31 Mart Pazar gecesi.

Cumhurbaşkanı sakindi. Makul bir konuşma yaptı. Seçimlere saygılı olduğunu ve sandıktan demokrasi çıktığını mealen söyledi.

Millet iradesini belirmişti.

Mesajı aldık demişti.

 

 "AK Parti seçmeni mesajı Cumhurbaşkanı'na verdi" Erdoğan’da seçmenin mesajını aldık dedi ve sonuçları başının üstüne koydu.

CHP sandıktan 1.parti çıkmıştı.

"TARİHİ ZAFER..."

*CHP ve milletimizle kurduğumuz Türkiye ittifakı tarihi bir sonuç elde etmiştir. Milletimiz sadece yerel yöneticilerin kim olacağına karar vermemiş, ülkemizin ve belediyelerin nasıl yönetilmesi ve yönetilmemesi gerektiğine dair de önemli bir mesaj ve karar vermiştir.


*Milletimiz ekmeğini küçültenlere, demokrasiyi ezenlere, hukuk devletini çökertenlere açık bir mesaj vermiştir. Yok sayılanlar bugün ülkeyi yönetenlere açık bir mesaj vermiştir. 

*Bu mesaj, benim bizim okumamızla şöyledir: Biz ülkemizin hukuk devleti olarak kalmasını, kaybedilen hukuk devleti faslının geri gelmesini istiyoruz. 

*Biz ülkemizde her türlü ayrımcılığa karşı çıkıyoruz, biz bütün renklerimizle Türkiye Cumhuriyeti’yiz. Ve 31 Mart öncesi yaşananlar ne kadar çiğ, adaletsiz, ötekileştirici olursa olsun biz Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları olarak birlik ve beraberlik istiyoruz.

Birileri öyle söylüyor diye kimseyi milli, birileri öyle göstermeye çalışıyor diye kimseyi gayri milli görmüyoruz. Biz milletimizin verdiği bu mesajı bir kutsal emanet olarak alıyor ve tüm CHP’liler, başımızın üzerine koyuyoruz. 

"BU GALİBİYETİN BİR KAYBEDENİ YOK"

*Ülkemizin gelecek yıllarda hakkı, hukuku, adaleti tanımayan siyasete geçit vermeyeceğini bugün gördük. Bilinmesini isterim ki bu galibiyetin bir kaybedeni yoktur. Bizim başarımız kimsenin hezimeti olmayacaktır, kimsenin hezimeti değildir. 

*Bugün hangi partiye oy vermiş olursa olsun kimsenin kaybetmiş hissetmesini istemiyoruz. Halkımız iyi hizmeti ödüllendirmiş, kötü hizmeti ve kötü niyeti cezalandırmıştır. 

 Özgür Özel ilk seçiminde büyük bir başarı elde etmiş 14 büyükşehir belediyesi kazandı.

Zannetmiştik ki bu durumdan sonra Sayın AK Parti genel başkanı Tayyip Erdoğan aldığı dersten sonuç çıkarmıştır diye nasılda inanmıştık.

AKP dönemindeki borçları kazanan CHP belediyeleri ödesin.

Demek ki aldıkları mesaj buymuş.

Siyasette her saat yeni bir gündemimiz var. 22 yıllık iktidar partisi ve 22 yıldır 1. partiliyi kimseye kaptırmayan Adalet ve Kalkınma Partisi uzun bir aradan sonra tarihinde ilk kez daha doğrusu iktidar olduktan sonra ilk kez 1 ci partiliyi en büyük rakibine Cumhuriyet Halk Partisi'ne kaptırdı.

 Hem de hiç de beklemediği bir belediye seçimlerinde

Hatta Cumhuriyet Halk Partisi'nin bile bu kadar başarılı olacağını beklemediği bir seçimde büyük bir başarı kazandı. AKP bunu okuyamıyor. CHP İstanbul'da Ankara'da, İzmir'de, Eskişehir’de iddialıydı.

Türkiye’de  kritik bölgeler vardı…

Cumhuriyet Halk Partisi tarihi bir başarı elde etti ve Türkiye'de asla olmayacak gibi görünen Adıyaman'da bile Belediye Başkanlığı aldı… Bir toplumsal değişimin ilk işaret fişeğiydi.

Halk Özgür Özel’e bir kredi açmıştı. Doğru yoldasın. Biraz daha dikkat et. Halkın sorunlarına sürekli eğil ve çözüm üret…

CHP’nin yol haritası belli. Merkez deki seçmene ulaşabilmek… Bunun için çok büyük avantajları var. Bu seçmen kitlesi beklemede dahi olsa CHP’li belediyelerinin göstereceği performansa göre oy rengini değiştirebilir...

Yıllarca CHP’ye kem gözle bakan seçmen de ciddi bir değişim var. Hata yapmayan bir CHP yönetimi 2028’i çok rahat göğüsler…

Muhtemelen yerel seçimlerdeki başarıyı Cumhuriyet Halk Partisi de beklemiyordu. Durum böyle olunca, birdenbire bütün tartışma AK Parti'nin içine doğru yöneldi ve AK Parti nerede ne hata yaptı, nerede eksik nerede fazla, nerede yanlış yaptı? Araştırmalar yapıldı... Parti içinde konuşmaları başladı…

Abant toplantıları niye yapıldı sanıyorsunuz?

Parti içinde özeleştiri sayılmasa bile dönemi teşkilatlarda içten patlamalı motorlar gibi yanmalar başladı…

Tam bunlar konuşurken üzerine bir de ekonomik kriz geldi. Sonradan sosyal muhafazalar olan hanım efendinin Monaco’da yediği Istakozu, sosyal medyada paylaşınca kıyametler kopmuştu…

Gerçi AKP’nin milletvekilleri bunu doğal karşıladılar hatta grupta hanımefendiye özel tebessüm bile göstererek moral verdiler. Sadece bazı milli görüşçü bazı milletvekilleri ‘zırt’ dedi, ‘pırt dedi’ o kadar.

AKP’de bir de (Tahsin Paşa) Bahadır Yenişehirlioğlu’nun Rolex saat krizi gelince ortalık iyice karıştı…

AKP’nin tabanında siyaset yapanlar ise ne diyeceklerini şaşırdılar..

AK Partinin ünlü ve popüler siyasetçilerinden biri de Metin Külünk’tür. Erdoğan ile 40 yıllık arkadaştırlar ve birlikte siyasette yol yürümüşlerdir.

Uzunca bir zamandır AK Parti içerisinde hatalara dikkat çeken çıkışlar yaptığı için parti içinde en çok eleştirilen isimlerin başında geliyordu..

Emekliler için söylediklerine kulak verelim… Diyor ki; “Bu yükü bir tek dar gelirlinin sırtına yüklemeyin. Bu yükü tamamen dar gelirli emeklinin işçinin sabit gelirlinin omuzlarına yükleyerek aşamayı bu yöntem tek başına doğru değildir. Emekliler haklı tepkilerine cevap vermek zorundayız. Sayın Şimşek'in yapması gereken önemli işlerden Birisi dar gelirli kesimin hayatını dengeleyecek adımları atmaktır. Dar gelirli kitle öyle bir kitle ki 15 Temmuz'da sokaktaydı. 17/25'te Sayın Cumhurbaşkanımızın arkasında dimdik durdu dershaneler krizinde arkasında dimdik durdu… Her zaman Cumhurbaşkanımızın yanındaydılar.”

Kısacası fakir, fukara, garip AKP’nin yanındaydılar. Kayıtsız şartsız hep desteklediler.

Peki, şimdi ne oluyor?

Ne olacak? Ekonomide savrulan Türkiye, krizi derinden hissediyor. Nedense “ben ekonomistim” diyenlerin ne sesi, ne de soluğu çıkıyor.

TÜİK temmuz ayı enflasyon rakamlarını açıkladı.

ENAG’a göre aylık % 5.91, yıllık % 100.88

TÜİK’e göre aylık % 3.33, yıllık % 61.28…

Enflasyon canlılığını sürdürüyor..

Mehmet Şimşek, sosyal medya platformu X'ten yaptığı açıklamada, "Yıllık enflasyon düşüyor. Temmuzda aylık enflasyon geçici etkiler kaynaklı arttı. Yıllık enflasyon ise hazirana göre 9,8 puan azalarak yüzde 61,8'e geriledi. Ana hedefi dezenflasyon olan programımızın her alanda olumlu sonuçlarını almaya devam ediyoruz” demiş.

Rakamlar bunu söylemiyor.

Dünyada kara pazartesi yaşanıyor. Etkilerini en sert bir biçimde hissediyoruz…

Bizde de resesyon dönemine girdik…

Bundan sonra stagflasyonu çok duyacağız.

Esas artış eylül ve ekimde olacak... Derin bir sarmalın içindeyiz.