Çok anlamlı ve zengin içerikli bir konferans düzenlendi Beylikova’da…
Bir o kadar da önemli konukları ağırladı süt diyarı güzel ilçe…
Konferansın teması; Hoşgörünün ve insan değerlerinin timsali Yunusemre’nin hayatı ve Anadolu aydınlanmasına katkıları, bir diğer konu ise Cumhuriyet idi…
Davetliydik, lakin yoğun iş programımız nedeniyle icabetimiz nasip olmadı… İcabet edemedik belki, lakin videolardan ve Rıdvan Bey’le mülakatımızdan programı yakinen takip etmiş kadar olduk…
Hap bilgilerle konferansı size de aktaralım;
Beylikova Belediyesi organize etti bu buluşmayı… Moderatörlüğünü E. Eğitimci/yazar Mehmet Sadık Bozkurt bey üstlendi…
Girizgâh sonrası açılış konuşmasını Beylikova Belediye Başkan Yardımcısı Osman Taş yaptı… Sayın Taş ‘tüm katılımcılara ve konuşmacılara teşekkür ederek başladı kısa konuşmasına… Organizasyona katkılarından dolayı da Beylikovalı hemşehrisi Celal Öngel Bey’e özel olarak teşekkür etmesi incelikti…
Beylikova Belediye Başkanı Av. Hakan Karabacak açıklamasında, ‘Beylikova Belediyesi olarak kültürel etkinliklerle ilçemizin toplumsal gelişimine katkı sağlamaya devam edeceklerini, konuşmacılara, emeği geçenlere ve konferansa değer katan tüm katılımcılara teşekkürlerini iletti…
Av. Özgür Öngel ‘Cumhuriyet’in ülkemize kazandırdıkları ve laikliğin önemine dair detay/önemli bilgiler aktardı… Yazımı kaleme aldığım dakikalarda detay/ videoları ulaşmış değildi, umarım Beylikova belediyesi böylesi önemli bir konferansı kayda almıştır, bizlerde ulaşır daha detay bilgiler aktarabiliriz…
Konferansın bir diğer konuğu araştırmacı yazar Rıdvan Aras Bey’di…
Ödüllü Gel Dosta Gidelim kitabı başta olmak üzere birçok kitabın yazarı Rıdvan Bey;
- Yunusemre'nin yaşadığı çağ,
- O dönemin bilginleri,
- Yunusun şiirlerinin Avrupa'ya taşınması ve Rönesans'a etkisi,
- 20 yy da yeniden keşfi,
- Anadolu'daki iki aydınlanma çağının ilkinde bedenen, ikincisinde fikren yer alıp iki çağın ortak figürü olması,
- Yalnızca mutasavvıf değil bilim insanı olması,
- Birden çok Yunus olmasına karşın tek bir ‘Bizim Yunus’ vurgusu…
- Mezar çoğaldıkça Yunusun çoğaldığı ve gerçek Yunustan uzaklaşıldığı vb. konu başlıklarıyla doyurucu bir konuşma yaptı…
Köşemizi takip edenler yakinen bilir… Araştırmacı/yazar aynı zamanda hemşehrim Rıdvan Aras Bey’e dair birçok yazı kaleme aldık, ortak istişarelerde bulunduk, bir nevi çalıştık…
Bu konular ve daha fazlası Yazar, Rıdvan Aras ve Çağhan Sarı’nın, Dorlion Yayınlarından çıkan ‘Araştırma, inceleme, edebiyat’ kategorisinde yayınlanan ‘Gel Dosta Gidelim Gönül’ kitabında mevcut…
KİTABA DAİR BİLGİ: ‘II. Meşrutiyetin ilanından sonra hız kazanan milli edebiyat eğilimi ve Türkçeye yönelim, özellikle Fuat Köprülü’nün gündeme getirmesi sonucu Yunusemre’nin yeniden keşfedilmesiyle yeni bir boyut kazanmıştır. Cumhuriyetin ilanını takiben kısa süreli bir duralama dönemi yaşansa da Yunusemre’ye olan ilgi 1930’lu yıllardan sonra tekrar hız kazanmıştır. Burhan Toprak, ardından Abdülbaki Gölpınarlı’nın şiirlerini bir araya getirmesi, Ekrem Zeki Ün’ün, flüt ve piyano için Yunus’un Mezarında isimli eserini bestelemesi, Ahmed Adnan Saygun´un 1943 yılında tamamladığı Yunusemre Oratoryosu, 1948 yılında ilk renkli Yunusemre portresinin Münif Fehim tarafından çizilmesi bu çalışmalar arasındadır.
Bahsedilen ilgi sonraki yıllarda artarak devam etmiş ve ülke içinde adeta sahiplenme yarışına dönmüştür. Bundan Yunus’un mezarının kendi coğrafyalarında bulunduğu iddiası da nasibini almıştır. İlkin Eskişehir’in Mihalıççık İlçesine bağlı Sarıköy ön plana çıkmış, daha sonrasında İbrahim Hakkı Konyalı ile Cahit Öztelli’nin çabalarıyla Karaman iddiası ortaya atılmıştır. Her iki yer arasında tartışma sürerken bu kez Kırşehir/Aksaray başta olmak üzere yirmiye yakın yer Yunus Emre’nin mezarının kendi şehirlerinde olduğu savıyla harekete geçmişlerdir. Kimi kez sertleşen tartışmalar, durumu daha karmaşık bir hale getirmiştir. Şüphesiz ki, bir kişinin ancak bir mahalde kabri olur, diğerleri makamdır. Bu saikten yola çıkarak Yunusemre’nin mezarlarının bulunduğu iddia edilen yerler tek tek ele alınarak, ileri sürülen bilgi ve belgelerin derli toplu şekilde bir araya getirilmesi suretiyle bir neticeye ulaşmak gayreti hâsıl olmuş, bir kitap hazırlamanın uygun olacağı düşüncesiyle tarafımızdan çalışma başlatılmıştır.’
Yunusemre’ye özel ilgi duymamız kadar doğal bir durum yok elbet, hepimizin duyması da elzem bu arada! Eskişehir-Malıç’lı olmamızın da etkisini yadsıyamayız… Yanı sıra, dedemiz Yunusemre’nin torunuyum demekten, Yunusemre isimli/gönüllü bir evlada sahip olmaktan da ne kadar gurur duysak az… (Elhamdülillah.)
Manisa-Kula-Emre köyü başta olmak üzere, ziyaret ettiğim birçok Yunus makamını kendi çapında araştıran, inceleyen bir kişi olarak ‘Gel Dosta Gidelim Gönül’ kitabını okumanızı defaatle ve şiddetle tavsiye ettim, etmeye devam ediyorum…
Bu kitap Bizim Yunusun, bizim topraklarımızda olduğunu tescilleyen yegâne kaynaklardan bir tanesidir…
Lütfen bu kitabı edinin ve dahi okuyun/ okutun…
Okuduktan sonra (varsa şayet) birçok soru işaretine cevap bulduğunuzu göreceksiniz…
Okumalı, okutmalı, anlamalı ve yaymalısınız diyordum düne kadar… Artık Bizim Yunusu, Yunus cahillerine karşı da, korumalı, kollamalı ve sahip çıkmalıyız diyorum…
Çünkü;
- Bizim Yunusun eline bağlama verip diyar diyar dolaştıran, utanmadan gururla(!) anlatan, savunanları da gördü bu topraklar…
- Son yıllarda Yunusemre Belediyeler Birliği adı altında çok tehlikeli oluşumlar için uğraşanları da gördü bu gözler…
- Bizim Yunusu sıradanlaştıranları, değersizleştirenleri kınamak, hayretle izlemek, şaşıp kalmak şöyle dursun, onları alkışlayan (sorsan utanmadan Yunusun diyarındanım diyen) bir cenah da oluştu sarı topraklarda…
- Siyaset yalakalığını budalalığa çeviren tek hücreli canlılar da türedi…
- Ömrü hayatında Yunusun 1 tek şiirini bile okumamışların eline kaldı Bizim Yunus!
- Gözünü, gönlünü para bürümüş, doğrudan-dolaylı maaşlı Allah cc’dan korkmaz, kuldan utanmazların umurlarında bile değil bizim yunus…
- Sayıları hiçte az değil, adeta ‘UR GİBİ SARDI’ dört bir yanı, bu tehlikeli adımları alkışlamaktan yoruldu yunus nasipsizi cahiller!
Kitaplar dolusu yazılabilir maharetleri, maharetsizlerin! İşte bunlardan korumalıyız bizim yunusu… Kör göze parmak misali adeta canımızı korur gibi korumalıyız bizim yunusu…
Tüm bunların müsebbibi, ‘seçildim ben, beni halk seçti, tüm yetki bende, eline bağlamada veririm, yalanda söylerim naralarını atan, masadan başka dayanağı olmayanlar gün gelecek yanlıştan dönecek, hatta utanacaklar, yüzleri varsa!
Dememiz odur ki, bu düşüncede olanlar bu vb. kitapları sevmezler, çünkü; Yunusemre Belediyeler Birliği safsatasını temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp marifetmiş gibi sunanlar, Bizim Yunusa dair tek bir şiir okumamış zavallı Yunus nasipsizlerine gereken cevabı veriyor da ondan!
Bizim Yunus’un yaşadığı dönemde savaşlar, isyanlar, yağmalar ve Moğol baskısı ile geçen, can ve mal güvenliğinin olmadığı bir dönemdir… 700 küsur yıldır Bizim yunusa bu denli zarar veren sanırım olmamıştır, gerisini siz düşünün…
Ezcümle; Bizim Yunusa zarar vermeye çalışan bu tür densizleri çocukken anne ve babaları 3 defa havaya atmış, 2 defa tutmuş olmalı!
Ves’selam.