İnsani ve ahlaki erdemlerle düzenlenmiş hayata ömür diyoruz. Ömrümüz, inşallah, iyilik ve güzelliklerle geçer. Ömrümüzü yaratılış ve varlığımızın gayesine uygun olarak kullanabilmek ne güzeldir. Emanet ve sorumluluk şuuruyla ömrü tamamlayabilmek ne büyük bahtiyarlıktır.
Bir insan ömrünü neye vermeli
Harcanıp gidiyor ömür dediğin
Yolda kalan da bir yürüyen de bir
Harcanıp gidiyor ömür dediğin
Dışı eli yakar içi de seni
Sona eklenmeli sözün öncesi
Ayrılık gününün kör dereleri
Bölünüp gidiyor nehir dediğin … diyen Zülfü Livaneli’nin şiirini/türküsünü bilirsiniz.
Evet, harcanıp gidiyor ömür dediğimiz. Harcanıyor harcanmasına da ömür sermayemizi tüketirken gönüller yıktığımızı ya da gönüller yaptığımızı ne kadar hesap edebiliyoruz hiç düşündünüz mü? Gözlerimizin kör, kulaklarımızın sağır, vicdanımızın esir olup olmadığı ile ilgili olarak hiç kafa yoruyor muyuz?
Bu konu ile ilgili olarak ne derseniz deyin, nasıl anlatırsanız anlatın anlattığınız/dediğiniz mutlaka doğru, mutlaka güzel, mutlaka hoş …
Bana göre ‘Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibi bir şey işte! Zirveye yaklaştıkça soluğunuz kesiliyor belki. Soluğunuz kesiliyor ama ufkunuz genişliyor işte!
Yaşadıkça mücadelenin gereğine daha çok inanıyoruz. Bu arada kendimizi hesaba çekmeyi biraz unutuyoruz gibime geliyor.
Yaşlandıkça yaşamanın anlamını daha fazla anladığımızı biliyoruz/biliyorlar. Biliyoruz bilmesine de ne kadar yaşadığımızın değil nasıl yaşadığımızın farkına pek varamıyoruz gibime geliyor.
Zaman, yaşlandıkça her şeyi öğretiyor bize. Öğreniyoruz da öğrendiklerimizi gündelik hayatımıza yansıtmada biraz sıkıntılar yaşıyoruz gibime geliyor.
Hayatı güzel yaşamaktan değerli bir şey olmadığını söylüyoruz. Söylüyoruz söylemesine de yaşamasını bilen için hayatın daima tatlı olduğunu biraz unutuyoruz gibime geliyor.
Ne kadar saklamak istesek de ‘Yaş da sevgi gibi saklanmıyor.’ Olsun, atasözümüzdeki veciz ifadesiyle ‘Yaş kocasa da gönül kocamıyor.’
Bitmeyecek sandığımız hayatımız, ömür sermayemiz, her an tükeniyor.
Yaşlılığımızı hatırlatan (!) 2024’te olacakları sizler gibi ben de umutla bekliyorum.
Allah’ın yar ve yardımcımız olmasını hiç unutmayarak zalimin zulmünün bittiği, mazlumun rahat ettiği, kardeşliğin geliştiği, millî birliğimizin arttığı, insanlığın huzur bulduğu bir zamanda yaşamayı bildiğimiz / bildirdiğimiz günleri özlüyorum.
Anladığımız, anlatabildiğimiz, anlayabildiğimiz ortamlarda buluşabilmeyi gecenin gündüzü gündüzün geceyi beklediği gibi bekliyorum.
Milletimizin kökünden kopmadan akıl ve bilim yoluyla çağı aşacağını bilmek ve bunu görmek heyecanıyla yaşıyorum.
Tatlı dilli, doğru sözlü, güler yüzlü arkadaşların / insanların arasında bu dileklerin gerçekleşmesini temenni ediyorum.
Geçmişlerimize rahmet diliyorum. Mekânlarının Cennet olabilmesi için Allah’a dua ediyorum.
Nefis terbiyesini öğrenebildiğimiz/öğretebildiğimiz bir zamanda yaşayabilme arzusuyla…
İnanmak, inandığı gibi yaşayabilmek isteğiyle…
Başı dik, karnı tok olduğumuzun bilinmesi inancıyla…
Önce insan olma sırrına erenlerle bir ve beraber olabilmek iştiyakıyla…
Sabır ve sebatla hemhâl olma yolundaki engellerin kaldırılması mücadelesi şuuruyla…
Dilde, fikirde ve işte birliğin en güzel şekliyle yaşandığı bir çevrede olmak dileğiyle…
‘Köklerinde buluşan, birleşen ve bilgi çağının önüne geçen bir Türk Dünyası ülküsünde buluşmak’ azim ve karlılığıyla…
İncitmemeyi, incinmemeyi öğrendiğimiz bir yılda yaşamayı bilmemiz hayaliyle…
Sevilmeyi, sevmeyi öğrendiğimiz, böyle yaşayabildiğimiz bir yıl olması emeliyle…
Sevdiklerimize yanımızdan hüzünle ayrılmaması duasıyla...
Doğru yerde doğru zamanda doğru insanlarla karşılaşmak; bir beraber olmanın hazzını hep beraber yaşayabilmek temennisiyle…
Bu yılımız geçen yılımızdan daha da iyi olur inşallah.
Sevenlerimiz ve sevdiklerimizle beraber sağlıklı, huzurlu, mutlu nice yıllara inşallah.
Ömrümüzün kalan kısmı geçen kısmından daha hayırlı ve bereketli olur inşallah.
Allah’a emanet olun.