ES TV’de yayımlanan Eskişehir'in Nabzı Nadir Küpeli’ yi ağırlamıştı. Ali Baş, Arif Anbar, Murat Taşkın sorularını sordular.. Gündem aslında belli.

ES TV’de yayımlanan Eskişehir'in Nabzı Nadir Küpeli’ yi ağırlamıştı.

Ali Baş, Arif Anbar, Murat Taşkın sorularını sordular..

Gündem aslında belli.

Belediye seçimleri?

Büyükşehir belediye başkanı olacak mı? Olmayacak mı?

En sona kaldı soru?

KOLAY DEĞİL SANAYİCİ OLMAK….

Küpeli; Eskişehir Çifteler’li..Aslanbay köyü doğumlu. Endüstri meslek lisesi mezunu. Sonra meslek yüksekokulunun okumuş. Ama hangi bölümden mezun olmuş bilmiyorum!

Küpeliler firmasının kurumsal  kuruluş yılı 1993..Kururluşundan bu güne önemli endüstriyel yatırımlar yaparak, Eskişehir ekonomisinin kalkınmasına katkılar yapmış. Dile kolay, aradan 30 yıl geçmiş..

Sunta, suntalam, mdflam, hazır beton, çimento fabrikası, madencilik çatı malzemeleri fabrikası, inşaat işleri, ambalaj fabrikası gibi çeşitli iş kollarında faaliyet göstermektedir.

Ağırlıklı üretimi inşaat  sektörü..

34 milyon metrekare alanın fiziksel yapısından sorumlu.. aslında organize büyük organize belediye başkanlığını yapıyor..

Türkiye’nin en büyük  organize sanayi bölgesi..

 Hedefi  50 milyon metrekare büyüklük hedefine ulaşmak için çalışmalarını sürdürüyor..

Nedeni de sürekli artan yeni yatırım yeri talebine cevap verebilmek amacıyla, yeni gelişme alanlarının da ileriki yıllar için şimdiden çalışmalarına başlamış…

Sanayicinin çektiği en önemli insan gücü kaynağı. Bu konuda önemli eleştirileri var…

Gece kondu üniversiteleri her yanımızı sarmış. Buna itirazı var. Eleştirilerine katılmamak mümkün değil...

Yaptığı en hayırlı iş sanayiye eleman yetiştirmek için meslek lisesinin açılması… Çok geç kalınmış…

77 yıllarda  TEZLERİMİZ düşünce platformlarında şuydu…Sanayi bölgelerinde meslek lisesi, MYO ve mühendisliklerinin açılması ve eğitim programlarının endüstriye ve kalkınma politikalarına uygun teknik müfredatının ortaklaşa belirlenerek yürütülmesiydi..

Bu okulların mütevelli heyetlerince yürütülmesi. Devletin sadece denetimle sorumlu olması..

Bu konuda önermelerin bir bölümü DPT kayıtlarında da var…Maalesef tozlu raflarda kaldı…

Aradan 50 yıl geçmiş..

Meslek sorunu Türkiye’nin aslında BEKA sorunudur.

İlk olarak sanat mektepleriydi… Bazı kamu kuruluşları kendisi elemanlarını yetiştirmek için “işçi yetiştirme tekâmül kursları “açmıştı. Kamuoyunda çıraklık kursları olarak bilinir. .ELMS’ de ve hava ikmal bakım merkezinde, şeker makine fabrikalarında, pratik kısa yol teknik eğitim veren bu kurslar kapatıldı.

Sonra yerlerine sanat enstitüleri açılmıştı.

Henüz sanayimiz bu kadar gelişmemişti… Bu okullar, DPT tarafından planlanmıştı.

Bu okullar günün şartlarında neredeyse mühendislik eğitimi veren durumdaki okullardı. Sabahtan akşama kadar eğitim veriliyordu. İşin ilginç tarafı, ana dal uzman okulları gibiydi..

Örneğin 1971’ ler deki Eskişehir motor sanat enstitüsünde 20 atölye vardı..

Tam gün eğitim. İlk yarım günü atölye de pratik. Öğleden sonra teknik dersler, edebiyat, fizik, kimya, teknik makine resim, matematik, Cumhuriyet tarihi, askerlik dersleri, Türk dili ve edebiyatı, termodinamik, statik, sinematik, makine elemanları, cisimlerin dayanımı, mekanik sistemler, İşletme konstrüksiyon, motor çalışma sistemleri ve daha bir çok dersler vardı..

Sonra matematik ve Fen’i iyi olanlar teknisyen bölümüne geçtiler..

4 yıl okuyorlardı..

Sonra adı değiştirildi ve meslek lisesi oldu. Teknisyen okulları da teknik Lise yapıldı..

Bu okuldan mezun olanlar belki inanmazsınız ama, tıp fakültesini ve bir çok Mühendislikleri kazananlar oldu. O zaman katsayı diye bir kavram yoktu. En iyi mühendisler bu dönemde eğitim alanlardan çıkmıştı..

Çünkü düz lise çıkışlı gelenler, hiçbir şey öğrenmeden sadece test sorusu yaptıklarından dolayı kazanmışlardı.

Hiçbir şey bilmiyorlardı.

Birçoğu kamuda istihdam edildikleri için mühendisliklerini pek gösterme fırsatı bulamamışlardır. Şimdide durum pek farklı değildir.

Nadir Küpeli’ nin, kumpas okumasını bile bilmiyorlar dediği buydu.. Kumpas okumak hem inç hem de metrik kumpas okumak çok önemliydi. Şimdi, bir  çoğu mikrometre ve kompresör bile okuyamaz durumdalar..

Maalesef böyle bir durumda söz konusu..

İşte onun için Küpelinin yaptığı bunun için çok önemli. Hayatı kavramayı öğretir. Felsefe okumak önemlidir, ama daha önemlisi bunu kavramak, idrak etmek meselesidir..

Mümtaz Zeytinoğlu sanayinin sorunlarını ortaya koyan kitap çıkartmıştı. En sonunda tozlu raflardaki arşivimde buldum..

Eskiden sanayi konusunda ciddi okumalar yapardım… Sonra bıraktım. Nedenini bilmiyorum.

Aradan yıllar geçmiş değişen ne var?

Aynı sorunlar devam ediyor. Arpa boyu yol alınmamış..

Küpeli’ nin konuşmalarından bunu anlıyorum.

Belki de o dönemlerde sanayicinin yeterli eğitimleri olmadığı içindir veya yeterli birikimine ve niteliksiz olarak değerlendirdiğimden dolayı ağır basıyor olabilir.

O günkü sanayici biraz “hap yap, para kap” gibiydi..

İşçilerin haklarına çöküyorlardı.

Böyle bir durumda söz konusuydu..

Emek sömürüsü üzerine kurgulanmış bir zihniyet hakimdi..

Devletten kredi çek, sonra onu sektörün genişlemesi ve istihdam için kullanma ve kendi yaşamı için lükse harca.

Veya doğru yatırım yapılmadığı için parayı batır.

Sonra devletin kapısına git ağla. Böyle bir dönemin tanıklığını yapmış bir jenerasyonuz. Hele yanında çalışanların haklarını gasp edenlerden tutunda, sigorta primlerinin yatırılmamasına şahidi olduk..

Yıllarca çalışıp emekli olmak istediklerin de primlerin yatmadıklarını gördük..

Sanayiciyi çok severim…ama bunlarında var olduğunu öğrendiğimde soru işaretleri aklımdan ne yazı ki çıkmıyor!..

Sanayicinin çektiklerini kendi bakış açısıyla anlatıyor. Elbette söylediklerinin içinde doğrular var. ARGE için ciddi kaynaklar ayıramıyorlar. Bir çok sanayici bunun  ne anlama geldiğinin belki farkında bile değil..

Sanayicinin büyük bir kısmı çekini, senedini ödemek için mücadele ediyor..

Krediye ulaşım çok zorlandı. Ciddi rakamlara ulaşıyorlar..ihracaat yapan firmalar bir bakıma sorunları aşabiliyorlar..

Elbette bu rakamlarla ne yatırım, ne üretim yapılır…Amma ve lakin sizler başkalarının parasıyla işe başlamayın..O zaman siz sanayici olamazsınız..

Kendi öz sermayeniz olacak. En az bir yıllık işletme sermayeniz olacak…

Dönem bu. Finansal okur yazarlığınız olacak..

Sistem mühendisi gibi analizler yapacaksınız. Kısa, orta ve uzun vadeleri düşünecek, kesin hesapları çıkartacak ve finansal tabloları iyi okuyacaksınız.

Bu kavramlar daha gündeminize  yeni yeni geliyor..

Atı alan çoktan Üsküdar’ı geçti…

Devamı yarın..