“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamaz." Bu söz Uğur Mumcu’ ya aittir. Konuşmalarımızda sıkça söyleriz. Bilim ve Bilgi demek aydınlık demektir.

Uğur Mumcu Kemalist aydındı.

O bir sakıncalı piyadeydi.
Aydınlık Türkiye idi..
Cumhuriyet gazetesinin kendi Köşesinde yazdığı , “analiz” yazılarında bu konulara değinmiştir hep.
Ne, niçin, neden, ne zaman, nasıl, nereye, kim? Sorularını hep sormuştur.
Daha da, “derinliğine” araştırmıştır.
Bozuk düzenin çarklarına “çomak” sokmuştur.
O samimi bir, “Kemalist devrimcidir”.
Tek bir hedefi vardı.
İnsan haklarına saygılı bir Demokratik Cumhuriyet  “hukuk devleti” olabilmek.% yılda bir yapılan seçim Sandığına sıkıştırılmış bir “demokrasi” ye karşıydı…

DİN, SERMAYE SINIFININ KULLANDIĞI BİR SİLAHTIR

Anayasaya bakarsanız, kanunlar önünde herkes EŞİTTİR. Uygulamaya göz atarsanız, insanlar çeşit çeşittir. Paranın girdiği yerde ancak çıkarlar konuşur demişti..

"İmam-hatip liselerini bitirenler neden ilahiyat fakülteleri ve İslam enstitülerine gitmiyorlar da,  ille de kaymakam, vali, savcı, yargıç ve subay olmak istiyorlar?                                         Bu uzun vadeli eğitim ve bürokratik yerleşim projesini kimler planlıyor?

 " Cemaatlere, tarikatlara giren çocuklar 30 sene sonra general olacaklar cumhuriyete karşı ayaklanacaklar." Diyordu.

Dedikleri bir bir çıktı.

İmamlık bir meslek değildir.

İlahiyatçılık da meslek değildir.

YEŞİL KUŞAK PROJESİ  DEĞŞTİRMİŞ BOP OLMUŞTUR..

ABD-NATO-GLADYO patentli yeşil kuşak projesini analiz etmiş bunu anlatıp kitaplaştırmıştı...

12 Eylül darbe analizini yapmış bunu anlatmıştı. Hele, 15 Temmuz cemaat darbesi onun ne kadar uzak görüşlü bir gözlemci analist olduğunun kanıtı değil mi?

Verdiği Konferans konuşmalarında; Türkiye’de bilgisizliğin en geçerli olduğu yer, hiç şüphesiz siyaset hayatıdır. Eğer bilgisizliğin diploması verilseydi, siyasi partilerimiz birer okul olurdu diyordu.

-20.  yüzyılda Türk milliyetçiliği, Türk halkının alın terini yabancı çıkarlara karşı korumak demektir. Geri kalan boş laf, kuru gürültüdür, kendimizi kandırmayalım

ARAŞTIRMACI GAZETECİ.


Uğur Mumcu, basın tarihinin en “önemli araştırmacı” yazarlardan biridir.
Türk basını, onunla birlikte “araştırmacı” gazeteciliği öğrendi. Kendisi hukuk eğitimi almıştı. Gazetecilik eğitimi almamıştı ama, MUMCU,  “gazetecilik etik” değerlerine sahip, “onurlu” bir yazardı.

En çok kitap yazan, gazetecilerden biridir.

İLKELİ GAZETECİYDİ.

 

Mumcu çok dürüst bir gazeteci idi. Bazıları gibi liboş değildi.. Kendisi her türlü zarflamalara karşıydı.

 

Bizlere, “ilkeli bir gazeteci” nasıl olmalı? Yazılarında en güzel örneklerini sundu.
Hani günümüzdeki, “rozet” Atatürkçüleri ilk önce, Uğur Mumcu’yu iyi anlamaları ve tanımaları lazım.
Onun, “eserlerini” eksiksiz okumaları lazım.
Onu anlamaları lazım.
Yoksa, “Gardırop Atatürkçüsü” olmaktan başka hiçbir işe yaramazlar.

Şu sıralarda onlar revaçta!

 

SLOGANCI DEVRİMCİLER..

 

Yeni moda, slogancı olmak!
Mesele, “sloganlara sığınmadan akılcı” olabilmek! Uğur’ Mumcu’ yu önce anlama ile olur..
Bu düzen, MUMCU’ yu bile kabullenemedi.

 

Onu, “sakıncalı” buldu.
O, vatan görevini yaparken bile, “silahı “elinden alındı.
Er rütbesine düşürüldü. “Sakıncalı piyade” oldu!.

 

Sakıncalı olmayanlar, Amerika’nın “uşağı” oldu. NATO’ cu oldu. Tapınakçı oldu..
Maşası oldu. Paşası oldu
..
Faik Türün’ ü, Memduh Tağmaç’ ı, Kenan Evren’i, Fethullah Gülen’i oldu.
Düzenin Darbecisi oldu.

Uğur Mumcu ise, “Mustafa Kemal’in Asker’i” oldu.
Bundan da “onur” duydu.
Yüzü hep, Çağdaşlığa, aydınlığa, bilime dönüktü. 
 
DOLU DOLU ESERLER VERDİ.

 

Kürt dosyası, Sakıncalı Piyade, Kürt İslam, ayaklanması RabıtaTarikat-Siyaset -Ticaret,12 Eylül Adaleti, Devlet, Silah Adalet, Kır çiçekleri, Ağca dosyası, Mehmet Ali Aybar ile söyleşi, Çıkmaz Sokak, Büyüklerimiz, Bu Düzen Böyle mi Gidecek, Orta direk Türküleri ve diğer kitapları...

 

Üniversite eğitimi size hiçbir şey vermez. Bu kitaplar sizlerin yaşamınızdaki en önemli kılavuzunuz olacaktır.
Okumadan, bu bozuk düzeni anlayamazsınız!.

 

Mumcu çok dürüst örnek bir gazeteci idi.
Bizlere, “ilkeli bir gazeteci” nasıl olması gerektiğinin en güzel örneklerini yazdıkları eserlerle sundu.
 
YİĞİDİM ASLANIM ORADA YATIYOR..

 

UĞUR MUMCU; Tek “Milli devleti” savunmuştur.
Halkın, birliğini-bütünlüğünü savunmuştur.

Bu konuda da çok hassastır.

 

Öyle değerlendirmeleri, sosyolojik tespitleri vardı ki hayran kalırsınız. Bir panel konuşmasında, Türk vatandaşının tanımı yaparken şunları söylüyordu; Türk vatandaşı İsviçre medeni kanununa göre evlenen, İtalyan ceza yasasına göre cezalandırılan, Alman ceza mahkemeleri usulü yasasına göre yargılanan, Fransız idare hukukuna göre idare edilen ve İslam hukukuna göre gömülen kişidir demişti.

 

Tespit ne kadar doğru..
O günden bugüne bir arpa boyu  ilerleyememişiz. Toplum tarikatların elinde, dinbazların elinde oyuncak olmuş.

Şimdi dünyalık malları için bir birlerini sopalarla saldırıyorlar.

Laik sistemin hukukuna güveniyorlar.

Hani nerede kaldı şer-i hükümler.

Vay vay vay!

Dünyada onlara cennet. On dönüm bostan yan gel Osman. Villalar. Son model arabalar.

Akıl nerede.

****

Mumcu kendisini anlatırken;

"Ben Atatürkçüyüm.... 

Ben, cumhuriyetçiyim...

 Ben lâikim... 

Ben antiemperyalistim... 

Ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım... 

Ben insan hakları savunucuyum... 

Ben, terörün karşısındayım... Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım

Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler beni aşacaklar doğacaktır diyordu. 

Vurulduk Ey! Halkım! unutma bizi..
Uğur Mumcu bu demektir.

Unutmadık…

Uğurlar olsun 

Bir pazar sabahıydı, Ankara kar altında
Zemheri ayazıydı, yaz güneşi koynunda
Ucuz can pazarıydı kalemim düştü kana,
Zalimler pusudaydı bedenim paramparça

 

Uğurlar olsun, uğurlar olsun
Hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun
Bir keskin kalem, bir kırık gözlük
Yürekli yiğitlere hatıran olsun

Çevirdim anahtarı apansız bir ölüme
Şarapnel parçaları saplandı ciğerime
Ucuz can pazarıydı kan doldu gözlerime, kan doldu gözlerime
İsimsiz korkuları katmadım yüreğime
Bembeyaz doğruları yaşadım ölümüne

Uğurlar olsun, uğurlar olsun
Hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun
Bir keskin kalem, bir kırık gözlük
Yürekli yiğitlere hatıran olsun…