Emekli Kaptan Pilot Şevket Kırca, Sivas Suşehri’nden başlayıp göklere uzanan hikâyesini “Eşekten indim teyyareye bindim”  anı kitabında toplamış. Hayata bakışından Hava Harp Okulu’na girmesine, jet pilotluğu ardından emekliliği ve sivil sektörde uçuşlarına akıcı bir dille anlatan Şevket Kırca, 1950’lerden günümüze de aslında Türkiye’nin sosyolojik yapısına bir bakış açısı sunuyor.

https://i0.wp.com/tolgaozbek.com/wp-content/uploads/2024/05/sevket-kirca-esekten-indim-tayyeraye-bindim.jpg?resize=780%2C470&ssl=1

F-5’ten F-4E’ye…

Kitabı aldığınızda kapakta F-5A uçağının başındaki genç bir jet pilotu Şevket Kırca’nın fotoğrafı sizi karşılıyor. Ama hikâye ailesinin Türkiye’deki hikâyesi ile başlıyor. Kırca ilk olarak Merzifon’da F-5 pilotu olarak Türk Hava Kuvvetleri’nde muharip pilot olarak göreve alıyor. Sonrasında, F-4E Phantom’a geçiyor. Kurmaylık, Almanya’da askeri ataşelik ve filo komutanlığının ardından askeri kariyerine nokta koyuyor.

UZUN ZAMANDAN BERİ ZİYARETİNE GİTMEK İSTİYORDUM

Eskişehrin geçmişinden geleceğe birçok konu başlığını konuştuk hocamla. Telefonla uzun istişare ve istikşafı konuşmalarımız olsa da ziyaret etmemiz vacip olmuştu. Çünkü o kadar çok ziyaretçisi  oluyordu ki  biraz sarkmasının nedeni de  buydu..

 Deyim yerindeyse 1992’ lerden başlayan bir süreçte her zaman bütün siyasi partiler hocayı tavaf edip hep partilerinden aday olmasını istemişlerdir. Her ne kadar Lisans ve diğer medya iletişim diplomalarımda imzası olmasa da, o her zaman benim için bir ekoldür. Eskişehirliye yaşamın pratiğini öğretmiş ve Eskişehir’in önünü açan projelere imzasını atmış deha..

Masanın üzeri kitaplarla dolu. Bende şöyle bir göz attım. Gözüme çarpan eşekten indim teyyareye bindim kitabı…Onu okumuş.. Bazılarının altlarını çizmiş.

ANLATIYOR...

20 yıllık askeri pilotluktan sonra önce Birgen Air, ardından da Türk Hava Yolları’nda uçmaya başlıyor. Sivil kariyeri de 23 yıl sürüyor.

Şevket Kırca’nın “Eşekten indim teyyareye bindim”, Kamuran-Şevki Kırca Vakfı yayınları arasında çıkmış.. 176 sayfalık kitap. Kitabın 160. Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen’e de yer vermiş. Kitap ilginç anılarla dolu..

ÖRNEK BELEDİYE BAŞKANI OLARAK  BAŞLIK ATMIŞ...

THY’ nın br OSAKA/Japonya seferinde Eskişehir Büyükşehir belediye başkanı Prof.Dr.yılmaz Büyükerşen bizim yolcumuz olarak uçuyordu.. Uygun br zamanda tanıştıktan sonra kendisini kokpite davet etmiştim. Sohbet esnasında Osaka’ya Eskişehir’e yapmayı planladıkları Japon Bahçesi için görüşmelere gittiğin öğrenmiştim. Daha sonra bu bahçe de Eskişehir’de kurulmuştu. Böyle bir projede asıl dikkatimi çeken husus; hiç de alışık olmadığımız bir şekilde bir Büyükşehir belediye başkanının böyle bir görüşmeye yanında br danışmanı, diğer ise tercüman olan sadece iki kişiyle, hem de ekonomik sınıfında uçarak gitmesiydi. Zira ülkemizde kıytırık veya uydurma projeler için sorumlu kişilerin yanlarına, konuyla hiç ilgisi olmayan bir yığın insanı almalarına, bol harcırahla business sınıfta uçarak yurt dışına gitmelerinde, bu kişilerin alışveriş ve eğlenmekten başka bir iş yapmadıklarına Türk kamuoyu pek sık tanık olmuştu. Aslında, Büyükerşen hocanın yaptığı uygar bir insan için gayet normaldi. Ama Türkiye için sıra dışı bir uygulama olduğundan dikkat çekiyordu.

Eskişehir’e’ üç ayrı tayin ile toplamda 10 yıl görev yapmıştım. O zamanlar Eskişehir’de yazları toz-topraktan, kışları çamurdan geçilmezdi. Şimdilerde ise, Eskişehir Avrupa standartlarında bir şehir olarak ilgimizi çekiyor. eskişehrin bu gelişmişliğinde, 1999 yılından beri belediye başkanlığı görevinde bulunan Büyükerşen hocanın önemli payının olduğu herkesçe bilinmektedir.

İşte böyle bir başarıya imza atan Prof.Dr. Büyükerşen’in örnek sayılabilecek bir uygulamasına tanıklık ettiğimden bunu sizlerle paylaşmak istedim.

Keşke bütün yöneticilerimiz bu anlayışta olsa. 

İTİBARDAN TASARRUF EDİLMEZ DİYENELERE DERS NİTELİĞİNDE

Hani itibardan tasarruf edilmez diyenlere önemli bir ders. Hoca Cumhuriyet geleneğinden geldiği için yokluğu bilenlerden. Cumhuriyetin değerlerin olan insan gücü kaynakları o kadar azaldı ki. Şimdi maşallah çırpıcılar o kadar çok çoğaldı ki, amuduyla nasıl götürürüz abi peşindeler.

HOCAYA SORDUM

Hocaya sordum. Detaylarında pilota anlattıklarından daha fazlasını da bana anlattıkları var. Osaka yaklaşık 14 saat sürüyor. Çok uzun bir süre.

YILMAZ HOCA KOKPİTTE ANLATIYOR...

Bilirsin Uçak Kokpiti, uçağın kontrol edildiği yer. Bu bölüm, pilot ve yardımcı pilot için bir ofis gibidir. Uçağın istikrarlı bir şekilde uçabilmesini sağlamak için her türlü veri, bu bölüm içindeki paneller yardımı ile pilot ve yardımcı pilota iletilir. Burası ayrıca güvenlik sistemleri ile donatılmış özel bir bölümdür. Uçağın kontrolü buradan sağlanır. Yani uçakla ilgili her datayı pilotlar görür ve görüş açısı sunacak şekilde tasarlanmıştır.

Bu bölüm içindeki kontrol mekanizmaları sayesinde, uçak manuel olarak yönetilebilir. Burada aynı zamanda  iletişim panelleri yer alır. Uçakla ilgili tüm bilgiler, bu şekilde hava trafik kontrol kulelerine gönderilir.

İki kişiden oluşur: Pilot ve yardımcı pilot. Şimdi de uçuş mühendisleri var. Bu standart bir yolcu uçağında kurallar dâhilinde belirlenmiştir. 

7 BİN FEET YÜKSEKLİKTE. HOCA KOLTUKTA. KÖKPİT ÖNÜNDE.

Hocamızı davet ettiğinde yardımcı pilot koltuğundan kalkmış hocamızı oraya oturtmuşlar. Kokpitten başlatmış anlatmaya. Yardımcı diğer pilot ve uçuş mühendisi hayretle dinlemişler. Panelde yer alan bütün teknik cihazların işlevlerine kadar. Yoksa 13 saat süren bir yolculuk çekilir gibi değil

. https://www.anadolugazetesi.com/Resimler/Editor/images/1(47).jpg

Uluslararası sivil havacılık standartlarına uygun nitelikli eleman yetiştirmek üzere 1986 yılında Sivil Havacılık Meslek Yüksekokulu olarak kurduğunu anlatmış. Anlattıkça hayret etmişler. Pist var mı deyince, elbette demiş. 2600 metre uzunluğunda, 30 metre genişliğinde ve konkrit asfalt kaplama. Şimdi uluslararası hava alanı niteliğinde… Gümrük –sınır kapısı olduğunu ve her şey dâhil bütün işlem yapılıyor. Biz sivil amaçlı pilotlar yetiştiriyoruz. Havacılıkla ilgili ne kadar bölüm varsa tek tek anlatmış.

Pistin özelliklerinden tutunda havacılıkla ilgili bütün hikâyeyi ilgi ile dinlemişler. Yani hoca aynı zamanda pilotlara da birçok havacılık bilgeleri de vermiş. Pilotlar Osaka’ya nasıl geldiklerini bile anlayamamışlar.

Yolcu uçaklarına genelde askeri pilotlar hava kuvvetler kaynaklarından gider. Bir süre THY’ da pilot eğitim merkezlerinde kursa tabi tutulurlar.

Hani bazen vizyon dedikleri bu işte. O günlerde üniversitede inovasyon başlatan bir lider eğitimci.

Kolay yetişmiyor. Türünün en son örneği.

C:\Users\Zafer\AppData\Local\Microsoft\Windows\INetCache\Content.Word\IMG-20250206-WA0024.jpg

Devleti’nde havacılık ile ilgili çalışmalara başlanmış ve 1911 yılında ilk askeri havacılık teşkilatı kurulmuştur. Havacılık alanındaki gelişmeler Osmanlı Devleti tarafından çok yakından takip edilmiş ve 03 Temmuz 1912 tarihinde bugün Hava Harp Okulunun bulunduğu bölgede, “Hava harp Okulu” adıyla ilk havacılık eğitim kurumu açılmıştır.

Hava Harp Okulu, 01 Ekim 1951 günü Eskişehir’de eğitim ve öğretime başlamıştır. 14 Ekim 1954 tarihinden itibaren İzmir-Güzelyalı’da eğitim ve öğretime devam etmiş.

Neden oraya gitmiş? Belliki politik bir neden? Neden askeri liseye gidememiş. Kader onu nasıl engellemiş..

Yarında Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in kaderinin dönüm noktasını yayımlayacağım.

Ayrıntılarıyla