Hepimiz; dostluğu, güzelliği, hakikati, hayâyı, iyiliği, saygıyı, sevgiyi, şükrü, yardımlaşmayı kısaca insanca yaşamayı istiyoruz.

Yapıp ettiklerimiz, kendimize göre hep bu amaçla. Olmasını istediklerimizin en azı bunlarla ilgili. Bunlara aykırı düşen hiçbir şey, bizim hayatımızda yer almamalı bize göre.

İstediğimiz, gayemiz, maksadımızı, hedefimiz bu bu olmasına da gerçek hayata bunun yansıması hepimizde ayrı ayrı oluyor.

Ortak çabamız doğruya, iyiye, güzele olunca ortak noktada birleştiğimiz çok şeyimiz oluyor insanlarla.

Alışılagelmişe uygun olmayanlar; herkes tarafından kabul edilmiş kurallara, kararlara zıt düşenler; aksiler; iyilikbilmezler de olacak yanımızda yöremizde elbette.

Esas bunların sayılarını azaltmak, bunların sosyal hayata uyum çalışmalarını çabuklaştırmak.

Bu, elbette zor.

Zor olsun varsın. Hepimizde bu zorluğu aşacak güç var.

Bu güçle, bu azimle, bu kararlılıkla insanlığa hizmet yarışına devam edeceğiz.

İnsanlar, onlara aynı iyiliği düzenli yapınca onu artık senin görevin zannedecekler. Böylelerini tanıdıkça üzülecek, üzüldükçe yalnızlaşacağız belki.

Karakterine, menfaatlerine göre şekillenen zavallı insanları gördükçe bu yalnızlığımız artacak belki de.

Belki de gereğinden çok değer verdiklerimiz nankörlüklerini artıracak. Tahammül sınırlarımızı zorlayanlar da olacak bunlardan.

Bunlardan elini tutuklarımız sırtına dönecekler; minnettarlığımızı da sevgimizi de göz ardı edecekler.

Su içtikleri kuyuyu da ekmek yedikleri kapıyı da unutanlar da bunlar olacak.

Ekmeği dizinde imanı yüzünde olanlar, bunlar olacak.

Ekmeği şor olanlar, bunlar olacak.

Ekmeği tuzsuz olanlar, bunlar olacak.

Olsunlar varsın. Biz iyilik yolunda devam edeceğiz. Devam ederken varsa bizim nankörlüklerimizi de gözden geçireceğiz.

Devam ederken aşağıdaki atasözlerimize kulak vermenin biz rahatlatacağına, gayretimizi kamçılayacağına inanıyorum. Ya siz?

Nankörlere fırsat vermeyelim. Hadi değerlendirelim bakalım:

Adam olanın zehri, kötü söz.

Kötü söz, kişiye olmadık şeyler yaptırabilir. Olgun kişiyi kötü söz, nankörlük yıkar.

Baba oğluna bağ bağışlamış; oğlu babaya bir salkım üzüm vermemiş.

1. Babalar çocukları için büyük fedakârlıklarda bulundukları hâlde çocuklar, babaları için küçük bir fedakârlığı çok görür.

2. Vefasızlığın, nankörlüğün her çeşidi kötüdür.

Besle kargayı, oysun gözünü.

İyilikle yetiştirilen kimi insan vardır ki nankörlük edip kendine iyilik edene en büyük kötülüğü reva görür.

İyiliğe sormuşlar: ‘Nereye gidiyorsun?’ ‘Hasır altına.’ demiş. Kötülüğe sormuşlar: Sen nereye gidiyorsun?’ o da ‘Tepeye püskül olmaya!’ demiş.

İnsanoğlunun karakterinde nankörlük vardır. Birçok kişi kendine yapılan iyiliklere karşı kötülük yapmaktan çekinmez. İyiliğin kadr ü kıymeti bilinmezken kötülük, hep revaçtadır.

Kedi evini, köpek sahibini bilir.

Açgözlü nankör; sadece menfaati olan yeri bilir. İyi kalpli sadık dost, sevgi ve dostluk peşinde olur.

Kedi gözünü kapar, ekmeği öyle kapar.

Nankör iyilik yapanla ilgilenmez onun için önemli olan sadece iyiliğin kendidir.

Kedi tavşan tutmaz.

Nankör iyilik peşinde koşmadığı gibi elinden yardım ve desteği de esirger.

Köpek ekmek veren kapıyı tanır.

Vefalı kişi, iyilik gördüğü kimseyi ya da kurumu savunur. Nankör olmayan kişi, kendine yapılan iyiliği unutmaz.

Nankör, yemeği yer de kabına pisler.

Yapılan iyiliğin değerini bilmeyenden her şey beklenir.

Sırt giydiğini, boğaz yediğini inkâr eder.

Nefis, nankördür.