TBMM Genel Kurulu’nda, TUSAŞ’a yapılan saldırının tüm yönleriyle araştırılması önerisi AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi…

Peki, gerçek öyle mi? 

Peşinen ifade edeyim ki bu yazdıklarım da siyaset üstüdür… Kimin ne dediği, ne söylediği inanın umurumda bile değil! Yakın çevrem iyi bilir, SEÇİN’e karşıyım, ‘SEÇERİM’ Ben Türkiye Cumhuriyeti Devletimin aşığıyım… 

Neyse, konumuza dönelim…

TUSAŞ saldırısından birkaç gün sonra sosyal medya ve haliyle toplum bunu da konuşmaya başladı!

O vakit dilimiz döndüğünce belgeleriyle gerçekleri anlatalım;

Soru: TBMM’nin asli görevi nedir biliyor musunuz?

Cevap: Asli görevi yürütmeyi denetlemektir ve yasama erkini kullanır. 

  • Kısaca yasama mı?
  • Evet,

Soru: Peki, bu araştırma komisyonu ne zaman kurulmak isteniyor?

Cevap: Yargılama süreci devam eden konular için…

Pekiii, Türkiye Cumhuriyeti yani biz, kuvvetler ayrılığı ilkesiyle (Yasama, yürütme, yargı) yönetilen bir ülke değil miyiz?

Neden yargının işini yasama organı yapmalı algısına kanıyoruz?

Soru: Bu anayasal bir ihlal olmuyor mu?

Cevap: Bal gibi oluyor!

ANAYASANIN 9 VE 138. MADDESİ ÇOK AÇIK…

O halde buyurun Anayasanın 9 ve 138. Maddelerini bir hatırlayalım… 

‘2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının;

9. maddesi; Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce

kullanılır…

138. maddesi; Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler…

Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz…

Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz…

Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.

Ezcümle:

Yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat VEREMEZ…

Anayasada açık bir şekilde belirtilen bu maddeler, yargılama sürecinin yasamadan ayrı olduğunu vurguluyor mu? EVET… 

Pekiii, iki, üç, dört hatta çok yüzlü insanların tek derdi sanırım acılar üzerinden prim kasmak hatta daha fazlası olduğu aşikâr mı? EVET…

Aksi halde bu teklifleri bile bile, bile-isteye neden yapsınlar ki öyle değil mi?

O halde bazı medya organlarının, sosyal medya kullanıcılarının düzenli olarak reddedildi vb. haberleri servis etmelerinin tek bir izahı var… SAHTEKÂRLIK! YALANCILIK! DÜZENBAZLIK!

Ve tüm bunlar üzerinde çıkabilecek KAOS ortamından faydalanmak… 

Diğer bir açıdan düşünelim;

Ülkeyi yöneten iktidar (Şu anda Cumhur İttifakı hedef alınıyor) bu tür konularda hedef olacağını bile bile reddediyor… 

Ya hu Allah cc aşkına, bu insanlar akıllarını peynir ekmekle mi yedi?

Aklınız, havsalanız alıyor mu sizin? 

Bu akıl mantık işi midir? İzandan uzak bir yaklaşım olmaz mı?

YARGI YETKİSİ TBMM’YE AİT DEĞİLDİR…

Ezcümle;

Yargı yetkisi TBMM’e ait değildir efendiler… 

Bunu anlamak, bilmek, yorumlamak için avukat, yargıç, savcı, hâkim olmanız da gerekmiyor… Vekil olmanız hiç gerekmiyor! Aklıselim ASİL olun kâfi!

Yargı süreci devam ederken meclisin yargıyı etkileyecek şekilde davranması ANAYASA’ya AYKIRI olduğunu bilecek kadar düşünün kâfi! 

Özellikle soruşturması/yargılaması devan eden olayların bu şekilde gündeme gelmesi hatta bile-isteye gündeme getirilmesini iyi niyetli bulmuyorum… 

TÜRK MİLLETİ HER YALANA KANMAMALI!

Başta TBMM Başkanı, T.C Adalet Bakanı başta olmak üzere ilgili partilerin grup başkan vekilleri ve sözcüleri çıkıp konuşmalı, Türk milletini aydınlatmalı, bilgiler vermeli… Bu (güdümleme) manipülasyonlar toplum önünde sosyal medya aracılığı ile yapılıyor bu asla görmezden gelinecek bir olay değildir… 

Herkes Avukat, savcı, hâkim, anayasa profesörü değil ki bunun böyle olmadığını anlasın! Kaldı ki aralarında bu algıyı bile-isteye yayanlar varken toplum neye güvenecek?

Aksi halde ağzı olan konuşuyor, insanların kafası karnabahar gibi oluyor… 

KINAMAK YETMEZ!

Bu tür yalanlar üzerine inşa edilmiş ve yaşamı bu yalanlara bağlı bazı sosyal medya araçları ve kullanıcıları var maalesef…  Bazı gazete ve portallarda cabası… 

Her şeye muhalif, irin kusan cenahın ve dahi kişilerin, sırf iletişim kasmak, toplumu galeyana getirmek için kullandıkları bu dili sadece kınamak yetmez!   

Bu vb. algıların sosyal medyada en güzel etkileşim alan yalanı olduğu tane tane anlatılmalı!

SOSYAL MEDYA YASASI NEDEN KULLANILMIYOR?

Birileri TBMM’e komisyon teklifi sunuyor… AK Parti ve MHP reddedince bu algı çalışması sosyal medyaya servis ediliyor… Toplumun büyük çoğunluğu bunu yiyor, maalesef yalana, algıya ortak oluyor… Peki, bu vebal değil midir? Neden adamakıllı açıklama yapılarak topluma anlatılmıyor?

Sahi, ‘Sosyal medya yasası’ neden kullanılmıyor? Daha ne ve neler bekleniyor? Diye soracağımda;

‘Sosyal medya yasası: ‘sansür algısı’ olmasın diye başka formül buldu’ şeklinde yine algı haberleri yapılmıştı geçtiğimiz yıl, buda ortada kaldı!

Ve maalesef gördük ki ‘Dezenformasyon Yasası’ ya da ‘Sosyal Medya Yasası’ olarak bilinen kanunun metni kadar, nasıl yorumlandığı ve nasıl uygulandığı da önemli…

Üstelik bu kanun öyle sıfırdan yazılmış bir kanun da değil… Kamuoyunda Sosyal Medya Yasası ya da Dezenformasyon Yasası olarak bilinse de, tam adı, ‘Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ 31987 sayılı Resmî Gazete’de 18.10.2022 tarihinde yayımlandı… Bazı maddeler yayımı tarihinde yürürlüğe girdi, ama bir kısmı da 01.04.2023 tarihinde yürürlüğe girdi diye biliyorum… 

İşte, zurnanın dıt dediği yere gelelim…

Kamuoyunun çoğunluğu bu ve diğer yasaları bilmez, bil(e)meyebilir…  

Açıklayın kardeşim…

Uyarın vatandaşlarımızı…

Bilgi çarpıtanları ifşa edin… 

Hukuk diyorsa ki ceza, verin cezasını…

Bu hususta atalarımızın o kadar çok özlü sözü var ki onları dinleyin!

  • Nush ile uslanmayanın hakkı tekrir, tekrir ile uslanmayanın hakkı kötektir.

Cezasını veremiyorsanız kusura bakmayın onun içinde atalarımızın yöneticilere söylediği söz var!

  • ‘Kendi düşen ağlamaz’ her ne kadar dizi ismi ile yumuşatılmaya çalışılsa da bu gerçektir… Ağlamayacaksınız!

Ves’selam…