Ne kadar zaman geçerse geçsin, bazı şarkılar var ki hep hayatımızın bir yerinde kalıyor. 90’lar Türkçe pop müziği tam da böyle! O yıllarda kasetlerin içine sakladığımız, walkman’de başa sararak defalarca dinlediğimiz şarkılar, bugün dijital platformlarda gizli listelerimizde kendine yer buluyor. Bazıları  90’lar Türkçe popunun fazla yüceltildiğini düşünse de kabul edelim, bir yerde çaldığında hepimiz eşlik ediyoruz.

Belki de işin sırrı samimiyette. O yılların şarkıları, aşkı, ayrılığı, heyecanı en içten haliyle anlatıyordu. Harun Kolçak’ın “Gir Kanıma”sı, Levent Yüksel’in “Zalim”i ya da Burak Kut’un “Benimle Oynama”sı hâlâ ilk günkü gibi etkileyici değil mi? Ya Sezen Aksu’nun sözleriyle hayat bulan şarkılar, İnsanın içini titreten o duygusallık, yaşanmışlık hissi… İşte o dönemin farkı burada gizli! Şarkılar bir formüle göre değil, gerçekten hissedilerek yazılıyordu.

Ama sadece duygusallık mı? Tabii ki hayır! 90’lar popu aynı zamanda eğlence ve enerji demekti. Tarkan’ın “Şımarık”ı, Mustafa Sandal’ın “Araba”sı, Serdar Ortaç’ın “Karabiberim”i, Sertab Erener’in “Sakin Ol”u, “O Ye”si ve daha niceleri… Bu şarkılar sadece bir nesli dans ettirmekle kalmadı, bugün bile dinlendiğinde insanın içini kıpır kıpır etmeye devam ediyor.

O yıllarda pop müzik sadece dinlenmiyor, hissediliyor ve yaşanıyordu. İnsanlar bir şarkıyı duyduğunda hikâyesini anlıyor, kendinden bir parça buluyordu. Neredeyse her çiftin bir şarkısı vardı o dönemde… Aşk, ayrılık, neşe ya da hüzün… Her duygu için bir 90’lar şarkısı mutlaka vardı.

Bugün müzik listeleri hızla değişse de 90’ların şarkıları hafızalarımızdan silinmiyor. Artık her şeye saniyeler içinde ulaşabiliyoruz ama o yıllarda sevdiğimiz şarkıyı kasete kaydetmenin, radyo başında saatlerce aynı parçayı duymak için beklemenin ayrı bir tadı vardı. Belki de bu yüzden 90’lar pop müziği hâlâ bu kadar özel ve unutulmaz…