AKP’ ye inanan kaldı mı? Bence kalmadı. Nereden biliyorsunuz diye sorun?
Sokaktayım, pazardayım, berberdeyim, kahvedeyim.
Çünkü her gün milletin içindeyim. Millet artık kendisine yıllardan beri söylenen yalanlara artık itibar etmiyor.
Erdoğan'ın zaten son dönemi…
Benim anlayamadığım şu. Eğer, sayın AK Parti genel başkanı Erdoğan kendisi tekrar aday olacaksa, erken seçim kararı alabilmesi mümkün değil.. Tek çıkış yolu, TBMM üyelerinin 360 oyla erken seçim kararı alması gerekiyor.
Şu anda cumhur bloğunun sandalye sayısı 336. 24 sandalyeye daha ihtiyaç var.
Yani TBMM sinin kendini fesh etmesi için 360’ı bulması gerekiyor. Yani Tam sayının 5/ 3 ü..O zaman Erdoğan’ın 3. Dönem için aday hakkı doğuyor. Bakın AKP’ de bu durum nedense hiç konuşulmuyor.
X hesabında TBMM si başkan vekili Bekir Bozdağ TBMM'ye işaret ederek 'Cumhurbaşkanımıza yeniden adaylık yolunu açabilir' demişti.
Cumhurbaşkanı baş danışmanı Mehmet Uçum kamuoyunda çok tartışılan bir isim. Bazen yaptığı çıkışlarla gündemde konuşulur hale getiriyor onu..
Erdoğan için şunları ifade etmiştir; Benim düşüncem nettir, ilk kez size söylüyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Türkiye'nin ulusal değeri, zenginliği olarak görüyorum. Dünyada Cumhurbaşkanı Erdoğan kadar tecrübesi, dünya siyasetinde etkili olan bir başka lider yok. Putin dersiniz ama demokratik sistemde yer alan, seçimlerde iktidarın değiştiği Türkiye'de Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi lider yetiştirmişseniz. Atatürk'ten sonra ülke liderliğinde başarılı bir lider olduğunu düşünüyorum.
Türk milleti Cumhurbaşkanının bu birikiminden, kucaklayıcılığından yararlanması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye halkı ve onun temsilcileri 2027 ortasından sonra konuyu tartışabilir diyorum. Kişisel görüşüm Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sistemin taşıyıcısı oldu, iki dönem sistemin Cumhurbaşkanlığı yaptı. Bir 5 yıl daha Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın birikiminden Türkiye'nin faydalanması için adaylık yolunun açılması gerekir. Kişisel düşüncem bu. Eğer yeni bir anayasa yapılırsa, o yeni anayasada meclis mevcut ve önceki cumhurbaşkanlarına aday olma yolu açarsa ayrı konu.
FARKINDA DEĞİLMİSİNİZ…
Erdoğan dan sonra AKP’de planlar yapılıyor… Artık, AKP’nin de sonu geldi demeyin. Hacı yatmaz gibidirler. Bu ne anlama geliyor. Ne zaman gitti gidiyor dense, hemen ayağa kalkıyor. Artık AKP yeni bir stratejik denemeler yapacak..
Yani, Recep Tayyip Erdoğan AKP’ yi deneme yanılma ile yeniden biçimlendirecek.
Nedeni de çok basit. İktidarda kalmak istiyor yani koltuğu bırakmak istemiyor. Aslında koltuk dediğimiz siyasal gücü etkin kullanma biçimi.
Bu modelde denetimsiz olduğu için onun yapısına uygun. Muhafazakarım diyen politikacılara bundan böyle kimse inanmayacak demektir..
Kaplanın sırtında oturup hükmettiği için kaplanı kontrol ediyor. Kaplanın sırıtandan düştüğünüz an! kaplan sizi yer. Kaplanın sırtında durmak için her türlü nomero yapılır..
Bu siyasetin temel kuralıdır.
AK PARTİ NOMERO YAPMAK DEMEKTİR..
AK partinin en iyi yaptığı işlerden biri, olmamış yapılmamış şeyleri olmuş gibi göstererek, algı yönetimi yapmak.
Bunu yoğun bir propaganda araçları ile sürekli gerçekleştirmek. Bunu da en güzel şekilde beceriyorlar.
Halk, neye inanır sorusuna verilecek cevap çok basittir. Güzel yalan söyleyenlere, güzel palavra atanlara ve illüzyonistlere çabucak inanır.
Halka söylenen yalanlar bir, iki değil ki? Yüzlerce yalan.
Emekliye yalan.
Ev kadınlarına yalan.
Emekçiye yalan..
TOKİ mağdurlarına yalanlar.
Kentsel dönüşüm yalanları…
Saat başı yalan haberleri izliyoruz ekranlardan. Yalan kuşağı iktidar borazanlığı..
Gerçi bir öz eleştiride vatandaşa yapmak lazım.
Demek ki yalanlara inanmak gibi bir sorunumuz var. Hele hele politikacıların her dediğine inanırsanız hapı yuttunuz demektir..
Her söylenen yalana itibar etmemeyi, ayağa kalkarak alkışlanmaması gerektiğini öğrenmiştir inşallah!
FIKRA ( internetten alıntı)
“Hal-i Pürmelal”imiz –
Adamın biri, eşeğini satmak için pazara gitmiş. Bir Kabzımal yanaşmış ve sormuş:
– “Kaça bu eşek?”
Adam:
– “Bin lira!” demiş.
Kabzımal:
– “İyiymiş, tam bana göre aldım gitti” demiş.
Adam parayı sayarken, pazar yerindeki at canbazlarından biri alıcının kulağına eğilmiş ve
– “Yahu görmüyor musun, bu eşek topal. Topal eşeği alıp ne yapacaksın, onun için adam ucuza verdi!”
Alıcı:
– “Sordum öyle değilmiş. Tırnağının arasına taş kaçmış” demiş.
Bunu duyan satıcının bir arkadaşı, eşeği satana koşmuş:
– “Yahu sen eşeği çok ucuza satmışsın. Bu eşek topal değilmiş, tırnağına taş kaçmış!” demiş.
Satıcı gülmüş:
– “Eşek topal olmasına topal da, öyle sansınlar diye taşı tırnağına ben çaktım!” demiş.
İşin hilesini duyan biri, gidip eşeği alana:
– “Yahu bu eşek gerçekten topalmış, taşı satıcı kendi koymuş. Seni kandırdı!” demiş.
Alıcı:
– “Vay namussuz vay!” demiş. Ve devam etmiş:
– “Eğer verdiğim para sahte olmasaydı, beni kazıklayacaktı!” demiş.
Çağımız insanının ahlâk yapısının kısa bir özeti...
Aleksandr Solzhenitsyn der ki:
"yalan söylediklerini biliyoruz.
Yalan söylediklerini biliyorlar.
Yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar.
Yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini biliyoruz.
Ama hâlâ yalan söylüyorlar."
Neden?
Hadi onu da ben söyleyeyim. Her yalan söyleyenin bir alıcısı vardır..onun için bizler yalancıları çok seviyoruz..