Merhaba Değerli Okurlar;
Geçtiğimiz hafta 6284 Sayılı Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanununu kadına ve çocuğa şiddeti önlenmesi adına hatırlatmak adına anlatmaya çalışmıştık.Bu haftaki konumuzda vasiyetname nedir?Onu anlatmaya çalışacağız.
VASİYETNAME NEDİR?
Kanunumuzda vasiyetnamenin tanımı yapılmamıştır. Ancak kısaca tanımlamak gerekirse vasiyetname kişinin ölümüne bağlı olarak yaptığı tasarruflardır. Bu tasarrufların konusu çok geniş çaplıdır hatta TMK m.295’e göre baba, aralarında soybağı bulunmayan çocuğunu vasiyetname yoluyla bile tanıyabilir. Ancak bu tasarruflar mirasbırakanın tasarruf özgürlüğünün sınırları içinde yapılabilir. Vasiyetname yapacak kişiler ayırt etme gücüne sahip ve 15 yaşını doldurmuş olmalıdır.
VASİYETNAME ÇEŞİTLERİ
Resmi şekilde, mirasbırakanın el yazısı ile ya da sözlü olarak yapılabilecek şekilde olmak üzere üç farklı şekilde vasiyetname düzenlenebilir. Şimdi bunları ayrı ayrı inceleyelim:
Resmi Vasiyetname:
-İki tanığın katılmasıyla resmî memur (sulh hâkimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş bir görevli) tarafından düzenlenir.
-TMK m.536’da düzenlemeye katılma yasağı düzenlenmiştir. Buna göre “Fiil ehliyeti bulunmayanlar, bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklılar, okur yazar olmayanlar, mirasbırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri, resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine memur veya tanık olarak katılamazlar.”
El Yazılı Vasiyetname:
- Vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar mirasbırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması şartıyla düzenlenebilir.
Sözlü Vasiyetname:
- Bu yolla mirasbırakan; yakın ölüm tehlikesi, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmi veya el yazılı vasiyetname yapamıyorsa başvurabilir.
- Mirasbırakan, son arzularını iki tanığa anlatır ve onlara beyanına uygun bir vasiyetname yazmalarıyla görevlendirir. Resmî vasiyetname düzenlenmesinde okur yazar olma koşulu dışında, tanıklara ilişkin yasaklar, sözlü vasiyetteki tanıklar için de geçerlidir.
- Tanıklardan biri beyan edilen son arzuları, yer, yıl, ay ve günü de belirterek hemen yazar devamında tanıklar belgeyi imzalar. Yazılan belgeyi ikisi birlikte en kısa zamanda sulh veya asliye mahkemesine verirler ve mirasbırakanı vasiyetname yapmaya ehil gördüklerini, onun son arzularını olağanüstü durum içinde kendilerine anlattığını hâkime beyan ederler. Tanıklar belge düzenlemek yerine bu beyanları mahkemede de tutanağa geçirtebilirler.
-TMK M.540/3’e göre “Sözlü vasiyet yoluna başvuran kimse askerlik hizmetinde bulunuyorsa, teğmen veya daha yüksek rütbeli bir subay; Ülke sınırları dışında seyreden bir ulaşım aracında bulunuyorsa, o aracın sorumlu yöneticisi; sağlık kurumlarında tedavi edilmekteyse, sağlık kurumunun en yetkili yöneticisi hâkim yerine geçer.”
-Bu vasiyetname şeklinde dikkat edilmesi gereken en önemli husus mirasbırakan için sonradan diğer şekillerde vasiyetname yapma olanağı doğarsa, bu tarihin üzerinden bir ay geçince sözlü vasiyetin hükümsüz kalmasıdır.
VASİYETNAMENİN GEÇERSİZ OLMASI
-Miras bırakanın iradesi yoksa,
- Vasiyetteki beyanlar anlaşılır değilse,
-Kanunda belirtilen bizim de yukarıda belirttiğimiz şekil şartlarında eksiklik varsa,
- Miras bırakılan kişi miras bırakandan önce öldüyse,
-Vasiyetin gerçekleşmesi imkansızsa veya ahlaka ve kanuna aykırıysa vasiyet geçersizdir.
VASİYETNAMENİN İPTALİ İÇİN DAVA AÇILABİLECEK HALLER
1. Tasarruf sırasında mirasbırakanın tasarruf ehliyeti (ayırt etme gücüne sahip ve on beş yaşını doldurmuş olmak) yoksa,
2. Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa,
3. Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı ise,
4. Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa iptal için dava açılabilir.
Aile Hekiminden Alınan Raporun Mirasbırakanın Akıl Sağlığını Tespit Etme Noktasında Yeterliliği Üzerine Tartışmalar
3. Hukuk Dairesi 2012/2145 E. , 2012/7030 K. "İçtihat Metni"
Dava dilekçesinde vasiyetnamenin iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı dilekçesinde;kardeşi muris Nazife Bir'in 12.02.2010 tarihli vasiyetname düzenlediğini, murisin 15 yıldır karaciğer sirozu tedavisi gördüğünü, durumunun gün geçtikçe kötüye gittiğini, akıl ve ruh sağlığı bakımından sıkıntılı olduğu bir dönemde sağlık ocağından alınan bir rapora dayanılarak murisin vasiyetname düzenlediğini, bu nedenle murisin tasarruf ehliyetinin bulunmaması sebebiyle yapılan vasiyetnamenin iptali istenilmiştir. Mahkemece; vasiyetname tarihi olan 12.02.2010 tarihinde aile hekimi tarafından miras bırakan ...'in düzenleme şeklinde vasiyetname yapabilmesi için akli ve ruhi yönden sakıncasının olmadığının bildirildiği, aile hekimlerinin bu yönde rapor düzenleme yetkilerinin bulunduğu ve murisin vasiyetnamenin düzenlendiği sırada akıl ve ruh sağlığının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Vasiyetname yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip olmak gerekir.Ehliyetsiz kişilerin yaptığı vasiyetnameler kendiliğinden batıl olmaz.Vasiyetname tarihinde murisin 70 yaşında ve 15 yıldır karaciğer sirozu tedavisi gördüğü, vasiyetnamenin düzenlendiği tarihten yaklaşık 8 ay sonra da vefat ettiği anlaşılmaktadır. Murisin vasiyetname düzenlendiği tarihte akıl ve ruh sağlığının yerinde olmadığı ileri sürüldüğüne göre, bu durum tek başına tanık beyanları ve mevcut Aile Hekimi raporu ile kanıtlanmış kabul edilemez. Hal böyle olunca murisin, tüm hastane kayıt ve belgeleri, varsa film ve grafikleri, raporları getirtilip vasiyetname tarihinde murisin tasarruf ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınıp sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
HAFTAYA GÖRÜŞMEK ÜZERE
HUKUKLU GÜNLER
ASLICAN ÖZGÜR İLELİ