İlim, insanlığa her alanda rehberlik eden çok değerli bir hazinedir. İslam, bir ilim ve irfan dinidir. Bilindiği gibi dinimizde ilk emir Okuşeklinde gelmiştir.  Allah Teâlâ, insanı yaratmış, ona bilmediklerini öğretmiştir (Alâk 96/1-5). İnsan kendini ilimle bilir. Rabbini ilimle tanır. Allah’ın mesajlarını ilimle anlar. Varlığın gaye ve hikmetini ilimle kavrar. Nefsini ilimle terbiye eder. Hakkı, adaleti, ahlâkı, fazileti ve doğruyu ilimle öğrenir. Yaratıcısına karşı sorumluluklarını ve kulluk görevlerini ilimle yerine getirir.

Kur'an-ı Kerim’de birçok ayet-i kerime, insanları âlemdeki varlıklar ve olaylar üzerine düşünmeye davet eder. Yeryüzünden, göklerden, yıldızlardan, yağmurdan, buluttan, rüzgârdan, aydan, güneşten, bitkilerden, ağaçlardan, hayvanlardan, denizlerden, karalardan ve daha nice şeylerden bahseden Kur'an-ı Kerim, öğrenmeye, öğretmeye, incelemeye ve araştırmaya büyük önem verir.

Yüce dinimiz ilme önem verdiği gibi, bilginin kıymetini bilen ve aldığı bilgileri başkalarına aktarmaya çalışan,  eğitim ve öğretim işini yüklenen nadide şahsiyetlere de değer verir. Bu bağlamda Kur’an-ı Kerim’de; Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Zümer 39/9) buyrulmuştur. İlim sahibi âlim kişiler, öğretmenler, yapmış oldukları fedakârlıklar karşılığında dünyada ve ahirette Allah’ın rahmetine ve insanların gönüllerine giren kimselerdir.

Her konuda olduğu gibi bu konuda da bizler için en güzel örnek Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’dir. O (s.a.v.), hayatı boyunca ilme, eğitim ve öğretime büyük  önem vermiştir. İslam dini yeryüzüne yayılmışsa bunun temel sebeplerinin başında Sevgili Peygamberimizin bir öğretmen gibi çalışması ve ashabın da bir talebe gibi onu takip etmeleri gelmektedir. Medine’ye hicretten sonra Hz. Peygamberin yaptırmış olduğu Mescid-i Nebevî’nin en önemli kısmını “Ashâb-ı Suffa” oluşturmaktaydı. Suffa, günümüzün pansiyonlu üniversiteleri gibi çalışan bir kurumdu. Rasulullah bizzat burada ders veriyor, bunun yanında okuma-yazma bilmeyenlere ise farklı öğretmenler tarafından dersler veriliyordu. Süreç içerisinde de burada ders gören sahabi sayısı 400’e ulaşmıştır. Bu mektepte yetişen insanlar da İslam dininin yayılmasında öncü olmuşlardır.

Öğretmenlik dünyada gıpta edilecek iki husustan biridir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu konuyu şöyle dile getirmektedir: Yalnız şu iki kimseye gıpta edilir: Allah'ın kendisine ihsan ettiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse ile Allah'ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına da öğreten kimse (İbn Hanbel, 1996a, s. 385).

Rasûl-i Ekrem Efendimiz bir başka hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: “Kim ilim tahsiline yönelirse, Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır. Melekler yaptığından hoşnut oldukları için ilim öğrenmek isteyen kimsenin üzerine kanatlarını gererler. Göklerde ve yerde bulunanlar, hatta suyun içindeki balıklar bile âlim için Allah’tan mağfiret dilerler. Âlimin âbide karşı üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Şüphesiz ki âlimler, peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler altın ve gümüş miras bırakmazlar; sadece ilmi miras bırakırlar. O mirası alan kimse, bol nasip ve kısmet almış olur” (Ebû Dâvûd, İlim, 1; Tirmizî, İlim, 7).

Hayatımızı doğru yönde şekillendirmede bizlere yardımcı olan, bizlere bilmediklerimizi öğreten, bildiklerimizi ise daha iyi anlamamıza vesile olan ve bütün zorluklara göğüs gererek bizleri yetiştiren öğretmenlerimizi saygıyla ve minnetle yâd ediyoruz. Kendilerini çok sevdiğimizi ve onları asla unutmayacağımızı dile getiriyoruz. Ahirete intikal etmiş olan öğretmenlerimize Rabbimizden rahmet, yaşayan öğretmenlerimize esenlikler diliyoruz. Bu vesile ile kendilerinin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyoruz. Yüce Rabbimiz öğretmenlerimizi başımızdan eksik etmesin. Kendilerine dünya ve ahiret mutluluğu nasip etsin. Bizleri de ilmin ve âlimlerin kıymetini bilenlerden eylesin…

 

Ayşe ELSÖZ

 İl Vaizi