Refah Partisi saflarında iken 1993 yılında Bursa’da kürsüye çıkan Recep Tayyip Erdoğan, belleklerde tazeliğini koruyan konuşmasında meşhur çay + simit / asgari ücret hesabı yapıp, dönemin hükümetini sert biçimde eleştirerek, kendisini dinleyen kalabalığa şöyle sesleniyordu:

“Bu zalim yönetim bu aziz millete, bir bardak çayla bir simidi bile layık görmüyor!" diyordu..

1993 yılında güçlü hitabet ile önce, asgari ücrete yönelik yaptığı konuşma tekrar gündem oldu.

https://seyler.ekstat.com/img/max/800/D/Dxw1KNztooGc1JFZ-636455815353408811.jpg

Defalarca dinledim.

Recep Tayyip Erdoğan: 

-Evin kirasını kim ödeyecek? 

-Elektrik, su parasını kim ödeyecek?

 -Bu zalim yönetim, bu aziz millete bir bardak çayla simidi bile çok görüyor.

https://seyler.ekstat.com/img/max/800/G/GiJX9K49jUUKCsFI-636455815185426425.jpg

ÇAY SİMİT HESABI

Bir simit hesabı vardı Recep Tayyip Erdoğan’ın. Bende bugün Eskişehir’ de 2025 yılının ilk ayında gelen zamlarla birlikte simit 15 TL’ ye satılıyor. Ekmek 12.50 TL.(200gr)

Bir bardak çay da 15 TL. 

Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın ifadeleriyle anlatıyorum, 

Kaç para veriyor bu iktidar size? 

Asgari ücret 22 bin 104 lira. 

Emekli 14.464 Tl.

Bu kardeşinizin bir hesabı var. 

Bir bardak çay kaç para? 

15 lira. 

Simit kaç para? 

15 lira.

Basit yaşayacaksın, basit. Simit çay... - Ressam Rafet ORAL | Facebook

3 tane çocuğun var. Hatun 4, sizle birlikte beş. 5 kişilik bir aile. Bakın çay simit dışında, başka hiçbir şey yemeyeceksin. 

Sadece çay ve simit.     

5 kere 30 ne yapar? 150. Günde 3 öğün ne yapar? 450. Ayda 30 gün ne yapar? 13 bin 500 Türk Lirası. 

Değerli kardeşlerim bu zalim yönetim, bu aziz millete bir bardak çay ile bir simidi dahi layık görmüyor. Bunların peşinden nasıl gideceksiniz? 

1985-İstanbul İl Başkanı-MKYK üyesi

                                    
                                    
                                    1985 yılında Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olan Erdoğan, Refah Partisi MKYK üyesi olarak da önemli çalışmalarda bulundu.

Evin kirasını kim ödeyecek?

Elektrik parasını kim ödeyecek?

Doğal gaz parasını kim verecek?

Çocukların okul, kırtasiye, giyim masraflarını kim verecek?

Okul kayıt ücretlerini kim verecek?

Kreş, anaokulu ücretlerini kim verecek?

O kadar çok kim ödeyecek sorusu var ki?

Kim, kim, kim?

Cevabını biliyorsanız mesele yok.

Heybedeki turplardan bahsetmiyorum bile.

Şimdi makarayı 1993 yılına saralım.

Biraz empati kuralım.

O gün nasılda yırtınıyor? Çünkü o zamanlar henüz politikada etken bir rol almamış. Henüz oyunun dışında geziniyor. Sahanın kenarında yedek oyuncu.

Neler diyor değil mi?

Bu sözlerine kim hayır diyebilir. Söyledikleri, eleştirileri gerçek.

Hiçbir AKP’ li Erdoğan’ın bu sözlerini hatırlamak istemiyor. Hatırlatılmasından da pek hoşlanmıyorlar.

Zira acı gerçekler suratlarına çarpıyor. Gerçeklerden kaçınmak istiyorlar.

Görmezlikten geliyorlar.

3 Y ile iktidar olunca gözün üstünde kaşın var diyeni içeri atıp halka zulüm edip iktidarda kalmak işin her şeyi yapıyorlar.

Bırakın anayasayı çiğnemelerini.

Bırakın yasaları çiğnemelerini.

Neydi 3 Y?

Yasaklarla mücadele,

Yoksullukla mücadele

Yolsuzlukla mücadele.

Şimdi derin yoksulluk içindeyiz.


 

3 Kasım 2003 seçimlerinde millet  % 35 oy verdi. Parlamenter sistemde İktidar oldu.

Şimdi “3 Y” çok gerilerde kaldı.

Artık tam muktedir “iktidar”.

Hiç bir mazereti kalmadı.

TOPLUMSAL MUHALEFET ÖNEMLİ

Ana muhalefete çok büyük bir iş düşüyor. Bu zalim iktidardan seçim yoluyla kurtulmak. Artık, sokaktan içeri girmemek. Her haneye ulaşmak kapılarını çalmak ve her yerde ve durumda seçim istemek gerek.

Çünkü Erdoğan zamanında yapılacak bir seçimde anayasaya göre aday olamaz.

Ha anayasayı birkaç çiğnemekle bir şey olmaz deniliyorsa, o başka.

Erken seçim için TBMM’ sinde yeter karar sayısı ile kendin fesh ederse o zaman başka.

Turpun büyüğü dediğimiz sandıkta. 

Zira bu seçimler millî bir mesele haline gelmiştir.

Vatanımızın, Türk milletimin BEKA sorunu olmuştur. 

Emeklilerin sefaletini görmezden geliyorlar. 

İnsanlığı çoktan unutmuşlar.

DERİN DEMOKRASİ

Recep Tayyip Erdoğan Başbakan olduktan yaklaşık 10 ay sonra Harvard Kennedy School John F. Kennedy Forumu'na katılıyor. Bu form çok önemli.  

Yaptığı konuşmasındaki kendi tanımı. Amerika’yı överek, “Derin demokrasi” tezini anlatıyor... Sonuna kadar dinleyin ve bu günkü davranışına bakın.

Millî gömleğini çıkartmış 23 yıldır iktidar da. Millî gelir 25 bin dolar olmuş..

Nankörlük etmeyin ey! TÜSİAD.. Siz derneksiniz ve siyaset işlerine burnunuzu sokmayın. Göreviniz belli. Siyasete yön veremezsiniz. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir..

Seçilmiş bir hükümet vardır..

Peki sayın cumhurbaşkanı Recep Tayyip  Erdoğan  demokrasinin hangi noktasında duruyor?

Nereden nereye gelmiş Türkiye!

 

Nasrettin Hoca – 

ZALİM OLAN BİZİZ!

Timurlenk, bir gün Akşehir'in ileri gelenlerini huzuruna çağırtır.

Onlara:

- Ben, zalim miyim, yoksa adil bir kişi miyim? Diye sorar.

Orada bulunanların bazıları “Zalimsiniz” derler; bazıları da “Hayır, adilsiniz” derler. Timurlenk, zalimsin diyenlerin hakaret ettiklerini, adilsin diyenlerin de dalkavukluk yaptıklarını söyleyerek onları cezalandırır.

Sonunda sıra Nasreddin Hoca'ya gelir.

Ona da sorar:

- Hoca Efendi, sen bir cevap veremedin. Söyle bakalım, ben adil miyim, yoksa zalim miyim?

Nasreddin Hoca, bir an düşünür.

Sonunda Timurlenk' e şu cevabı verir:

- Asıl zalim olan biziz. Eğer biz zalim olmasaydık, Allah seni üzerimize musallat etmezdi!

Kıssadan hisse…