‘Halı zili’ kavramını küçükken duyardım büyüklerimden.
Şimdilerde kullanan yok. Sözlüklerde de rastlayamıyoruz.
‘dokunmuş’ da öyle bir kavram işte.
Dokunmuş deyince ben hemen şunları hatırlıyorum ve içimde bir şeyler oluyor: Kilim, halı zili, a(ğ)arşak, eriş, gırklık, güzem, ıstar, iğ, kelep, kılıç, kirkit, kirmen, kök boya, ongaç, sümük, tarak, tevşi, tokaç, yapa(ğ)ı, yumak, yün …
Hatırlıyorsunuz değil mi sizde? Size de bir şeyler hatırlatıyor mu bu kavramlar şimdi?
Duymuştunuz değil mi?
Zihninizde bir şeyler canlanıyor şu an değil mi? Aklınıza bir şeyler geliyor ama netlik yok değil mi?
Aklınızdan çıkan bir şeyleri zihninizde yeniden canlandırmaya çalışıyorsunuz değil mi?
Dilinizin ucunda da bir türlü söyleyemiyor musunuz yoksa?
Soracak birilerini mi arıyorsunuz yoksa!
Bakabileceğiniz sözlük de mi yok yanı başınızsa yoksa.
Yoksa hiç mi ilgilenmiyorsunuz böyle konularla.
Kumaşta olsun, resimde olsun, dokumada olsun bir türlü olması gereken yeri bulamayan Emirdağ kilimlerini hatırlıyorum.
İnsanımızın başına gelenleri, insanımızın başından geçenleri, insanımızın gönül ve ülkü dünyasını nakış nakış işleyen kilimlerimiz geliyor aklıma.
Kilim dokurken türkü yakan ağıt eden kadınlarımız geliyor aklıma.
Kilim dokuyanın türküsü, türkü yakanın nakış atışı ile ortaya çıkan sanat eseri kilimlerimiz gelip geçiyor gözümün önünden.
Evet, aklıma geliyor işte.
Üzerlerinde bulunan motiflere göre aşağıdaki adlarıyla bilinen Emirdağ ve çevre köylerindeki kilimlerimiz şöyle geçiyor zihnimden: Allı, analı gızlı, antika, âşıklı, aynılı gara döşeme, bindallı, boynuzlu, çomçalı, dirsekli, gara döşeme, goç buynuzlu, gözel, kelleli, seleser, toplu, ünaldı, ürüşdü, yıldızlı kilim…
Bu konu ile ilgili bilim insanlarını çalışmalarını tarıyorum. Emirdağ ve çevre köylerindeki dokunmuşlarda tespit edilmiş doksan üç motifi buluyorum notlarımdan. Bu çalışmalarda emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.
Motiflerimiz (nakışlarımız, yanışlarımız) şöyle: Adam, afıyon gozağı, ağaç, anahtar (dikmeli anahtar, gıvrımlı anahtar), anahtarlı saçba(ğ)ı, antika, âşık / sarmaş dolaş, balık gılçı(ğ)ı, balık, barnak, bıçak, bıçgır, bıtırak / pıtrak, bindallı, boğma dikme, boynu e(ğ)ri, boynuzlu, buka(ğ)ı, cin cen, çakmak, çapraz, çengel, çentik çıntık, çiçekli, çift boynu e(ğ)ri, çiftli, çoban tukacı, çolak el, çomça, çomçalı, darak, destere, dik gulak, dikme, dikmeli su, dirsekli gurt ağzı, durna gatarı, el, eli belinde / eli böğründe, elma, erkek, gartal, gayma, gaz ayağı, gelin barna(ğ)ı, gelin bohçası, gıvrım (gıvrımlı dikme, gıvrımlı su), gıyı, goç başı, goç buynuzu, goyun gözü, göğ mısgalı, göz, gurba(ğ)a, gurba(ğ)acık, gurt a(ğ)zı, gurt izi, guş birdi, guş, guşaklı, güldalı, güldalının yeleni, gürz, hayat ağacı, ibrik / ırbık, kaplumbağ, kedi gula(ğ)ı, keklik aya(ğ)ı, kelebekli gıyı suyu, kirmen, küpe, makine bıça(ğ)ı, musga / nazarlık, portakallı, saç ba(ğ)ı, sandıklı, seleser, sevdim dolaş, sığır sidi(ğ)i, su yolu, su, tavus guşu, tek gurt a(ğ)ızlı, teyyare, top terezi, top, toplu, yeleli, yelen, yıldız, zilif / zülüf,
Evet. Dokunmuşlarımız ile ilgili düşünce ve görüşlerimizi gelecek yazılara bırakalım. Yazımızı bu seferlik Emirdağ’ımızın konumuz ile ilgili anonim iki türküsü ile bitirelim:
Benim dokudu(ğ)um garadöşeme
Gözel etdim ben varmadım nişana
Sana diyo(ru)m sana muhannet yârim
Ne küsmüyor(rsu)n anan denen duşmana
…
Di(ğ)nene di(ğ)nene çıkdım yokuşu
Yakdı beni gözleriyin bakışı
Boyunu sevdi(ğ)im gız allı gelin
Kilimin üstüne ata(rsı)n nakışı