‘Yaşama veya var olma süresi, bir şeyin yaşadığı müddet, hayat’ anlamında ve mecaz olarak da ‘İnsan üzerinde hoş ve değişik bir etki bırakan, hoşa gidecek bir tuhaflığı olan (kimse veya şey)’ olarak kullanıyoruz ‘ömür’ kavramını.
İnsanî ve ahlakî erdemlerle düzenlenmiş hayata ömür diyoruz.
Ömür en büyük sermaye…
“Bir ucu keşkeye bir ucu belkiye çakılı bir köprünün üstündedir ömür.”
Şeyh Sadi Şirazî (589-691)’nin Gülistan’da dediği gibi ‘Ömür, temmuz güneşine maruz kalan kardır.’
‘Ömür’ ile ilgili hepimizin diyeceği çok şey var tabi. Bu söylemlerden beni en çok etkileyen kıssa şöyle: Bir bilgeye dost ziyaretinde selam ve hâl hatırdan sonra ‘Neler yapıyorsunuz?’ diye sorduklarında ‘Eksik kalan günlerimizi tamamlamaya çalışıyoruz efendim.’ demiş.
Evet; bir yandan tamamlarken bir yandan eksiliyoruz.
Bitmeyecek sandığımız hayatımız, ömür sermayemiz, her an tükeniyor.
Ömrümüzün tükendiğine aldırmadan dünya tamahımız artıyor.
Ömrümüzün vefa etmeyeceklerini tahmin etsek de üstüne varmıyoruz pek.
Hepimiz, ömrümüzce çektiklerimizi yazabilsek ciltler dolusu roman olacak.
Ahir ömrümüzde neler olacağını bilemiyoruz.
Ömrü hayatımızın nasıl geçtiğinin farkına pek varamıyoruz.
Ömrümüz oldukça kaybetmek istemediklerimiz var hepimizin.
Ömür uzadıkça pişmanlıklarımızın arttığını üzülerek görüyoruz. Ömrübillah aklımızdan çıkaramayacaklarını söyleyenler yanımızda yöremizde yok şimdi. Ömrümün varı, dediklerimizin bize ne kadar yakın ne kadar uzak olduklarının hesabını pek yapamıyoruz şimdi. Ömrüne ömür kattığımıza inandıklarımız da yok şimdi.
Ömrümüz boyunca çektiklerimizin muhasebesi bizi zorluyor değil mi?
Kimler için neden ömür çürüttüğümüzü anladık anlamasına da iş işten geçti çoğumuz için.
Ömür geçirdiklerimizin, ömür sürdüklerimizin kadr ü kıymetimizi bildiğinden de bizim onların önemini değerini anlayabildiğimizden de pek emin olamıyoruz niyeyse.
Belli maddeler gibi raf ömrü de dolan insanlara dönüp bakmayı içimizden geçiriyor muyuz şimdi?
Ömre bedel bildiklerimiz, ömrü artırdığına inandıklarımız, ömür adamlar nerede şimdi?
Her biri birbirinden değerli ‘Ömürsün, ömür’ dediğimiz canlar yok şimdi.
Ömür törpümüz olanlar nerde biz neredeyiz şimdi?
Yoluna ömür tükettiklerimiz nerde biz neredeyiz şimdi?
Olsun. Hayat böyle işte.
Birimiz ‘Böyle geçiyor ömrüm.’ derken bir başkamız ‘Bir ömrü böyle geçti.’ diyecek.
Ömür çürütsek de, ömür tüketsek de, ömür törpülerine sabredemesek de ömrümüz boyunca olacak bu işler.
Mümkün olmayan şeyleri başarmak için ömürlerini verenler de olacak kısacık ömürlerine koskoca bir ‘hayat’ yazdıranlar da olacak.
Kısa ömründe amelleri kısaltıp emelleri uzatanlar da olacak mutlaka.
Belleklerinden bir ömür çıkmayacak güzel anılar bırakanlar da var elbette.
Sevenleriyle, sevdikleriyle beraber sağlıklı, huzurlu, mutlu, bereketli bir ömür sürenler de var şüphesiz.
Bizim ömrümüz, inşallah, iyilik ve güzelliklerle geçer hayırlısıyla.
Ömrümüzü yaratılış ve varlığımızın gayesine uygun olarak kullanabiliriz inşallah.
Emanet ve sorumluluk şuuruyla ömrü tamamlayabilme bahtiyarlığına ulaşırız inşallah.
Ömrümüz oldukça ömre bedel güzellikler bize de nasip olur inşallah
Şairin dediği gibi işte:
“Bir insan ömrünü neye vermeli
Harcanıp gidiyor ömür dediğin
Yolda kalan da bir yürüyen de bir
Harcanıp gidiyor ömür dediğin”
Evet; her ne olursa olsun ömüre ömür katanlarımız var olsun!