Bir şehrin ruhunu anlamak istiyorsanız, sadece sokaklarına değil, içindeki insan topluluklarına da bakmalısınız. Eskişehir, Anadolu’nun kültür mozaiğini yaşatan ve yüzlerce farklı renge kucak açan özel bir şehir. 

Bu mozaik içinde Gümüşhane, Bayburt, Erzurum ve Karadenizliler Dernekleri, sadece birer toplumsal buluşma noktaları değil, aynı zamanda kültürün yaşayan muhafızları. 

Elbette başka illerimizin dernekleri de aynı amaç uğrunda faaliyetlerini bu kadim kentte sürdürmektedirler.

Dernekler, insanlara sadece memleket hasretini dindiren bir kapı sunmakla kalmıyor; köklerini koruyarak geleceğe uzanan bir köprü inşa ediyor. 

Geleneksel yemeklerden halk oyunlarına, yerel müzikten tarihsel hikâyelere kadar bir çok kültürel öğe, bu derneklerin çatısı altında yaşatılıyor. Şehir yaşamının karmaşasında, köy türküleri, horon ritimleri ya da düz çay sohbetleriyle insanların gönlünü ısıtan bu topluluklar, Eskişehir’in çok kültürlü kimliğine de önemli katkılar sağlıyor.

Bu günlerde yukarıda isimlerini andığım derneklerimizde tatlı bir seçim heyecanı yaşanıyor. Olağan genel kurulları yapılıyor. 

Dernek yöneticiliği sorumluluk ve fedakarlık isteyen bir iş. Memleketi adına gönlünde sevdası olan bunun yanında söyleyecek sözü, vereceği zamanı, yürüyeceği yolu olanların yapacağı bir iş.  

Gümüşhane, Bayburt, Erzurum ve Karadenizliler Dernekleri, diğer il dernekleri gibi bir şehrin hafızasını yaşatmanın ötesinde, kültürel öğeleri gelecek kuşaklara aktarma misyonunu da üstlenmiş durumda. 

Gümüşhane’nin sironu, Bayburt’un ketesi, Erzurum’un cağkebap gelenekleri ya da Karadeniz’in dillere destan hamsi ve yayla şenlikleri... Her biri, sadece bir tat ya da etkinlik değil, bir yaşam felsefesi.

Bu derneklerin düzenlediği etkinlikler, sadece hemşehri buluşmaları değil; aslında, topluma köklü bir gelenek ve aidiyet duygusu aşılıyor. 

Eskişehir’de düzenlenen yayla şenlikleri, çoğu kez şahit olduğum birlik beraberlik geceleri ya da aşırı soğuk bir Erzurum kışını hissettiren cağkebap buluşmaları, şehrin sosyal dokusuna çok değerli bir şenlik ruhu katıyor. İşte tam da bu noktada, derneklerin rolü şehrin nabzını tutmaktan fazlası oluyor; birleştirici bir güce dönüşüyor.

Bu dernekler, bireylerin köklerine tutunmalarını sağlarken, farklı yörelere ait insanlarla bir araya gelerek paylaşım ruhunu geliştiriyor. Eskişehir gibi çok kültürlü bir yapıya sahip bir şehirde, Gümüşhane’nin ve Bayburt’un tarihi köylerinden Erzurum yaylalarına, Karadeniz’in çay bahçelerine uzanan bir birliktelik hikâyesi yazılıyor bana göre.

Bu derneklerin çatısı altında insanlar, kökenlerine sadık kalarak bir arada yaşamanın güzelliğini deneyimliyor. Yılların birikmiş anıları, yeni kuşakların heyecanıyla harmanlanıyor. Bu buluşmalar sadece hasret gidermekle kalmıyor; toplumsal dayanışma duygusunu da pekiştiriyor. Bazen aykırı sesler olmuyor mu? Elbette oluyor. Buda demokrasinin güzelliği.

Eskişehir’de bu dernekler, sosyal ve kültürel hayatı renklendiriyor. Yerel halkı, Anadolu’nun farklı yöreleriyle tanıştıran bu dernekler, insanlar arasındaki kültürel önyargıların kırılmasına da olanak tanıyor. Karadenizli’nin horonu, Erzurumlu’nun barı, Gümüşhane’nin ve Bayburtlu’nun folkloru şehrin sokaklarında yankılandığında, bir şehrin ne kadar çok rengi barındırıyorsa o kadar zengin olduğunu bir kez daha fark ediyoruz.

Derneklerimizin özellikle 6 Şubat deprem felaketinde üstlendikleri sorumluluklar ve yardımlaşma kampanyaları bunun yanında öğrencilere yönelik eğitim bursları , halkın birlik ve dayanışma şuuru kazanmasında da çok önemli bir rol oynuyor. Topluma hizmet bilinciyle hareket eden bu yapılar, Eskişehir’in sosyal dokusuna çözülmez bir düğümle bağlanıyor.

Netice olarak Gümüşhane,Bayburt, Erzurum ve Karadenizliler Dernekleri, bir şehrin kültür çırasını söndürmeden, geleneklerini ve değerlerini geleceğe taşıyor. Bu dernekler, sadece bir çatı değil; bir sevda, bir birliktelik, bir dayanışma ruhudur. Anadolu’nun kalbinde, Eskişehir’in ruhunu daha da zenginleştiren bu özel yapılara sonsuz teşekkür borçluyuz.

Birlik ve beraberliğin filizlenmeye devam ettiği bu topraklarda, kültürel değerlerin her daim yaşatılması dileğiyle…