Eskişehir siyaset arenasında kılıçlar, CHP Gençlik Kolları seçimleri için çekilmiş durumda. Kimileri İl Başkanı Talat Yalaz’ı, adaylardan birini desteklediği için antidemokratik olmakla suçlayıp adeta bir bardak suda fırtına koparıyor.

Bir düşünün... Siz bir il başkanısınız. Kulübünüzde ya da partinizde bir kaptan seçilecek ve onunla beraber yola devam edeceksiniz. Neden yoldan birini seçesiniz ki, yanında güvendiğiniz bir isim varken? Yalaz da bunu yapıyor işte. Tuttuğu aday, kendi il başkan yardımcısı... Mutabakat ne kelime, partinin pek çok ağır topu da bu ismin yanında. 

Demokrasi bu değilse nedir?

LİDERLİKTEN FİGÜRANLIĞA SİYASET

Öte yandan, yıllardır ilçe gençlik başkanlığı görevini sürdüren bir diğer aday söz konusu. Kendisinin yıllardır dilinde pelesenk olmuş tek bir söz var; parti emekçiliği… Ne var ki, kendisi parti emekçiliğinden yorgun düşmüş olsa gerek sahnede pek de görülmüyor… Ben demiyorum, kimle konuşsam “etkin liderlikte az görülmüş biri olduğu eleştirisi” var. 

2019 ve 2024 yerel seçimlerinde, partinin vitrinine pek çıkmamış, adeta sessiz bir figüran gibi varlığını sürdürmüş. Hatta birçok konuda görevlendirilmek istendiği halde sorumluluk almamış biri… Hani derler ya, mum dibine ışık vermezmiş; işte bu aday da kendi aydınlığını yeterince çevresine yansıtamamış gibi görünüyor. Bu durum, siyasette sadece geçmiş başarıların yetersiz kalabileceğini, doğru yer ve zamanda etkin stratejilerle aktif rol almak gerektiğini bizlere gösteriyor.

Siyaset, çoğu zaman bir satranç oyununa benzer. Emek vermek işin temeli olsa da hareketlerini doğru zamanlamayla sahada gösterebilmek de bir o kadar önem taşır. Gençlerimize haksızlık etmeyelim; onların enerjisi ve idealizmi hiç şüphesiz ki partiyi ayakta tutan unsurlardan. Ancak bu enerji, sadece sloganlarla veya geçmişteki ufak tefek katkılarla değil, bugünün meselelerine dair aktif katılım ve yenilikçi çözüm önerileriyle süslenmeli.

Partiler, elbette sağlam bir emek zemininde yükselir, ancak o zeminin sağlamlığı, üzerine inşa edilen azim ve kararlılıkla daha da güçlenir. Emek, sadece gece gündüz çalışmakla sınırlı olmamalı; aynı zamanda geleceğe dair vizyon geliştirip topluma yansıtmakla da bağdaşmalı. Gençler, gelecek vaat eden projelerle, yüz yüze geldikleri sorunlara yenilikçi bakış açıları getirerek kendilerini kanıtlamalıdırlar.

Bu süreç, gençlerin partide yalnızca var olması değil, aynı zamanda etkili ve görünür bir iz bırakması gerektiğini de gözler önüne seriyor. Unutulmamalıdır ki, siyasi platformda var olmanın ötesinde, etkin biçimde varlık göstermek, gelecekte daha sağlam ve etkili liderler yetiştirecektir.

MÜDAHALE DEĞİL TERCİH 

Yalaz’ın müdahalesi daha doğru ifadeyle tercihini ve desteğini dillendirmesi, olaya siyasi bir realite katıyor. Görünen o ki, bu sadece bir seçim yarışı değil, aynı zamanda partinin iç işleyişine ve geleceğine dair bir vizyon savaşı. Nitekim siyasetin doğası gereği, il başkanları kendi ekibini yaratma hakkına sahip. Böylesi bir hareket, bir demokrasinin varlığını azaltmaz, sadece seçimlerin doğasını şekillendirir.

Sonuç mu? Bunu seçimler gösterecek. Belki de kazanan, daha önce hiç ummadığımız bir kazandıran olacak! Fakat şunu unutmayalım; her parti mensubu manşetlerde olmasa da bu tiyatronun bir parçasıdır ve perde arkasında devrimler sahneye hep sessizce çıkar.

Kısacası, Yalaz tabiri caizse zarını atmış, karşı taraf da masaya oturmuş. Artık top partinin gençlerinde. Kim kazanırsa kazansın, esas olan gençlerin sözünü dinlemek ve onların bu süreçten ders çıkarmasını sağlamak. Siyaset, asıl o zaman anlam kazanır. Şimdi biz izleyiciler, arkamıza yaslanıp bu seçim filminin bitmesini bekleyeceğiz. Çünkü bu hikâye sadece Eskişehir’in değil, Türkiye’nin tüm gençleri için büyük bir ders niteliğinde olabilir. Siyaset hiçbir zaman sadece siyaset değildir; içinde yaşam, dinamik, kavga ve dostluk barındırır.