Pinokyo hikâyesini bilmeyenimiz yoktur…

Bu tahta çocuk bile, bizlere yalan söylemenin kötü bir şey olduğunu öğretmişti, taaa çocukken… Lakin bazılarımız ya Pinokyo izlemedi, ya da izledi yalan tatlı geldi!

Birçoğumuz Pinokyo hikâyeleriyle büyüdük… 

Yalan söylediğinde burnu uzardı, bizlerde yalan söylemekten korkardık...

İşimiz gereği genel ve yerel siyasi gündemi takip ediyoruz yakinen!

Hele ki bazı yörelerde yapılan, yapılmayan icraatlar bizi hayretler içinde bırakıyor! Adeta yalan Rüzgârı dizisi! Dizi film yapımcılarına rahmet okutacak cinsten! 

Pinokyo yalan söylerken burnu uzuyordu, lakin bazılarının yüzü bile kızarmıyor! Büyüyünce anladık gerçeği!

Bazılarının yalanlarıyla meşhur çizgi film karakteri Pinokyo olmasını da artık kutlayabiliriz… O haldeyiz…

Çünkü o yörelere Pinokyo bile uğramıyor yıllardır!

NEDİR BU PİNOKYO’NUN HİKÂYESİ…

İtalya'nın Toskana yöresinde bir köyde yaşayan yaşlı ve yalnız bir marangoz olan Gepetto Usta’nın sihirli bir odundan yaptığı (bir rivayete göre canlanan) ve yalan söyledikçe burnu uzayan oyuncak kuklanın adıdır Pinokyo…

Kimsenin öğüdüne kulak asmayan, aksi mi aksi, kendi bildiğini okuyan biridir ve gerçek bir çocuk olmak arzusuyla evden kaçıp çeşitli maceralara atıldığı da söylenir…

 ‘Pinokyo’nun Serüvenleri’ çocuk kitabının başkarakterdir… Pek çok film, animasyon ve tiyatro oyununa uyarlanmıştır…

Genellikle sivri bir şapka, bir ceket, kısa pantolon giymiş olarak tasvir edilir... Pinokyo karakteri, ilk defa 1881 yılında bir İtalyan çocuk dergisinde görülür… Tüm dünyada tanınan bir popüler kültür simgesi haline gelir…

Gazetede tefrika edildiği sırada çizer Ugo Fleres’in ‘ince uzun, kuru, sıska’ bir çocuk olarak resmedilir… 1883’de kitap olarak ilk baskısı sırasında Enrico Mazzanti tarafından daha sonraki çizerlerin birçoğu gibi Ugo Fleres'in çizimindekine benzer şekilde resimlenmiş…

Pinokyo karakterinin dünya çapında tanınırlığı ise 23 Şubat 1940 tarihinde Walt Disney’in çektiği animasyon film ile daha da artar… Bu film, Pinokyo'nun geleneksel çizgilerini değiştirdiği için de eleştirilmiştir…

Lakin bir sorun hiç değişmez! O da yalan söyleyince hemen burnunun uzaması… 

BAZI SİYASETÇİLER YALANLARIYLA MEŞHURDUR!

Geçmişten günümüze böyledir bu… Belki kötü bir algı, inanış veyahut gerçek, lakin kime sorsanız bu husustan sabıkalıdır bazı meslekler! Meslekler diyorum çünkü siyaseti meslek edinen ömrünün sonuna dek koltuklara yapışanlar var bu memlekette! Yeni seçilenler bile kendini sıkı sıkıya çiviler koltuklara, kalkmak istemez!

Hiç yalan söylemeyen olmaz mı! Vardır elbette… 

Yazıyı okuduğunuz yörede denk gelmişseniz ne ala, sıkı sıkıya sarılın onlara… 

Deriz ya hep; İnsanlığın tekrarı yok, yakaladığınız yerde ‘hatıra fotoğrafı’ çektirin’ diye, işte öyle, nesilleri tükenmek üzere çünkü! 

Yalaaaan var, yalancık var… Kötünün iyisine razı olmuşuz çoktan! Az yalan söyleyenle, çok yalan söyleyeni ayırt etmektir aslolan!

HEM CUMHURU, HEM MİLLETİ ELLERİNDEN OYNATIYORLAR!

Bazı siyasiler ve özellikle belediye başkanları o kadar bol keseden atar savururlar ki, herkes gibi bizlerde pür dikkat kesiliriz… Savurduklarını tekrardan toplayabilecekler mi, vaatlerini gerçekleştirebilecekler mi diye yakın takibe alırız… 

Kent merkezlerine uzaklıkla, denize yükseklikle ne kadar ilişkilidir bilmem… Bildiğim bir şey var ki bazıları uzak diyarlarda iyi yalan söylüyor, duyulmadı sanıyor… Hem Cumhuru, hem Milleti elinde oynatıyor! Mangalda kül bırakmıyor diyeceğimde, mangalda zaten kül bulunmuyor!

NEDEN GIK ÇIKMAZ!

Yerel seçimler öncesi bakanlıklar, nüfus müdürlükleri ne kadar önlem alırsa alsın dışarıdan yandaş, gardaş, hısım akraba ile oy devşiriliyor bazı yörelerde, biliniyor emme gık çıkmıyor! 

Geçmişi iyi kullanıyor, kullandığını sanıyor bazıları… Elinde tek belge/dayanak yokken dayanıyor masaya adeta beton atıp birde sıvıyor! 

Yalanla dolanla allıyor pulluyor sunuyor vatandaşa sunuyor, vatandaşta yiyor, afiyetle! 

Bazıları ise para-pul, altınla oy satın alıyor, yok öyle şey demeyin, bal gibi de oluyor… Koltuğu sağlama alıyor yalanlarına da devam ediyor…

BAZI YÜZLERİ KIRMIZI, BAZILARI DA GİZLİ!

Yüzleri de hep kırmızıdır bazılarının… Nesli her geçen gün artan al yanaklılar çoğalıyor… Yanaklar kırmızı derken, utanmaktan değil haaa! Soğuktan, dondan, ayazdan! Bazı yüzlerini de gizliyor bu canlılar!

NAMAZA MEYLİ OLMAYANLARIN KULAĞI EZANDA OLMAZ!

Seçimler bitiyor… Vaatlerde bulunanlar ve ekibi oturuyor koltuklara birer birer adeta boncuk gibi…

Geçmişten günümüze çok örnekleri var… Bazıları samimiyetle çalışır, çabalar velakin eğrisi doğrusuna denk gelmez, olmaz bir türlü… 

Bazılarının ise içi dışı yalan dolan talandır, rast gider işleri… Yatsıya kadar yanar mumları, Pinokyo’ya bile rahmet okuturlar… Kimseler göremez, görmek istemez 4 maymunu oynar adeta, tabi ki menfaat uğruna…  

…/…

İsteriz ki vatandaşın iradesiyle seçilen idareciler verdikleri vaatleri /sözleri birer birer yerine getirsin… 

İsteriz ki üretsin, katma değer oluştursun… 

İsteriz ki istihdama katkıda bulunsun, demokrasi adına değer oluştursun… 

Bazı seçilmişlerde bu sorumluluk maalesef yok!

İsteriz ki biz gazeteciler olarak eleştirecek bir yer, yön bulamayalım… 

Lakin aramaya bile gerek kalmıyor, nereden tutsanız elinizde kalıyor, o hal yani!

Üretilen tek şey algı, yalan dolan! Kötü berber misali, ensede aynayı çevirip duruyorlar, maksat kötü ense tıraşı görünmesin…

Yöremizin katkı veren seçilmişlere ihyacı var, algı pinokyolarına değil!

Algının, yalanın, dolanın bu denli magazinleştiği ve meşrulaştığı bir anlayış dünyanın hiçbir yerinde olmaz, olamaz!

Normalde karşılığı yoktur vatandaşta! İlginçtir, geçmişten günümüze karşılığı da var bazılarının!

Bırakın vatandaşları, böylelerini toprağın bile sahiplenmemesi lazım! 

Yöremiz, ilimiz, ilçelerimiz ve hemşehrilerimiz hatta bu ülke daha fazlasını hak ediyor!

‘Namaza meyli olmayanın kulağı ezanda olmaz’ misali kimse duymuyor okunan salaları, ezanları!

 ‘Pinokyo bilmem kim’ kaç yalan söylemiş araştırıyor, tek tek açıklamaya çalışıyoruz… Bizlere de iyi malzeme çıkıyor, lakin o yöreler elden gidiyor gerçek bu!

Peki ya bunlara göz yumanların, çanak tutanların hiç mi suçu yok?

NOT: Bunların dışında seçim vaatlerinin listesini tek tek inceleyip görev süresi boyunca ve bittiğinde nelerin yapılıp nelerin yapılmadığını tek tek ortaya çıkarmaya devam edeceğiz.

Gelecek yazılar: Ali baba ve kırk haramiler…

Bizde hikâye bol! MALzeme de!

Ves’selam…