Merhaba Değerli Okurlar;

Geçtiğimiz hafta Kadına Karşı Şiddet ve buna ilişkin konuları yargıtay kararı ve kanunlar eşliğinde incelemiştik bu hafta ise tahliye davaları ile ilgili yargıtayın görüşlerine bakacağız.

1-) Kiracının İhtar Sonrası Kira Borcunu Ödemesinin Tahliye Davasına Etkisi

Kiracının tahliye nedenlerinden biri de kiracıya bir kira dönemi içerisinde iki haklı ihtar gönderilmesidir. Kiracı, kendisine gönderilen ihtar sonrası kira borcunu ödese dahi kanun tahliye için iki haklı ihtarın gönderilmesini yeterli bulduğundan tahliye şartları oluşacaktır.

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E. 2012/1067 K. 2012/4605

“…Uyuşmazlık iki haklı ihtar nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6570 Sayılı Yasa’nın 7/e maddesi uyarınca iki haklı ihtar nedeniyle açılacak tahliye davasının yerleşik içtihatlar uyarınca kira sözleşmesinin bitiminden itibaren bir ay içerisinde açılması zorunludur. İki haklı ihtar nedeniyle açılan davada tahliyeye karar verilebilmesi için kiracının bir kira yılı içerisinde iki haklı ihtara sebebiyet vermiş olması gerekir. İhtar tebliğinden sonra yapılan ödemeler iki haklı ihtarın oluşmasına engel teşkil etmez. Süresiz sözleşmelerde ve kira parasının yıllık ödenmesi gereken hallerde ve bir yıldan kısa süreli sözleşmelerde iki haklı ihtar oluşmaz. Kira sözleşmesinde muacceliyet koşulunun bulunması halinde muaccel (istenebilir) hale gelen kiranın tek ihtarla istenmesi gerektiğinden bu kira parasının bölünüp değişik ihtarlarla istenerek iki haklı ihtara konu yapılması mümkün değildir…”

2-) Tahliye Davası Açılabilmesi İçin İhtarnamede Bulunması Gereken Unsurlar

Kiracının temerrüdü nedeniyle açılacak tahliye davasında öncelikle kiracıya ihtarname gönderilmesi gerekmektedir. Kiracıya gönderilecek ihtarnamede muaccel olan kira bedeli, bedel ödenmez ise sözleşmenin feshedileceği ve tahliye davası açılacağı belirtilmek zorundadır.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2017/14141 K. 2018/4525

“Türk Borçlar Kanunu’nun 315. maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için istenen kira parasının veya yan giderin muaccel (istenebilir) olması ve kira bedeli ile yan giderin verilen sürede ödenmemiş bulunması, ihtarnamede verilen süre içerisinde kira parasının ödenmemesi halinde akdin feshedileceğinin açıkça belirtilmesi gerekir. Olayımıza gelince; hükme esas alınan 28.07.2015 keşide tarihli ihtarnamede, ödenmeyen kira bedellerinin 30 gün içinde ödenmesi, aksi halde hukuk mahkemelerinde dava açılacağı ve takip başlatılacağı bildirilmiş olmasına rağmen, sözleşmenin feshedileceği ve davalı aleyhinde tahliye davası açılacağı hususları açıkça belirtilmemiştir. Kiraya veren tarafından keşide edilecek temerrüt ihtarnamesinde kira bedelinin otuz gün içinde ödenmesi gerektiği, bu süre içinde ödenmediği takdirde akdin feshiyle tahliye davası açılacağı hususunun ihtarenbildirilmesi zorunlu olup, bu haliyle davaya dayanak ihtarname tahliyeye yönelik hukuki sonuç doğurmayacağından, tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kiralananın tahliyesine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.”

3-) Ev Sahibinin Zorunlu İhtiyacı Nedeniyle Tahliye Davası

Türk Borçlar Kanunu’nda ev sahibinden kaynaklanan tahliye nedenlerinden birisi evsahibinin kendisi veya yakınlarının konut ihtiyacı nedeniyle tahliye edilmesidir. Kanun koyucu kiracının tahliye edilebilmesi için ev sahibinin konut ihtiyacının gerçek, samimi ve zorunlu olması şartlarını istemiştir.

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E. 2014/3336 K. 2014/4259

“Kimlerin ihtiyacı için tahliye davası açılabileceği 6098 Sayılı TBK’nın 350. maddesinde sayılmıştır. Sözü edilen madde hükmüne göre kiralayan, kendisinin, eşinin, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin konut (veya işyeri) ihtiyacı için dava açabilir. İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arz etmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir. Olayımıza gelince; davacının halen kirada oturmakta olduğu hususu dosya kapsamı ile sabit olup, esasen bu husus mahkemenin de kabulündedir. Mahkemece her ne kadar davanın ispatına yönelik tanık delili bildirilmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de konut ihtiyacına dayalı davalarda ihtiyaçlının kirada oturması ihtiyacın varlığı açısından yeterlidir. Davacının kirada oturduğu konusunda uyuşmazlık bulunmadığına göre ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kabulü ile davalının tahliyesine karar vermek gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir…”

HAFTAYA GÖRÜŞMEK ÜZERE

​HUKUKLU GÜNLER