DSP genel başkanlığı sırasında yazdığı küçük de olsa bir cep kitapçığı vardır.
Kürt meselesinde farklı bir bakış açısı ile yazılmış bir tez gibi.
Aslında öteden beri bellidir Ecevit’in görüşü.
Amasya genelgesini bilenler, vatanın bölünmez bütünlüğünü savunur.
Ulus devletini savunur.
Deneyimli siyasetçi, Amerika’nın emperyalist planlarına hep karşı çıkmıştır. Onun için başına gelmeyen kalmamıştır..
1960 darbesini onaylamamıştır. 12 Mart askeri darbesine karşı çıkmıştır. Darbesinden başlar bu süreç.
İnönü’ye karşı tepki koymuş ve CHP’nin genel başkanı olmuştur. CHP
12 Eylüle karşı çıkmış mahpushane de yatmış çıkmıştır. Yurtsever duyarlılığı ile arayış dergisini çıkarmıştır.
CHP kapatılırken çok büyük tepkiler göstermiş ancak yanında birkaç yakın arkadaşından başka kimseyi görememiştir. En yakın arkadaşı olan Mustafa Üstündağ elçi olarak en son genel başkan sıfatıyla Kurultaya çağrılmış, ancak bu teklifi ret etmiştir.
Kendisi yeni bir yol haritasını çizmiştir.
Çözümler üretmiş ve DSP’yi kurmuştur... Geçmişte siyasete bulaşmamış insanları bir araya getirmiş il ve ilçe başkanlıklarına atama yolu ile kısıtlı imkânlarla örgütleneme çabaları ile yeniden siyasi gündeme gelmesini bilmiştir.
18 Nisan 1999’ daki seçimlerinde 1. Parti çıkmış ve ANAP+MHP ile koalisyon hükümetini kurmuştur.
Sonrası Devlet Bahçeli koalisyondan çekildi ve erken seçim istedi.
ve seçime gidildi..
Sonuç. 6 ay önce kurulan ve sözde erdemlilerin hareketi olduğunu söyleyen AKP tek başına % 34.43 oy alarak 365 milletvekilliği çıkardılar. Parlamentoda çoğunluğunu ele geçirerek iktidar oldular.
Peki, halk neden oy vermişti?
Yolsuzluğa, yoksulluğu, yasaklara karşı olduğu için oy vermişti.
Geldiğimiz noktada hangi durumdayız.
Şu soru nedense hiç sorulmadı..
Ecevit hem seksen öncesi, hem sonrasında neden sürekli siyasetten tasfiye edilme senaryoları vardı.
Bunun nedeni neydi?
Çünkü ECEVİT, Türkiye Cumhuriyetini ve devletini kuran CHP’ li olarak anti -emperyalist bir mücadeleden geliyordu.
Samimi bir ulusalcıydı.
Atatürk devrimlerini her yerde savunuyordu.
Onun siyasal konularda tanıları zaman içinde haklılığını pekiştiriyordu. Bunlardan en önemlisi ise “kürtçülük” meselesiydi.
O günlerde bu konularda çeşitli ortamlarda bunu hep anlata gelmiştir. 1998 yılında katıldığı çeşitli sempozyumlarda, panellerde bunları söylüyordu..
Bülent Ecevit anlatıyor; Güneydoğu Anadolu sorununu bir Türklük
kürtlük sorunu olarak görmüyorum. Ulusu yüzyıllar boyunca değişik etnik gruplardan değişik ülkelerden gelen insanların ayrımsız kaynaşmasından oluşmuştur. Güneydoğu, Anadolu'da sorun var Çünkü orada bazı tarihsel nedenlerle çağ dışı bir feodal düzen var. O feodal düzen insanları sömürüyor eziyor. Kürt kökenlisi de, Türk Kökenlini de, Arap kökenlisi de sömürülüyor. Sömürenler de her kökene, her gruba dağılmış durumda. Onun için evvela oradaki yarı feodal düzeni değiştirmek lazım.
Bu da bir büyük sanayi atılımı ile olur biz bu düzeni oradaki bu feodal düzeni değiştirebilecek durumdayız. Demokratik Sol parti olarak
Çünkü birçok partilerin oradaki FEODAL Beylere diyet borcu var ama çok şükür bizim öyle bir diyet borcumuz yok diyordu.
Karaoğlan’ın hataları yok muydu? O kadar çok siyasi tercih hatası vardı ki.
DSP kurulduğunda ve seçim dönemlerinde Özal’a Hazine yardımları alabilmek için yanaşmıştır..
Kongreler oluyor eğer Rahşan hanımın hoşuna gitmiyorsa, hemen görevden alınıyordu. Öyle yanlış atamalar yapılıyordu ki, aynı yere iki farklı yönetim olarak atananlar vardı.
Zaten DSP Rahşan’ın partisi olmuştu. Karı, koca partisi görünümünden bir türlü kurtulamadı. Her gün bir yönetim görevden alınıp, ertesi gün faksla bildirilen yeni bir yönetim atanıyordu. DSP basında mizah konusu oluyordu.
DSP’ nin kuruluşunda yer almamış, bırakın DSP’ nin ne olduğunun idrak ın da olmayanlar tombaladan sıralamalara konulup milletvekili seçtirilmiştir..
Dahası ECEVİT’ i başbakanlık yolunu açanda APO’ nun yakalanıp teslim edilmesidir.
BBC Arşivlerinde 1978 yılında dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in BBC'de yayımlanan röportajı var. Ecevit röportajda ağırlıklı olarak, ABD'nin Türkiye'ye silah ambargosuna tepkisi, NATO'yla ilişkileri ile Sovyetler Birliği ve sosyalist ülkelerle ilişkilerini geliştirmesiyle ilgili soruları cevaplıyor.
ABD, Türkiye'nin 1974 yılındaki Kıbrıs Harekâtı sonrası Türkiye'ye silah ambargosu uygulamaya karar vermişti. Ecevit’in BBC de Mayıs 1978'teki röportajı sırasında ambargo devam ediyordu. ABD Kongresi Eylül ayında ambargoyu kaldırmıştı.
Meraklılarına duyurulur.
ABD dünde dost değildi, bu günde değil..
İngilizlerde öyle..
Rusların ne yapacağı belli olmaz. Dost diyemeyiz..
Eeee o zaman ne yapacağız diye sormayın. Çünkü Türkün Türk’ten başka dostu yoktur da ondan. Dost gibi görünenlerde mış gibi yapanlardır.
Her şeye rağmen ECEVİT dürüst liderdi. Heybesinde hiç turp olmamıştır. İtibardan tasarruf yaptı. Kamunun makam aracı saltanatlarına karşıydı..
O hiç bir zaman papaz elbisesi giydirilemedi. Gerekirse giyerim diyenler bir şeyler olmuştur.
Bülent Ecevit’in, 3 Aralık 1981 tarihinde cezaevine girmeden önceki basına vermiş olduğu demeçten bir kaç cümlesi;
"dışarıda bir mahpus gibi yaşamaktansa, özgür bir insan olarak bir süre hapiste kalmayı tercih ederim. Özgürlük aslında insanın kafasının içindedir. Ben kafamın içindeki özgürlüğü içeri götürüyorum”.
MGK oldukça rahatsız olmuştu.
TEKRAR İNİP BİNSEK Mİ?
Bir makine, bir elektrik, bir de bilgisayar mühendisi arabayla yola koyulmuşlar. Bir süre sonra araba arıza yapmış, kenara çekmişler. Makina mühendisi:
- "Dur ben bi' bakayım..." deyip kaputu açmış. Motor blokuna, şafta, diğer akşamlara bakıp bir şeyler yapmış, arabaya binmiş. Marşa basmış, araba çalışmamış.
Elektrik mühendisi:
- "Dur bi' de ben bakayım..."deyip kaputu açmış. Aküye bakmış, kabloları kontrol edip arabaya binmiş. Marşa basmış, araba çalışmamış.
İkisinin de kafası bilgisayar mühendisine doğru dönmüş.
Bilgisayar mühendisi:
- "Eee... İnip tekrar binsek mi?"
Kıssadan hisse. Ne anladınız?