25 yıl önce, 17 Ağustos gecesi

Gölcük, gece yarısı sallanmaya başlamış ve depremde yaklaşık 16 bin insanımız enkaz altında can vermiş. Ben bu resmi rakamlara inanmıyorum. Depremde, pandemide, yangında ne zaman kayıp sayısını doğru verdiler ki?

Sahi neyi olduğu gibi bize söylediler ki?

On binlerce canı bir gecede kaybetmeyi bu kadar kolay normalleştiren ve kabul eden başka bir toplum var mıdır yeryüzünde bilmiyorum. 

İçinde bulunduğumuz toplumsal problemler, adaletsizlik, ekonomik kriz ve dahası,  depremi yeterince anmamıza müsaade bile etmedi.

Hala yeterince gündemimizde olduğunu düşünmüyorum kaldı ki bir yakın örneği de 6 Şubat depremidir, hatırlarsınız kabus gibiydi. 

Enkaz altındaki canlar kurtarılmayı beklerken biz burada uyumaya utandık, yemek yemeye utandık. 

Ne yavrular, ne çocuklar, ne canlar yitip gitti. Çoğunun mezarı dahi yok.

Akıllandık mı? Hiç sanmam.

17 Ağustos’ta olduğu gibi 6 Şubat’ta yaşanan depremde de oklar müteahhitlere çevrildi ama onlara alan açan, izin veren hatta koruyan görevlilere gözümüz değmedi.

17 Ağustos’u her yıl anmak bir işe yarasaydı, 6 Şubat olmazdı. 

Anmayı bırakın. Çözün.

Böyle bir çağın insanı olmak imtihan olarak hepimize yeter.

Kaybettiğimiz tüm canlara Allah’tan rahmet diliyorum.

ÇATLAYAN FAY HATLARI DEĞİL AR DAMARLARI

25 yıl önce, 17 Ağustos gecesi

Gölcük, gece yarısı sallanmaya başlamış ve depremde yaklaşık 16 bin insanımız enkaz altında can vermiş. Ben bu resmi rakamlara inanmıyorum. Depremde, pandemide, yangında ne zaman kayıp sayısını doğru verdiler ki?

Sahi neyi olduğu gibi bize söylediler ki?

On binlerce canı bir gecede kaybetmeyi bu kadar kolay normalleştiren ve kabul eden başka bir toplum var mıdır yeryüzünde bilmiyorum. 

İçinde bulunduğumuz toplumsal problemler, adaletsizlik, ekonomik kriz ve dahası,  depremi yeterince anmamıza müsaade bile etmedi.

Hala yeterince gündemimizde olduğunu düşünmüyorum kaldı ki bir yakın örneği de 6 Şubat depremidir, hatırlarsınız kabus gibiydi. 

Enkaz altındaki canlar kurtarılmayı beklerken biz burada uyumaya utandık, yemek yemeye utandık. 

Ne yavrular, ne çocuklar, ne canlar yitip gitti. Çoğunun mezarı dahi yok.

Akıllandık mı? Hiç sanmam.

17 Ağustos’ta olduğu gibi 6 Şubat’ta yaşanan depremde de oklar müteahhitlere çevrildi ama onlara alan açan, izin veren hatta koruyan görevlilere gözümüz değmedi.

17 Ağustos’u her yıl anmak bir işe yarasaydı, 6 Şubat olmazdı. 

Anmayı bırakın. Çözün.

Böyle bir çağın insanı olmak imtihan olarak hepimize yeter.

Kaybettiğimiz tüm canlara Allah’tan rahmet diliyorum.