Hayatımız, seçimlerimizin toplamı...

Seçimlerimiz, yaşama biçimimiz…

Seçimlerimiz birbirine geçmiş, birbirinin içine girmiş.

Seçimlerimiz kimi zaman açık, net sade; kimi zaman da karmakarışık.

Seçimlerimizin önü de sonu da her haliyle bizim.

Geciken seçimlerimiz var. Geciktirilmiş tercihlerimiz var.

Bilerek ertelediklerimiz de var. Kendiliğimden ertelenmişlerimiz de var.

Önemsemediklerimiz, bir kenara koyuverdiklerimiz; benimsemediklerimiz, bir kenara koyuverdiklerimiz var.

Askıya aldıklarımız var.

Çözümlenemeyenler, çözümlenemeyecek sandıklarımız, gözden uzak ettiklerimiz var.

Başka bir güne, başka bir zamana bıraktıklarımız var.

Var olmasına var, hem de çok var.

Var ama hangisinin, hangilerinin bizim lehimize; hangisinin, hangilerinin bizim aleyhimize işlediğine dair bir delilimiz yok.

Delil diye bildiklerimizin de geçerliliği, güvenilirliği, tutarlılığı şartlara göre değişiyor.

Bu değişimle gelişiyoruz. Bu gelişimle olgunlaşıyoruz. Bu olgunlukla sosyal hayatımız şekilleniyor. Bu sosyal yapımızla başarılı ya da başarısız oluyoruz.

Hâl ve şart ne olursa olsun ertelemeyi hayatımızdan çıkaramayacağımız gerçeğiyle yaşarız hep.

Ertelediklerimiz, zamana bıraktıklarımız tamam da ne kadar zamanımızın olduğu konusu hep zihnimizi yorar.

Zamanı da ertelediklerimizi de değerlendirirken mantık ölçülerinden uzaklaşamak gerekiyor elbette.

Ertelemek için öncelikle kendimize zarar verebilecek hususlar, özel bir dikkat gerektiriyor. Sonucuna katlanmak kaydıyla canımızın istediğini erteleyebiliriz, öteleyebiliriz.

Kimileri çok şeyi ertelerken kimilerinin bazı şeyleri ertelemeye bile tahammülü yoktur.

Umursamazlık, mükemmeliyetçilik ertelememizi artırabilir. Başarısızlık korkusu erteletir. Motivasyon eksikliği erteletir.

Herkes erteler. Önemli olan, bunu alışkanlık haline getirmemektir.

Bizim için yapılan iyiliklerin karşılığını genel olarak erteleriz. Bunun uygun olmadığını bile bile yaparız üstelik.

Belli şeyler belli zamanlarda belli zamanlara ertelenebilir. Günlük hayatımızı ertelediği sürece erteleme, zararlıdır. Bu zararı fark ederek yaşamaya çalışalım aman.

Erteleyebileceklerimiz de var elbet.

Bu konu ile ilgili olarak şimdi de ‘tembellik’ kavramını bir kere daha akıl süzgecimizden geçirelim bakalım. Tembeller ertelemecidir. Tembellerden uzak kalmaya özen gösterelim aman.

Yapmak zorunda olduklarımızı sıkça erteliyoruz. Erteliyoruz ama ertelememiz arttıkça mutsuzluğumuz da başlıyor artmaya. Erteleme arttıkça vicdan azabı da oluyor. Vicdan azabımızı artırmayalım aman.

Erteleme ile zamana bırakma karıştırılmamalıdır. Zamanı gelen yapılmazsa erteleme gerçekleşir.

Erteleme irade ile ilgilidir.

Bir şeyi yapıp yapmama hususunda karar verebilme ve bunu uygulama gücüne ‘irade’ diyoruz.

İrademizi beyanda kendimizi değerlendirelim bakalım. İrade ile ilgili olarak şu kavramları bir kere daha değerlendirelim bakalım: Akıl, direnç, emek, güç, güven, haz, istek, istikrar, kararlılık, keyif, kontrol, sabır, stres, zaman, zevk…

Evet; daha ekleyeceklerimiz de var elbet. Bu kavramları değerlendirdikçe çok şeyin zamanla değiştiğini fark edeceğiz inanın.

Yapmasak da olur, diyebileceklerimizi erteleyelim aman.

Sadece biz değil birilerini zora sokacakları erteleyelim aman.

Öfkeyi erteleyelim. Öfkemize yenilmeyelim. Öfkeye en iyi çare öfkeyi ertelemektir, unutmayalım.

Ertelemenin bazen de çözüm olduğunu unutmayalım aman.