Yeni yıldan iki gün önce bazı esnaf arkadaşlarımı ziyaret ettim. Aslında hem ziyaret hem de alışverişti... 

İki günde 5 esnaf ziyareti yaptım…

Kimisinde yarım saat, kimisinde ise 15 dakika oturdum. Bu süre içerisinde iki işyerinin kapısından girenleri saydım. Beş işyerine 30 civarında müşteri girdi çıktı…

Aldıklarının karşılığında ödedikleri paranın hepsi kâr olsa bile işyerinin günlük masraflarını karşılaması zor…

İşyerlerinden ikisi gıda, birisi mutfak malzemeleri, diğeri de bay-bayan giysileri satıyor…

31 Aralık günü Taşbaşı’nda çerez atan işyerlerinin önü adeta ana baba günü idi…

İki işyerinin önünde müşteri gibi bekledim…

Amacım alış veriş yapmak değildi…

Alış veriş yapanları izledim…

Müşterilerin hemen hemen yüzde 90’ı kuruyemişçilerde daha yüksek fiyatta satılan çerezleri biraz daha ucuz satan buralardan almayı tercih ediyorlardı... 

Ancak fındık, badem, kaju ve Antepfıstığı gibi kuruyemişleri değil fiyatları daha ekonomik olan kuruyemişleri tercih ettiklerini gördüm…

Karışık satılan kuruyemişlerin içerisinde leblebi, nohut, fıstık ve içlerinde tek tük de badem vardı…

Kilosu 300 TL…

Vatandaşların kimisi 300 TL olan kuruyemişten yarım kilo veya 250 gram aldıklarına şahit oldum…

4-5 yıl öncesine kadar insanlar Taşbaşı’ndaki kuruyemişçileri değil isim yapmış kuruyemişçileri tercih ediyordu…

O yıllarda asgari ücretle çalışanda, memur ve işçilerde kuruyemişçilerden içinde badem, fındık, kaju gibi bugün yüksek fiyattan dolayı yanına yaklaşamadığı kuru yemişleri rahatlıkla alabiliyordu…

Ceplerine giren para, yaşanan ekonomik sıkıntı, aldığı maaşla ancak geçinebildikleri için fiyatları yüksek kuruyemişleri alamıyor…

Onlara verecekleri parayla daha acil ihtiyaçlarını karşılamayı tercih ediyorlar…

* * *

Neyse konumuza döneyim…

Gıda, mutfak malzemeleri, bay-bayan giysileri ticareti yapan arkadaşlarım 

2024 yılında yaptıkları satıştan kazandıkları parayı 2023 yılının çok çok altına olduğunu, bu nedenle 2023’ü arar hale geldiklerini söylediler…

Beş işyeri sahibi arkadaşım 2024’de satışların 2023’e göre yüzde ortalama yüzde 40-50 oranında düştüğünü, dükkanlarının mülkü kendisine ait olmasa kapıya kilit vuracaklarını söylediler ve şöyle yakındılar:

'İnanır mısın zaman zaman aylık kazancım asgari ücretin altına kadar düşüyor. Yanımızda 2-3 yıl öncesine kadar 3-4 çalışan eleman vardı. Kazanç ciddi oranda düşünce üzülerek çıkarmak zorunda kaldık. Elektrik, su, vergi derken elimize kalan para 30-40 bin lira. Bugün sattığımız ürünü bir hafta sonra sattığımız fiyattan dahi alamıyoruz. Geçmiş yıllarda satıştan elde ettiğimiz kârla para biriktirebiliyorduk. Bugün ise ucu ucuna ancak yetiyor. Artan fiyatlar nedeniyle işyerimize geçmişteki gibi çok miktarda ürün alıp koyamıyoruz. Bankalardan kredi çekmeye kalksak kazancımızı faize yatırmamız gerekiyor. Bu yüksek faizle bankalardan kredi çekmek artık hayal oldu. Sadece biz esnaflar için değil. Eskiden vatandaşta bankalardan kredi çekip ihtiyaçlarını giderirdi. Alışverişe gelen müşterilerle sohbet ettiğimizde onlarda yüksek faizlerden yakınarak 2 yıldan beri kredi çekmediklerini söylüyorlar. Esnaf Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifine kredi başvurusunda bulunduk. Ancak geçmişte hem ödeme seçenekleri hem de faiz oranı bizim için uygundu. Bugün oradan da kredi almakta zorlanıyoruz. Bankalara göre faizi biraza daha düşük ve ödemeleri biraz daha uygun olduğundan zorda kaldığımızda alıp krediyle çarkı döndürerek ayakta kalmaya çalışıyoruz…”

* * *

Esnaf arkadaşlarım sattıkları ürün maliyetlerinin sürekli artmasından da dertli… “Birkaç ay önce alış veriş yapan müşteri tekrar geldiğinde zamlı fiyatı görünce bize  'kendi kafamıza göre yapıyorsunuz' diye söylemlerinden dolayı bozuluyoruz. Gelen zammı biz kafamıza göre yapmadığımızı dilimiz döndüğü kadar anlatmaya çalışıyoruz. 15 günde veya ayda bir etiket değiştirmek zorunda kalıyoruz. Çünkü daha önce de söylediğim gibi sattığım ürünün parasıyla yenisini alamıyorum. Müşteri bir hafta önce aldığı ürünün fiyatının değişmiş olduğunu görünce bizi suçluyor. Sanki zammı biz yaptık. Toptancıya sipariş veriyorum. Parasını peşin istiyor. Anında havale ediyorum. Ertesi gün telefon ediyor ürünlere zam geldiğini, şu kadar fiyat artışı olduğunu söylüyor. Fiyat farkını da havale ediyorum. Ürünler bir hafta 10 günde ancak geliyor. Ürün dükkana girdiğinde yeni bir fiyat listesi geliyor. Satışlar yüzde 50 oranında düştü. Çark dönüyor da nasıl döndüğünü bir de bana sor…”

* * *

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Enflasyonun belini kırdık. Yüzde 30 düştü. 2025 yılında daha da düşecek. Hedefimiz enflasyonu yeniden tek haneye düşürmek” dedi…

Hazine ve Maliye Balkanı Mehmet Şimşek’te benzer sözler söylüyor…

Bütün temennimiz, beklentimiz bozulan ekonominin tekrar rayına oturması...

Ancak ne patronların ne de esnaf, tüccar ile çalışanlar ve emeklilerin uzun süre dayanacak gücü kalmadı…

Enflasyon düştü deniliyor da bu düşüşü ne esnaf, tüccar ne emekli ne de çalışanlar henüz hissetmedi…

Çarşı, Pazar, marketlerdeki fiyatların ateşi düşmediği sürece kimseye bu düşüşü anlatamazsınız…

Önemli olan çalışanlar ve emeklilerin alım gücünü yeniden artırmak…

Esnaf ve sanatkarları yeniden ayağa kaldırmak…

12 bin 500 TL emekli maaşı 22 bin 104 TL’nin çok altında kaldı…

En düşük emekli maaşı en az 20 bin TL’ye çıkarılmadığı sürece emekli yarı aç yarı tok yaşamaya devam eder…

* * *