonominin daha da çıkmaza girmesine neden olacak. Bakın bir haftada 1,5 milyar dolar tahvilden para çıktı.
Yani ülkeden para çıkıyor.
Bunun faturasını hepimiz ödeyeceğiz.
İşte Merkez Bankası'nın rezervi ile güçleniyoruz diyorlar ya. Allah aşkına bir bakın.
Kronik sorunlar duruyor.
Enflasyon rakamları geldi. Fakat piyasayla uyumlu değil..
MB REZERVLERİ GÜÇLENDİRİYOR AMA BİR İŞE YARAMIYOR
Merkez Bankası'nın hesaplarda bulundurduğu rezerv ne işe yarıyor?
Bu kadar yüksek rezervi neden tutuyor? Çünkü dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar yüksek faizle borç alınmıyor. Sadece bizin MB’ mız kasadaki dövize, bu faizi veriyor. Bunun faturasını bizler ödüyoruz. Maliyeti bizlere yansıtılıyor.
Bunu herkes biliyor. ABD parayı karşılıksız basıyor. Bizde bu paraya % 4’ e varan dolar bazında faizle bu rezervi tutuyoruz.
Neden? Aman çıkış olmasın. Sıcak paraymış ta ondan! Japon fonları mutlu.
Sözde MB’ sı piyasayı regüle ediyoruz açıklamaları yetersiz kalıyor. Maalesef piyasada işler böyle olmuyor. Bunu hep birlikte yaşadık. Dövizi istikrarlı halde tutabilmek ve enflasyon üzerindeki olumsuz etkisini azaltmak için rezervleri güçlendiriyoruz. Ama bedelinin maliyetlerini kim ödüyor.
ENFLASYON TEK RAKAMLARA DÜŞMEZ...
Diğer taraftan mal ve hizmetlerde beklenen fiyat artış hızı enflasyonu belirler zaman anti enflasyon programı hikâye kalıyor. Çünkü kamu yönetimin finansmanın maliyetini halk aşırı olarak alınan vergilerle finanse edilmesine rağmen, bütçe ciddi olarak açık veriyor. Bunun tek nedeni kamuda tasarrufların yapılmaması.
Ekonomimiz çok yönlü bir kıskacın altında. AKP’ nin attığı palavraları pul pul dökülüyor. Hiç bir ekonomik beklenti ne yazık ki gerçekleşmedi. AKP 23 yıllık iktidar döneminin en kötü performans dönemin yaşıyor.
İnşallah, maşallah ekonomisi duvara tosladı. Enflasyon maalesef teğet geçmedi.
Tam 12’ den vurdu..
İktidar artık fakirin, garibin sesinin duymaz oldu.
BEKLENTİLER İYİ YÖNETİLEMİYOR
MB 2025 yılı için OVP’ de öngördüğü ENFLASYON beklentisi % 17 idi. Sonra % 21 bir daha 2 kez revize edilerek % 25- 26 bandına çekti.
Böyle bir hesap hatası, bu kadar bir sapma olmaz. Böyle bir ekonomik programdan olmaz. Bütün yükü fakirin üstüne boca etmek ne ahlaka ne vicdana sığar.
Vergilerle artık nefes alınamaz olduk.
İnsanlar açlık sınırından derin yoksulluk sınırına gelmiş durumda.
Bunu TÜSİAD görmezlikten gelemezdi. Ülkenin bir sosyo-ekonomik-politik MR ‘nı çekti ve bunu kamuoyu ile paylaştı.
Kıyamet koptu…
Demek ki daha ne turplar var heybede? Burjuvazisinin iki gözü iki çeşme olduktan sonra vay benim fukarama. Onlar ne yapsın!
Ramazan da geldi.
Bu ramazan yolculuğu önemli.
Hadi bakalım! Niyet ettim aç karna oruç tutmaya.
Bitap düşen, Derin yoksulluk içinde olanlara muafiyet.
İnşallah!