Türkiye’de bir yandan yaklaşık 3 milyon kişi işsiz gezerken, diğer taraftan nitelikli personel ve ara eleman bulunamaması üretimi tehdit eder hale geldi. Gençlerin gerek maaşları gerek çalışma saatleri nedeniyle tercih etmediği birçok iş kolunda, şirketler yana yakıla nitelikli eleman arıyor ama bulamıyor…
Bu durum üretim sektöründen inşaat ve turizme, berberlik, terzilikten marangozluğa, otomobil, bilgisayar, televizyon, bisiklet-motosiklet, ayakkabı tamirciliği hatta marketlerin kasap, şarküteri, manav gibi (hemen akla gelen) uzmanlık isteyen bölümlerine kadar her alanda yaşanıyor…
Sanayide nitelikli eleman bulamama sorunu üretimde kapasite artışlarının sağlanamamasına, Türkiye’nin uluslararası rekabet ortamına engel olmaya başladı…
Emek yoğun sektörlerde nitelikli eleman sorunu devam ediyor. Araştırmalara göre, işverenlerin nitelikli eleman bulmakta çok zorlandığı sektörlerin başında imalat sanayisi geliyor…
Bugün imalat sanayi ile meslek sahibi sanatkârlar yanlarında yetiştirecek eleman bulamıyor…
Nedeni;
2012-2013 öğretim yılında hayata geçen 4+4+4 Eğitim Sistemi ile daha önce 8 yıl olan ilköğretim, 12 yıllık zorunlu kademeli eğitim haline geçilmesi…
Anadolu Liselerinden mezun olanlar 17-18 yaşına geldiklerinden dolayı haklı olarak çırak olarak çalışmak istemiyor…
ÇIRAK VE KALFA SORUNU YAŞANIYOR
Özellikle sanatkarlar sektörde şu an yetiştirilmek üzere eleman bulamadıklarından yakınıyorlar...
Mesleki eğitim okullarından çıkan öğrenciler de mezuniyetten sonra eğitim aldıkları meslek dallarında kendilerini yetiştirmek yerine değişik sektörlere gidiyor…
Perşembe günü arabamın fenni muayenesini yaptırmak için TÜVTÜRK’e gittim…
Randevum 13.30, sıra 14.45’de geldi…
Muayyene süresini de katarsam yaklaşık iki saat bekledim…
Neyse uzatmayayım. Bu konuyu ayrıca yazacağım…
Araç muayyene sırası beklerken bilgisayar, televizyon ve berberlik yapan üç kişi ile sohbet ettik…
Üçü de yanlarında çırak veya kalfa olmadığı için işyerlerini kapatarak gelmişler…
Nedenini sorduğumda üçü de “yanımızda çalıştıracak elaman bulamıyoruz. Yetiştirdiklerimiz bir süre sonra usta olduklarını zannedip kendileri iş yeri açıyor. 6 ay veya bir yıl sonra işyerlerini kapatarak geri geliyorlar. Geçmişte ortaokuldan sonra çırak olarak geliyorlardı. Sonra kalfa ve usta oluyorlardı. Meslekte acemi birinin kalifiye eleman haline gelmesi belli bir süre alıyor, o süreye de tahammülü yok insanların. Ücretler sıkıntı oluyor. Çırak parasını az bulunca bir süre işi bırakıyor. Asgari ücret ile yapılacak daha kolay işler tercih ediyorlar. Zorunlu eğitim 12 yıla çıkınca artık çırakta gelmiyor. Yanımızda çalıştıracak elaman sıkıntısı yaşamaya başladık” diye yakındılar…
MESLEKİ EĞİTİM TEŞVİK EDİLMELİ
Toplumu, aileleri ve öğrencileri mesleki eğitime daha yakınlaştırmak ve talebi artırmak amacıyla maddi teşvikler önemli…
Sektör temsilcileri de toplumu, aileleri ve öğrencileri mesleki eğitime daha yakınlaştırmak ve talebi artırmak amacıyla maddi teşviklerin de önemli olduğunun altını çiziyor…
Doğru düşünce…
-Bence bu kapsamda çocuklarını mesleki eğitime yönlendiren ailelere eğitim süresince sosyal yardım sağlanmalı…
-Meslek Lisesindeki öğrencinin ilk yılından itibaren sosyal güvencesi başlatılıp devlet tarafından ödenmesi, eğitim süresince burs verilmesi, mezun olduktan sonra kendi alanında çalışmak şartıyla belirli bir süre için vergi muafiyeti tanınması ve erkek öğrenciler için askerlik avantajı getirilmesi gibi teşvikler verilebilir…
-Sanayinin kapılarını öğrencilere açmak, onların son teknolojik gelişmelere tanıklık etmelerini sağlamak ve fabrikalarda uygulamalı eğitim vermek, mesleki eğitimi güçlendiren adımlar atılmalı…
HERKES ÜNİVERSİTE OKUMAK ZORUNDA DEĞİL!
Bugün İŞ-KUR’a iş edinmek için başvuranlar içerisinde birinci sıra düz liseden mezun olanlar ve üniversite mezunu gençler iş bulmakta zorlanıyor…
Oysaki ortaokuldan sonra bir sanatkârın yanına çırak olarak başlayıp meslek öğrenmiş olsa iş aramak için kapı kapı dolaşmak zorunda kalmazlardı…
Üniversite sayılarının çokluğu ara eleman temininde zorluk yaratıyor. 200’ü aşkın üniversitede yaklaşık 7 milyon öğrenci okuyor. Bu çocuklar üniversite bitirme hevesinde. Sektörler ise gençleri tercih ediyor...
“EĞİTİM SİSTEMİMİZDE KÖKLÜ BİR DÖNÜŞÜME İHTİYAÇ VAR”
Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğü tarafından kurulan ve yetiştirdiği iş gücüyle Türkiye’ye de örnek olan, Mesleki Edindirme ve Geliştirme Merkezi (MEGEM) bu yıl 32. dönem mezunlarını verdi…
Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) ve EOSB Meslek Edindirme ve Geliştirme Merkezi (MEGEM) iş birliğiyle gerçekleştirilen ve İstihdam Garantili Meslek Eğitim Kurslarda “Kalite Kontrol ve CMM Ölçüm Operatörlüğü, CNC Tezgâh Operatörlüğü, Kaynak Operatörlüğü, Makine Bakım Operatörlüğü ile Montaj Operatörlüğü” eğitimleri veriliyor…
Hafta içerisinde Eskişehir OSB Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli’nin Basın Ofisinden mail geldi…
Okudum, arşivime koydum…
Önceki gün akşam arşivime göz attığımda Nadir Küpeli’nin açıklaması aklıma geldi. Tam da benim yazdığım bugünkü konuyla örtüşüyor...
Küpeli, “Eğitim sistemimizde köklü bir dönüşüme ihtiyaç var. Yeteneklere göre eğitim verilmeli, ahlaki değerler ön plana çıkarılmalı” demişti…
Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi (EOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, Eskişehir Teknoloji Geliştirme Bölgesi (ETGB) Yönetici Şirketi ATAP A.Ş. tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen “Eskişehir Teknoloji Geliştirme Bölgesi Zirvesi ve Girişimci Ödül Töreni” programında konuşmuş ve şunları söylemiş:
“İş dünyasının dayanıklılığını ve rekabet gücünü artırabilmek için inovasyon ve girişimcilik alanında işbirliğine daha fazla ihtiyaç duyuluyor. Klasik eğitim sistemi yetersiz kaldı. Bu nedenle eğitim sistemi baştan aşağı yenilenmeli, ahlaki değerlerin öne çıkarılması ve gençlere yeteneklerine göre eğitimler verilmeli. Eğitim sistemimizde ilkokul birinci sınıftan üniversite son sınıfa kadar yeni bir yapılanmaya ihtiyacımız var. Üretken, inovatif ve iş yapan insanlar yetiştirmemiz gerekiyor. Bunun için mutlaka ana sınıflarından başlamamız lazım. Son yıllarda dezenformasyon yaşadığımız ahlaki değerlerin önemini çocuklarımıza daha genç bir fidanken vermemiz gerekiyor. Herkesin üniversitede okuması yerine kendi yeteneklerini ortaya çıkartacak kısa ve farklı eğitim modelleri geliştirilmelidir. Yetenekli gençlerimizin yurtdışına gitmesinin önüne geçmek için hepimizin ciddi formüller üretmesi gerekmektedir...”
* * *
Son derece doğru bir tespit…
Yüzde yüz katılıyorum…
Nadir Küpeli’nin bu haklı ve yerinde önerilerini AK Parti Eskişehir Milletvekilleri özellikle de eğitimci olan Prof. Dr. Ayşen Gürcan Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin ile paylaşmalı…
Bir anlamda ara sınıf diye adlandırılan ve Küpeli’nin de özellikle vurguladığı gibi herkes üniversite okumak yerine istihdam garantili Mesleki Edindirme ve Geliştirme Merkezi kurslarına katılarak hayata kısa yoldan atılalabilir...
Türkiye’de sanayimiz son yıllarda hızla büyüyor, fabrikaların sayısı sürekli artıyor, ancak sanayici istenen ölçüde kalifiye eleman bulamıyor…
Eskişehir OSB’deki sanayi kuruluşları en az bin kişinin üzerinde teknik ve ara eleman ile işçi arıyor. Ama çalıştıracak insan ve işçi bulamıyor…
Gençler üniversiteyi bitirdikten sonra iş bulamıyor. Mecburen ellerindeki diplomaya göre değil, buldukları işlerde çalışmak zorunda kalıyor…
Bu nedenle liseyi bitirdikten sonra istihdam garantili Meslek Edindirme ve Geliştirme Merkezi kurslarına katılarak bir meslek edinse kapı kapı dolaşarak iş aramak zorunda kalmayacaklar…