Bugüne kadar alınan her zam kararında en çok olumsuz etkilenen, alım gücü her geçen gün düşen, hayat pahalılığını en çok hisseden, yaşam koşullarını en ağır biçimde idame ederek hayatını devam ettirmeye çalışan kesim hep emekliler oldu.
Emekli aç, tok, hasta, geçinemiyor, zam yok, sokakta ne işi var, az yesin az konuşsun.
İyi, güzel. Hep siz yiyin, siz konuşun.
Emekli sadece dinlesin, bize oy versin, bizi seçsin ama biz onlara hiçbir şey vermeyelim.
Sonu gelmez bu sorunların.
Hiçbir şey yapmadan paranın ya da başka şeylerin gücüyle siz seçilmişlere ve atanmışlara her şey hak sadece devlete hizmete adamış emeklilere mi hak değil?
Siz konforlu alanlarınızda keyif çatarken emekliler bu koşullarda mı yaşamayı hak ediyor gerçekten?
Oysa sizlerin içinde bile altmış beş yaşını geçmiş bir sürü insan var devlete yük olan ve hatta devletten birçok yerden maaş alan.
Şimdi bu insanlar mı size yük geliyor?
Geçenlerde bir amcamız, “Kırmızı eti artık mevlide gidersek yiyebiliyoruz yoksa kurbandan kurbana et giriyor evimize” dedi.
Ne kadar acı değil mi? Ne diyeceğimi bilemedim.
Şarküteriler zeytinin dibini, peynirin kırığını satmaya başladı. Beyaz et alamayan çorbalık piliç alıyor kilosu 20 liraya.
Siz düşünün gerisini.
Emeklilerin çilesi bitmek bilmiyor ve umutlar hep başka bahara kalıyor. Her şeyde olduğu gibi..
Üç dört yıl önce pandemi oldu, milleti yaktı çıktı. Çoğu yaşlıyı da yok etti. Şimdi sıra ekonomide. Hadi son kalanları da temizlesin sizde rahat edin.