Üniversiteler yeni döneme kapılarını açtı ancak beraberinde getirdiği sorunlar da yığılmış durumda. Üniversite yılları, gençlerin hayatında hem en önemli hem de en güzel zamanlardan biri olarak bilinir. Ancak son yıllarda bu sürecin tadını çıkarmak bir yana dursun, öğrenciler ciddi bir barınma kriziyle yüz yüze kalıyorlar. Birkaç yıl öncesine kadar makul görülen fiyatlar, artık bir öğrenci bütçesinin çok ötesinde. Bir şekilde bulup buluşturup evi kiralayan öğrencinin, evini düzenleyip yaşanabilir hale getirmesi en az 50 bin lirayı buluyor. Bu rakamı şu ekonomik krizin içindeyken rahatlıkla hangi aile destek çıkıp karşılayabilir? Durum öyle bir hal aldı ki, öğrencilerin şehir dışında okuma hayali neredeyse imkansız bir hale geliyor. Şehir dışında okumak, artık sadece kazanan öğrencinin değil, aynı zamanda ailesinin de ekonomik olarak altından kalkması gereken bir yük haline dönüştü. Öğrenciler kazanabiliyorsa kendi memleketlerinde üniversiteyi kazanıp okusun, şehir dışında okuyabilmek hayal olarak kalsın. Bu krizin etkileri sadece öğrencilerle sınırlı değil. Esnaflar da payını alıyor tabii ki. Özellikle öğrenci şehirlerinde, kiralar arttıkça, öğrenci kitlesine hitap eden esnaflar da ayakta kalmakta zorlanıyor. Son zamanlarda Eskişehir’de aynı cadde üzerinde iki tane spotçu dükkanı kapatmak zorunda kaldı. Bundan 10 yıl önce, benim zamanımda üniversite öğrencilerine esnaftan müthiş bir destek vardı. Hem de İstanbul gibi bir yerde. Şimdi Eskişehir’e bakıyorum da ne esnafın yardımcı olacak gücü var ne de öğrencinin bu fiyatları karşılayabilecek bir bütçesi..
Barınma krizine çözüm bulmak, sadece öğrencilerin değil aynı zamanda üniversitelerin ve yerel yönetimlerin de sorumluluğunda olmalı. Devlet ve özel sektör iş birliğiyle yurt kapasitesinin artırılması, öğrencilerin uygun fiyatlı ve güvenli barınma imkanlarına erişimini sağlamalı. Mevcut yurtlar, talebe yanıt verebilecek kapasitede değil.
Aile bir yanda geçim derdine düşmüş bir yandan varını yoğunu ortaya koyup evladını okutabilmek için çırpınıyor. Ancak bu fedakarlıklar bile artık yetersiz kalıyor. Öğrenciler ise üniversite yıllarını doyasıya yaşamak varken ailesine destek olabilmek için yarı zamanlı iş bulup çalışmanın derdine düşüyor.