Eskişehir... Adı üstünde, eski bir şehir ama gençliğin kalbi burada atıyor. Her yıl binlerce öğrenci bu güzel şehrin kapısını çalıyor, hayallerini, umutlarını valizlerine doldurup geliyorlar. Ama karşılarına çıkan kiralık ev fiyatları, yeni bir hayat kurmaktan daha çok, hayal kırıklığını getiriyor.

1+1 daireler için 10-15 bin TL isteniyor. Eşyalısı, 20 bini aşıyor. Öğrencinin, hatta karı koca çalışsa bir ailenin o parayı denkleştirmesi zor. Emlakçı Serdar Sağlam diyor ki: "Öğrenciler 2-3 kişi bir araya gelip ancak bir evi kiralayabilir." Haklı. Eskişehir’de öğrenci olmak, bir yandan ders çalışırken, diğer yandan hesap yapmak demek.

Sağlam’ın dediği gibi eskiler derdi ki, bir evin değerini 10 yıllık kira getirisi belirler. Bugün öyle bir hesap yapsanız, 10 bin lira bile düşük kalıyor. Çünkü ev sahiplerinin de hesap sorumluluğu var, 2 milyonluk evlerini 'bedavaya' verecek değiller ya! Tamam da bu öğrenci ne yesin, ne içsin? Ördek gibi Porsuk’tan kefal mi çıkarsın?

Eskişehir’in emlak piyasası, ailelerin ve gençlerin en büyük kâbusu. 

"Bu fiyatlar normal mi, ona bakmak lazım" diyor Sağlam. Öğrencilerin konaklama sorunlarını çözmek için daha ucuz mahallelere yönelmeleri gerekiyor. Tarihte ucuzlayan kiraları gören olmamış, emlakçılar da “Bu sebeple fiyatların düşeceğini zannetmiyorum” diyerek emir-i vakiyi koyuyor ortaya.

Peki, bu işin çözümü nedir? 

Konut politikaları, öğrencilere yönelik yurt projeleri ve daha fazlası... Aileler ve öğrenciler için devlet destekli programların artırılmasından başka çare yok gibi görünüyor. Madem her yıl binlerce genç burada üniversiteye başlıyor, bu gençler için sağlam temellere oturtulmuş bir barınma çözümü şart!

Eskişehir’in ovalarından değil ama konutlarından su gibi para akar durumda ve ne yazık ki bu gidişat herkes için daha da zorlayıcı olacak. 

Evet, ekonomik zorluklar bütün ülkede var, ama eğitimin başkenti sayılan bu şehirde öğrencilerin kalacak yer bulması çok daha sancılı olmamalı.

Öğrencilerimize bu yolda yardımcı olmak, sadece ailelerinin değil, hepimizin görevi. 

Yoksa gelecek nesil, bu dev kiralara kurban gider…

***

(((İKİNCİ YAZI))) 


ESKİŞEHİR'İN KALBİNE KARANLIK ÇÖKTÜ

Eskişehir... "Öğrenci kenti", "modern kent", "kültür başkenti" derler. Ama gelin görün ki bu modern kentin kalbinde, Tepebaşı’nın Genez Sokağı’nda adeta Orta Çağ Avrupa'sını yaşar olmuşuz. Beş gündür sokak lambaları yanmıyor! Güneş batıyor, karanlık çöktü mü işler sarpa sarıyor.

Akşam vakti sokağa çıkmaya çekinir olmuş vatandaşlar. 

Her medeni kentte aydınlık bir sokak en temel ihtiyaçtır. "Eskişehir çağdaş bir kenttir" der dururuz. Evet, çok seviyoruz, gururlanıyoruz ama karanlık Genez Sokak’tan geçerken bu söylemler biraz cesaret istiyor doğrusu! 

Gerçekte, bu sorun sadece Eskibağlar Mahallesi sakinlerinin değil, Eskişehir’in modern yüzüne leke sürmek istemeyen herkesin, hepimizin sorunu. "Böyle basit bir aksaklık nasıl bu kadar uzar?" diye sorar insan.

Çözüm ne mi? Yetkililerin bir an önce bu çağdaş kentin sokaklarını hak ettiği aydınlığa kavuşturmaları! Sokakların sadece yol değil, aynı zamanda toplumun güzel enerjisi, güvenliği olduğunu hatırlamaları. 

Eskişehir, medeniyetin beşiği olacaksa, her kesimden insanın günün her saati, korkusuzca ve güven içinde dolaşabileceği sokaklarla olmalı. Biz, karanlığı değil, günün her saatinde aydınlıkta yaşanabilir bir Eskişehir’i savunuyoruz.

Aydınlığa ihtiyacımız var, şimdi ve hemen!